Erciş’te bir enkaz hikayesi: 'Nazanların kuşu' Muhabbet

Erciş’te her enkaz kendi hikayesini yaratıyor. Bir K9 arama köpeği enkazın üzerinde dolaşıyor. Yan enkazda özel cihazlarla dinleme yapılıyor.“Hareket etmeyin, konuşmayın bile” uyarısına herkes uyuyor. Sadece siren sesleri ve “Tamam burada” müjdesi. “Nazanların kuşu bu”

Erciş’te bir enkaz  hikayesi: 'Nazanların kuşu' Muhabbet

Erciş’te her enkaz kendi hikayesini yaratıyor. Bir K9 arama köpeği enkazın üzerinde dolaşıyor. Yan enkazda özel cihazlarla dinleme yapılıyor.

Erciş’te bir enkaz  hikayesi: 'Nazanların kuşu' Muhabbet

Hareket etmeyin, konuşmayın bile” uyarısına herkes uyuyor. Sadece siren sesleri ve “Tamam burada” müjdesi. Marmara Depremi’nin adsız kahramanları taşkömürü işçileri, kısa bir planlamayla sesin geldiği alanla ilgili kazı planlaması yapıyor. Ve o sırada enkazın arasından bir muhabbet kuşu havalanıyor. Bekleyenlerden biri, “Nazanların kuşu bu” diye sesleniyor. Muhabbet kuşu enkazdan ayrılmıyor, uzak bir köşeye konuyor. Saatler geçiyor ve önce 3 ardından 4 yaşında bir çocuk ve sonunda anneleri Nazan Altınkaya binadan, 21 saat sonra çıkarılıyorlar.

Teknoloji bu depremde faklı bir yüzünü gösteriyor. AKUT, Twitter ve cep mesajı sayesinde koordinatlarını belirlediği bir enkazdan 3 kişiyi çıkarıyor. 6 katlı bir enkazın altında kalan Yaşar Akay, cep telefonuyla 155’e ulaşıyor, yerini tarif ediyor, kurtarılıyor. Kemal Uludağ, cep telefonu yardımıyla kurtarılıyor.

Çalan ancak cevap vermeyen cep telefonları ise Erciş’te pek çok kişinin Gül öğretmen ya da Nazan Hanım kadar şanslı olmadığını da gösteriyor. Saatler geçiyor, ulaşılan bedenler, ceset torbalarına konularak enkazdan uzaklaştırılıyor. Kimsenin ölüsünün yasını tutmaya, acısını yaşamaya vakti yok. Çıkarılan her ölü beden, umutsuzluğu arttırıyor, çıkartılan her ölü beden diğerlerinin de ölmüş olduğu gerçeğini Ercişliler’in yüzüne çarpıyor. Türkçe ve Kürtçe ağıtlar birbirine karışıyor.    (Hürriyet)

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER