ÇANDEF BAŞKANLIĞINA HER DELEGE ADAY OLABİLİR.

Mart ayında yapılacak genel kurulda aday olmayacağımın ÇANDEF BAŞKANLIĞINA HER DELEGE ADAY OLABİLİR.

ÇANDEF BAŞKANLIĞINA HER DELEGE ADAY OLABİLİR.
Mart ayında yapılacak genel kurulda aday olmayacağımın gerekçelerini ve sonrasındaki yapılanma şemamızı yeterince anlatamadığımı zannediyorum. Bazı mecralarda hakkımda yapılan övgüler ve eleştirilere teşekkür ediyorum. Bütün bunlar kararımı açıkladıktan sonra geçen kısa sürede kendimi ve geldiğimiz noktayı yeniden ve daha sağlıklı değerlendirme yapmama neden oldu. Ancak bazı platformlarda hakarete varan yanılgılara da cevap vermek zorundayım;

Öncelikle bu tip çabalar gönüllülük esası ile yürütülür. Ben koltuk sevdalısı değilim ve yaşantım boyunca da olmadım ve olamayacağım da. Üstelik eğer böyle bir sevdam olsaydı en son oturacağım koltuk herhalde ayrılmak üzere olduğum koltuk olurdu. Yıllara yayılan tüm çabalarımın altında bir ve birlik olmak isteği vardı. Hiçbir zaman A veya B siyasi partisinin şemsiyesine girmedim.  Elbette benimde bir siyasi görüşüm var ama hiçbir zaman bunu arkadaşlarıma dayatmadım. Hep hoşgörülü ve toleranslı olmaya çalıştım. Tabi ki kırmızı çizgilerim de vardı, buda ülke bütünlüğüne, cumhuriyetimize, milli ve manevi değerlerimize karşı yapılacak davranışlar için geçerliydi. Bu tip incitici yazılar yazan arkadaşlar ya süreci iyi takip etmediler ya da art niyetliler. Ama bilmelidirler ki, şu anda yaptıkları spekülasyonlar sadece beni üzmüyor. Bizleri çok ciddi bir kaos ortamının eşiğine getirmeye hizmet ediyorlar.

Sevgili dostlarım ben önce bir insan, sonra da bir memurum. Etim budum belli, kemiğim belli. Sizlere zaman zaman yazılarımla özellikle ekonomik olarak zorlandığımı dar ve kısıtlı imkanlarımı bu çalışmalara aktardığımı belirttim. Ama hiçbir zaman feryat etmedim. Bir ailem ve sorumluluklarım vardı ama bunları da ihmal ettim. Sağlık sorunları yaşadım. Bütün bunları bir araya getirdiğinizde anlaşılacağı üzere biraz mola istedim. Bu kararımı bildirirken kimseyi işaret etmedim. Hiçbir parti veya siyasi kuruluşa prim vermedim. Sadece ilkelerimi ve öngörülerimi paylaştım.

Bilindiği üzere, yönetim kurulumuzla aldığımız karar gereğince, federasyon dışında bir oluşumun gerçekleşmesinin birliğimize, dirliğimize ve geleceğimize zarar vermesinin önüne geçmek için, bunca yılın çabasının ve heyecanının belirsizliğe doğru gitmemesi için federasyon başkanlığına aday olmayacağımı açıklamıştım.  Ancak, şahsım dışında federasyona bağlı derneklerin delegesi durumunda bulunan her hemşerimizin aday olabileceğini de açıklamıştım. Bu kararı alırken, kurulmuş olan ve ikinci bir oluşum olarak algılanan derneğin kapatılması gerektiği de belirtmiştim. Ayrıca, benim dışımda aday olabilecek herkesin hazırlayacağı yönetim kurulu listesinde ilçe birlik başkanlarımıza yer vermesi gerektiği, ancak bu durumda derneklerden destek bulabileceği yönetim kurulumuzca kararlaştırılmıştı.

Federasyonumuz İstanbul’da ve Türkiye’nin birçok yerinde yaşayan Çankırılılara, varlık sebebini ve vizyonunu anlatabilme konusunda oldukça mesafe kat etmiş, ilkeli ilişkileri ve çalışmaları ile gerek hemşeriler arasında gerek ilişkide bulunduğu siyasi partiler, kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşları arasında itibar görür hale gelmiştir.
Bunca sorununu halletmiş, tüm Çankırılıları çatısı altında toplamış federasyonumuzun sadece kendi faaliyetleri ile uğraşacağı günlere ulaşıldığı bu günler dağılma değil sıçrama dönemi olmalıdır. Tam bu dönemde, bunca yıl yanımızda bulunmayan ancak faaliyetlerimizi desteklediğini söyleyenlerin başka oluşumlar kurma çabasına girmesi bizi endişelendirdiğinden açıkladığımız bu önlemlerin alınması kaçınılmaz olmuştur. 

Her kim olursa olsun, yönetime gelecek olan arkadaşların yeni katılan veya federasyonun daha önceki faaliyetlerinde yer almayan insanlardan da olabileceği dikkate alınarak ve bu kişilerin nasıl davranacakları federasyonu nereye götürecekleri önceden öngörülemediğinden düşünülmüştür bu önlemler. 18 Mart’ta yapılacak genel kurula münhasır olmak üzere alınması gereken bu önlemler, federasyonumuzun kuruluşu ve bu düzeye gelebilmesi için harcanan zaman ve emeklerin boşa gitmemesi için düşünülmüştür.

Bize göre, ilçe birliklerini temsilen birer kişinin yönetimde bulunması federasyonun geleceğini güvence altına almak bakımından önemlidir.

Her ne kadar birlikte çalışacağı insanları seçme, yönetim listesini belirleme hakkı, yapacakları faaliyetlerden sorumlu tutulacağı dikkate alındığında başkanlığa aday olacak hemşerilerimize ait olsa da, federasyonumuzun varlık sebebi kuruluşumuzda belirlenmiş bulunmaktadır. Varlık sebebini veya vizyonunu değiştirmek, bu federasyonun bu güne kadar faaliyetlerinde bulunmamış bir kişinin inisiyatifine bırakılması, sözünü ettiğimiz belirsizlik sebebiyle düşünülemez.

Bu nedenle, federasyonun omurgasını oluşturan ilçe dernekler birliklerimizin başkanları yada onların yerine onlar tarafından belirlenen birer delegenin yönetim kurulunda bulunması mutlak sağlanmalıdır. Köy dernekleri tarafından seçilen bu kişiler federasyonun sigortası sayılabilecek ve federasyonun herhangi bir maceraya atılması durumunda dur diyebilecek düzeydedirler.

Burada, aday olacaklar tarafından şu tereddüt ısrarla ifade edilebilir; “birlikte çalışacaklarımı kendim belirlemeliyim!” Bu görüş haklıdır da! Bu durumda, tüzük değişikliği yaparak (bugün için 8, ileride 12 ye tamamlanması muhtemeldir) Çankırı’nın tamamının federasyonda temsilini sağlayan ve federasyonun sigortası saydığımız birlik başkanlarının sayısı kadar yönetim kurulu üyesinin sayısını artırın.

Başlanmış ve ivme kazanmaya başlamış çalışmaların sekteye uğramasına tahammülümüz yoktur, olmamalıdır.

Aksi taktirde, federasyonu yönetmek için seçilecek yeni yönetim kurulunun faaliyetlerinde misyon ve vizyonumuza veya ilke değerlerimize uygun olmayan bir zafiyet görmemiz durumunda gerekli imzalar toplanarak olağanüstü genel kurul yapılması istenecektir.

Israrlarımın kaynağı Çankırı ve Türkiye sevdasıdır. Bu hassasiyetlerime başkaca anlam yükleme isteği bu davaya bu mücadeleye zarar vermek anlamına gelir. Bu durum tarafımca benim varlık nedenime karşı inkar ve inançsızlık olarak algılanır. Ama asıl önemli olan yarınların daha aydınlık yolunun, etik değerlerden ve disiplinden geçtiğinin kavranması ve herkesin hakkının herkesçe verilmese bile inanılmasından geçtiğinin bilinmesidir. Bizler bunca yoksunluğa katlanırken sadece yöremizi ve ülkemizi düşündük.

Herkes her şeyi özgür iradesiyle ve hak ettiği şekilde yaşayacaktır!

Güne ve geleceğe ipotek koymaya ne benim nede bir başkasının hakkı yoktur.

Bazen uzak tepelerden olanı biteni izlemek ve herkesin yerini, yaptıklarını daha detaylı gözlemlemek belki bana da iyi gelecek.

Kim bilir şimdi ayrılık besteleri yapanlar bir süre sonra kat edilen yolun kıymetini anlar ve bizleri anarken yüzlerine bir tebessüm yansır.

O tebessümün ışığıyla Çankırı’nın ve Çankırılının yolu aydınlanır.
Umudumda, dileğimde budur…

Ömer Lütfi ÖZENÇ

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER