Yusuf Özkan Özburun’un gerçekleştirdiği programda; Saflığın Kardeşliği olarak da Türkçeye çevrilebilecek olan İhvan-ı Safa’nın oluşumu, düşünceleri ve bugüne kadar ulaşan Aşk Risalesi konu edildi.  10.yy’da özellikle Irak ve İran’da etkili olan ve tüm inanış ve düşüncelere önyargısız kapılarını açan bu gizli felsefi tarikatta ‘Aşk’ın nasıl anlamlandırdığı konuşuldu.

Sosyolog Özburun, Aşk kavramının yüzyılımızda içinin tam anlamıyla boşaltıldığını ve bunda uzakları yakın eden, hasret ve özlem gibi duyguları ortadan kaldıran teknolojinin rolünün büyük olduğunu söyledi.   Aşık olmanın sıradanlaştığı çağımızda, aşık olma sürecinin yapılan araştırmalarda dört ve beş dakika arasında gerçekleştiğini kaydeden Özburun, aşkın  zaman içerisinde modernite ile birlikte çok farklı boyutlara geldiğini ve İhvan-ı Safa’nın aşk ile ilgili olan yorumları ve aşkı ifade edişlerinin günümüzde bu kelimeye verilen anlamla tamamen farklılık taşıdığını vurguladı.

Özburun İhvan-ı Safa’nın Aşk’ı farklı şekillerde ifade ettiğini belirterek, aşkın bireyin kendisi tarafından anlamlandırıldığını ve aşkın da farklı insan tiplerinde farklı boyutlar kazandığını belirterek şunları söyledi: “İnsanlar farklı nefisler taşıyorlar. Bir kısmı nebati yani bitkisel nefis taşıyıp; yeme, içme ve cinselliğe düşkünlük söz konusudur.  Diğer bir nefis hayvani nefis olup, kariyer ve maddiyat peşinde hırsla dolu bir nefistir. Diğer bir tip ise ulvi nefis olup bu tür nefsi taşıyanlar; ilme, dine ve ibadete düşkündürler.  Nebati ve hayvansal nefse sahip olanlar asıl olandan uzaklaşarak yalnızca şekle aşık olurlar. Onlar ikindi güneşinin geçiciliğine aldanırlar. Ama ulvi nefse sahip olanlar ise aşkın gerçek, asıl olan boyutuna ulaşır. Bu da kalıcı ve gerçek olan ilahi aşktır.“