Burger King dünyasının en hızlı büyüyen ülkesi; "Burger Kralı'yız"

Okul kantinlerinde hamburger gibi fast food gıda, kola, hazır meyve suları ve cips tipi ürünlerin satışı yasaklandı ama ürünlerin bu kez de çocukların beslenme çantalarında yer alması yasağın uygulanabilirlik düzeyini tartıştırıyor.

Burger King dünyasının en hızlı büyüyen ülkesi;

Okul kantinlerinde hamburger gibi fast food gıda, kola, hazır meyve suları ve cips tipi ürünlerin satışı yasaklandı ama ürünlerin bu kez de çocukların beslenme çantalarında yer alması yasağın uygulanabilirlik düzeyini tartıştırıyor.

Okul kantinlerinde hamburger gibi fast food gıda, kola, hazır meyve suları ve cips tipi ürünlerin satışının yasaklanması doğru bir adımdı. Ancak önemli olan bunun uygulanabilirlik düzeyiydi. Yasağın başlamasının ardından ebeveynlerin, çocuklarının beslenme çantalarına kendi elleriyle hamburger, kola gibi zararlı gıdaları koyduklarını görüyoruz. Hal böyleyken yasaklama yöntemi ne derece etkili bir çözüm teşkil edecek, tahmin etmek güç...

Aslında, çocukların gelişiminden, eğitilmesinden, bilinçli ve sağlıklı bireyler olarak topluma kazandırılmasından sorumlu olan eğitim kurumlarımızın sağlıklı beslenmeyle ilgili öğrencilerin bilinç düzeyini yeterli seviyeye taşıyamaması, çocukların kendi sağlıklarının farkında ve beslenmenin öneminin bilincinde olmalarını sağlayamaması; bunun yerine çözüm olarak devletin başka kurumlarının yasaklama yöntemine başvurması dikkat çekilmesi gereken acı bir durumdur. Gerçek sorun burada, okullarda çocukları sağlıklı beslenme konusunda etkili bir biçimde eğitememekte ve aynı şekilde aile içinde de bu bilincin ve kültürün var olmamasında ya da yetersizliğinde yatmaktadır.

1995 yılında Türkiye’de ilk restoranını açan Burger King isimli fast food firması 16 yılda 393 yeni restoranla 51 ilimize ulaşmayı başarmış. Bu sayede Burger King dünyasının en hızlı büyüyen ülkesi ve fast food dünyasının parlayan yıldızı unvanını almaya hak kazanmışız...

Günümüzde insanlar daha fazla yiyor; buna karşın teknolojik gelişmelere ve masabaşı mesleklerin iş dünyasına hâkim olmasına bağlı olarak daha az hareket ediyorlar. Dünya Sağlık Örgütü WHO’ya göre, bugün dünyanın resmi olarak tanınmamış en ciddi problemi obezite. 1980’li yıllarda ilk kez ülkemize giriş yapan ve o dönemde büyük bir heves ve mutlulukla karşıladığımız, kapılarında uzun kuyruklar oluşturduğumuz fast food zincirleri ile Amerikan tarzı beslenme o günden bugüne yeryüzünü köşe bucak sararak adeta küresel bir beslenme biçimi haline dönüştü. Beraberinde ise obezite gibi çok sayıda yeni ve tehlikeli hastalığın tıp literatürüne ve büyük toplumsal sorunların arasına girmesini getirdi. Ürettiği sağlıksız gıdalar aracılığıyla zehir saçan, kalp, damar ve diğer her türlü hastalığın tetikçisi durumundaki fast food sektörü modern zamanların insanoğlunun başına sardığı kara belalardan biridir.

Fast food kelimelerinin anlamının bilinmediği, insanların doğal yaşam koşullarında, hareket ederek çalıştığı, topraktan en doğal yollarla çıkan en taze meyve, sebze ve tahıllarla beslendiği o güzel zamanlarda obezite henüz hayatımıza girmemiş, çocuklarımızın en güzel çağlarının üstüne kara bir bulut gibi çökmemişti.

Şimdi o sağlıklı ve güzel günlere yeniden dönmek için ülkemizi ve geleceği fütursuzca tehdit eden gıda terörünü, mümkün olduğunca sağlıklı, doğal gıdalarla ve bunun yanında eğitimle, sağlıklı beslenme üzerine oluşturduğumuz bilinçle bertaraf etmemiz gerekiyor.


Kadın çiftçiler

Tarihin en eski çağlarından beri kadının tarımsal üretimde had safhada bir yeri ve önemi vardır. İnsanların toprakla adil bir ilişki kurması, toprağın sömürülmesiyle değil korunmasıyla sağlanır. Bu insan-toprak ilişkisini dengede tutmak, toprakta verimliliği sürdürmek, toprağın fiziksel bütünlüğünü korumak çiftçinin sorumluluğudur.

İşte bugün dünya üzerinde yaşayan 1.6 milyar kadın çiftçi farkında olsun ya da olmasın bu sorumluluğu üstlenerek canını dişine katıp çalışmakta ve tarımın temel yapı taşını oluşturmaktadır. Ülkemizde de bugün hâlâ kırsal alanda yaşayan kadınların yüzde 90’ından fazlası tarımda çalışmaktadır. Bunların tamamına yakını ücretsiz işçi, yaklaşık yüzde 80’i okuma yazma bilmeyen, sosyal güvenlikten yoksun kimselerdir. Kadınlarımız bu çalışma koşulları altında bir yandan tarımsal üretimin her aşamasında aktif rol oynarken bir yandan da çocuklarını gelecek için yetiştiren, aile birliğini ve devamlılığını sağlayan melekler olma görevini de hakkıyla yerine getirmeye çalışırlar.

Toprak ve suyla birlikte ulusların ayrılmaz parçası olan; çocukların, ailelerin ve toplumların geleceğinin bağlı olduğu bu fedakâr kadınların çalışma ve yaşam standartlarının düzeltilmesi geleceğe yapılacak en büyük yatırımlardan olacaktır. (Bugün15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü.) 
                                            Sadık Çelik- Cumhuriyet

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER