Kadına, Yarim deyip kıyanın, kızım deyip vuranın insanlığına şüphe ile bakmak gereklidir.

Bugün tüm dünya kadınlarının ortak sorunlarının yüksek sesle dile getirildiği önemli bir gündür.

Kadına, Yarim deyip kıyanın, kızım deyip vuranın insanlığına şüphe ile bakmak gereklidir.


Bugün; en tabii hakkı olan yaşama hakkını yani insan olma hakkını talep eden kadının haykırdığı gündür. Ezilen, aşağılanan, alınıp satılan kadınının isyanı, okumak isteyen kız çocuğunun gözyaşıdır. Başkalarının istediği hayatı yaşamaya mecbur bırakılan kadının çaresizliğidir

1857 yılında 40 000 dokuma işçisi kadının daha insanca bir yaşam isteği, eşitsizliğe ve ayrımcılığa karşı başlattıkları ve 129 kadının yaşamına mal olan mücadele, 8 Mart 1977 yılında Birleşmiş Milletler genel kurulunda kadınların haklarının verilmesinin dünya barışını güçlendireceğinin kabul edilmesiyle bir anlam kazanmıştır.

Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınlar az gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlarda daha az eğitim almakta, yoksulluğa mahkûm ve muhtaç edilmekte, aynı işi yaptıkları halde daha az ücret almaya devam etmektedirler.

Oysa bir toplumun geleceğini şekillendiren, ülkelerin kaderini belirleyen kadınlarımız iken, evlerinde eşlerinden, babalarından, sevgililerinden şiddet gören ve kötü muameleye maruz kalan hatta yaşam hakları ellerinden alınan yine aynı kadınlarımızdır.

Bugün tüm bunları nasıl içimiz dağlanarak bir daha olmasın diye anlatıyorsak yarınlarda bir şeyler değişmesi içindir.

 Yârim deyip kıyanın, kızım deyip vuranın insanlığına şüphe ile bakmak gereklidir.

Biz Türk milliyetçilerinin kadın hakları ve özgürlüğü konusunda referansları, beslendikleri kaynaklar sağlamdır. Bu kaynaklardan biride inancımızdır.O inancın peygamberi inanan erkeklere şöyle seslenir.''Sizin en hayırlınız,eşine en iyi davranandır.''O peygamber hayatıyla,kadına en güzel davranışın timsalidir.Ne mutlu onu örnek alabilenlere.

Ülkemiz tarihinde ise Hayme ana, Bala hatun, Sabiha gökçen gibi Türk kadınları sözü dinlenen, saygı duyulan, at binip kılıç kuşanan, devletin karar mekanizmasında yer alan en önemli değer iken bugün kaderi erkeklerin ellerine teslim edilmiş hatta ikinci sınıf insan konumuna düşürülmüş olmasındaki gelişim süreci iyi irdelenmelidir.

Kutsal olan ne varsa atfettiğimiz anamız, bacımız, yarimiz olan kadınlarımızın cennet ayağının altında iken cehennem ise yanı başındadır.

’’ ..Hiçbir toplum düşünülemez ki yarısı gelişirken öbür yarısı geri kalsın…’’ diyen Mustafa Kemal Atatürk bugün medeni olduğu söylenen pek çok Avrupa ülkesinden çok önce kadının toplum içindeki yerini belirleyip insan olmanın onuruna yakışan hakları kadınlara  verdiği halde, bugün her 4 kadından birinin şiddet görmesini nasıl açıklayacağız.  
    
Biz, bu ülkenin milliyetçileri her konuda sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Genelevde çalıştırılan kadın da bizim sorunumuzdur, küçük yaşta evlendirilen kız çocuğu da, kocası kahvede otururken tarlada çalıştırılan kadın da bizim sorunumuzdur.

  Bu yüzden de siyasi bir polemik malzemesi yapılmadan kadın ve erkeğin omuz omuza verdiği bir tarafın diğerini ezmediği bir dünya hayal ediyoruz.

12 Eylül 2010 Anayasa referandumu ile kabul edilen kadın ve aileyi korumaya yönelik pozitif ayrımcılık, uygulamaya geçirilememiş, o günden buyana 200 den fazla kadının ölümlerine maalesef engel olunamamıştır.

Aile ve sosyal politikalar bakanının kadın olmasını ve son zamanlarda kadına yönelik şiddete karşı daha duyarlı tepkiler vermesini muhalefet olarak olumlu karşılıyoruz.

Türk kadınları kendi kaderini ve Türkiye’nin kaderini belirlemek için aktif olarak siyasetin ve sivil toplum örgütlerinin içinde yer almalıdır.

TBMM de daha fazla kadın milletvekili ve bakan olmasının kadınlarımızın sorunlarının çözümüne yönelik daha fazla katkı sağlayacağı muhakkaktır.

Ailenin temeli olan kadını güçlü kılmak, Devleti ve milleti de güçlü kılmaktır.

Her türlü övgü ve saygıyı hak eden Türk kadını sadece yılın bir günü değil daha fazla hatırlanmayı hak etmektedir.

 Bu vesileyle kadınlarımızın bu özel gününü; üzüntü ve sorunlarıyla değil başarı ve sevinçleriyle andığımız daha güzel bir gelecek, daha mutlu bir Türkiye dileğiyle kutlarız.


Milliyetçi Hareket Partisi
İstanbul İl Başkanlığı




Güncelleme Tarihi: 08 Mart 2012, 22:45
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER