Türkiye'nin 50 Yıldır Bitmeyen Avrupa Macerası

Türkiye'nin AB üyelik sürecinde son 10 yılda çok yol aldığını, ancak Başbakan Erdoğan’ın son dönemde politikalarını değiştirerek Türkiye’yi AB’den bilinçli bir şekilde uzaklaştırdığını savunuyor

Türkiye'nin 50 Yıldır Bitmeyen Avrupa Macerası
Türkiye'nin 50 Yıldır Bitmeyen Avrupa Macerası

Alman Yeşiller Partisi Federal Milletvekili Memet Kılıç, Türkiye'nin AB üyelik sürecinde son 10 yılda çok yol aldığını, ancak Başbakan Erdoğan’ın son dönemde politikalarını değiştirerek Türkiye’yi AB’den bilinçli bir şekilde uzaklaştırdığını savunuyor

Türkiye yönü ve sonu bir türlü netleşemeyen Avrupa yolculuğuna 50 yıl önce başladı.

12 Eylül 1963’te Türkiye Avrupa Birliği’ne tam üye olma arzusunun tarihinde çok önemli bir nokta olarak tanımlanan Ankara Anlaşması’nı imzaladı.

Türkiye o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu AET’nin 1958 yılında kurulmasından kısa bir süre sonra, 31 Temmuz 1959'da topluluğa ortaklık başvurusunda bulundu. Dönemin Demokrat Partili Başbakanı Adnan Menderes’in yaptığı başvuru, Türkiye'nin Avrupa'da kurumsal olarak yer almak için ilk adımı olarak tanımlanıyor.

Dört yıl süren görüşmelerin ardından AET Bakanlar Konseyi, Türkiye'nin başvurusunu kabul etti ve üyelik koşulları gerçekleşinceye kadar geçerli olacak bir ortaklık anlaşması imzalanmasını önerdi. Söz konusu Anlaşma 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanan, 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe giren ve Ankara’da ele alındığı için Ankara Anlaşması olarak bilinen anlaşma.
Anlaşma’nın protokole aktarılan amacı, ‘Türkiye ekonomisinin hızlandırılmış kalkınmasını ve taraflar arasındaki ticari ilişkileri aralıksız ve dengeli olarak güçlendirmeyi teşvik etmek’.

Sonrasında uzun yıllar siyasi ve ekonomik nedenlerden dolayı istikrarsız bir seyir izleyen Türkiye-AB ilişkilerini yeniden canlandıran diğer dönüm noktalarından biri Türkiye’nin, 14 Nisan 1987 tarihinde, Ankara Anlaşması'nda öngörülen dönemlerin tamamlanmasını beklemeden, üyelik başvurusunda bulunması.

Bir diğeri de 3 Ekim 2005 tarihinde Lüksemburg'da yapılan Hükümetlerarası Konferans ile Türkiye’nin AB'ye katılım müzakerelerine başlanması. Ancak siyasi gözlemciler son üç-dört yılda sürecin yeniden durma noktasına geldiği konusunda hemfikirler.

Buna örnek olarak müzakereler kapsamında açılan 14 başlığın sadece 1'inin kapanırken, 13 başlıkta müzakerelerin hala devam etmesi, 8 başlıkta ise müzakerelerin kısmen askıya alınması gösteriliyor.

Ankara Anlaşması’nın 50.Yıldönümü nedeniyle Alman Sosyal Demokrat Partisi SPD adına bir açıklama yapan Federal Parlamento milletvekili Mechthild Rawert, Türkiye’nin AB üyeliğinin ‘doğal’ olarak algılanması gerektiğini söyledi ve AB’nin tıkanan üyelik görüşmelerinin önünü açmak için gerekli adımları atarak sürece yeni bir dinamik getirmesini talep etti.

Türk kamuoyunun AB’nin değerlerini benimsediğini son protestolarla kanıtladığını savunan SPD’li politikacı, Türkiye’nin şu anda her zamankinden daha çok AB üyeliği perspektifine ihtiyacı olduğunu açıkladı. Yeşiller Partisi Federal Milletvekili Memet Kılıç ise, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde son 10 yılda çok yol aldığını, ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın son dönemde politikalarını değiştirerek Türkiye’yi AB’den bilinçli bir şekilde uzaklaştırdığını savunuyor.

Güncelleme Tarihi: 15 Eylül 2013, 00:08
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER