BELEDİYE KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİK

BELEDİYE KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİK

BELEDİYE KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİK
TBMM'de kabul edilen değişiklik, kent topraklarında "kentsel dönüşüm" adı altında başlatılmış "organize talan" projesinin geldiği son aşamadır.

Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından kabul edilerek onaylanmış olan ve hedef yılı Cumhuriyetimizin 100‘ncü yılı olan "Ankara-2023" Nazım İmar Planı‘nda yeşil alan, ağaçlandırılacak alan, tarım alanı olarak tanımlanan, değeri düşürülen ve satın alınması kolaylaştırılan boş alanlarda ilan edilen kentsel dönüşüm alanı kararlarının "haksız rant" arayışından başka bir amacı yoktur.

Kentsel topraklarda talanı "kentsel dönüşüm" adı altında yasallaştırmaya, meşrulaştırmaya ve bu yolla büyük kazançlar elde etmeye çalışanların kimliği, bu alanlar yeşil alanken gerçekleşmiş olan satışlar incelendiğinde çok açık ortaya çıkacaktır. Planlı biçimde gerçekleşen bu eylem kent suçu olduğu kadar, buna aracılık eden kamu görevlileri açısından da görevi kötüye kullanma suçudur. Ne yazık ki bu suça TBMM de alet edilmiştir.

Kentlerimizde başlayan, bir bölümü direnen halk kesimleri tarafından, bir bölümü de meslek odaları tarafından yargıda durdurulan bu talanı sürdürmekte kararlı olanlar ortaya çıkarılacak, günü geldiğinde "kandırılanlar" "kandıranlara" bunun hesabını soracaktır.

Yasalaştırılan haliyle, "kentsel dönüşüm"ün bu günden sonraki bir başka anlamı da; "cebren talep yaratma" olacaktır.

Yapılan değişiklik, konut talebini yeniden canlandırmak, zor duruma düşmüş olan inşaat şirketlerini bu durumdan kurtarmak amacını da gözeten bir anlayışın ürünüdür. Ancak yapılan düzenlemeye bakıldığında, inşaat şirketlerini kurtarmak için seçilen yöntemin mevcutta barınacak bir konutu var olan insanların, borçlandırılarak yeni bir konut almaya mecbur bırakılmasından başka bir şey olmadığı görülmektedir.  

Kentsel dönüşüm yoluyla vatandaşın evi, arsası düşük fiyatlarla elinden alınıp, yeni bir konut kendisine daha yüksek bir fiyatla satılabilirse, bu operasyon başarıya ulaşmış, başarılı bir kentsel dönüşüm gerçekleştirilmiş, inşaat şirketleri kurtulmuş, garantisiz ve sendikasız da olsa bir kısım işsize iş bulunmuş, artan konut kredisi talebinden dolayı bankacılık sistemi canlanmış olacaktır."

Kent rantlarıyla semirmeye alışmış, gözü dönmüş bir grubun, vatandaşın yalnızca elindeki değil, ilerde kazanmayı hayal ettiği parasına dahi göz koymuş olduğu görülmektedir. Bilim ve teknik, rant hırsı karşısında yine kaybetmiştir.

Mülkiyet hakkını yok eden ve birçok açıdan Anayasaya aykırılıklar taşıyan bu düzenleme sonrasında, yapılacak Kentsel Dönüşüm uygulamaları ile mülkiyet dokusu büyük oranda değişecek, kent toprağının tasarruf hakkı büyük ölçüde belediyeler ve onlarla işbirliği içerisindeki yandaş müteahhitler elinde toplanacaktır. Konut sahibiyken konutundan olan vatandaş yeniden konut sahibi olabilmek için büyük bedeller ödemek zorunda kalacak, bu kesimlerden yandaş kesime ciddi miktarda sermaye aktarımı gerçekleştirilmiş olacaktır.

Kentleri "gecekondulardan temizleme" etiketiyle pazarlanan düzenleme, kamuya ait tüm arazilere el koyarak, çağdaş gecekondular üretilmesini amaçlamaktadır.

Kentsel topraklarda var olan kamu mülklerinin önemli bir bölümü, kentlerimizde gereksinim duyulan sosyal ve teknik altyapılar için kullanılması gerekirken, iktidarlar tarafından satılarak elden çıkarılmıştır. Yapılan yeni düzenleme ile elde kalan son mülklerinde yandaş müteahitler eliyle pazarlanması amaçlanmaktadır.

Diğer yandan bu düzenleme, büyükşehir belediye başkanlarının karşı karşıya geldiği ilçe belediyelerine karşı ve diğer kamu kurumlarına karşı kullanabileceği çok tehlikeli bir silah olarak tasarlanmıştır.

Devam eden davalara müdahale amacından başka amacı olmayan Geçici Madde ile TBMM‘de yargı yerlerine karşı gece yarısı darbesi yapılmıştır.

Yasalaşan teklifin gece yarısı kabul edilen geçici maddesi, değişiklik yürürlüğe girmeden önce, Ankara Büyükşehir Belediyesi‘ne karşı açılmış onlarca davada olduğu gibi, belediye ve kentsel dönüşüm adı altında başlatılmış talan projelerine karşı alınmış durdurma kararlarını ortadan kaldırmayı, bu uygulamayı yapan idareleri ve kararı uygulayan yetkilileri yasal sorumluluktan kurtarmayı amaçlamaktadır.

73‘ncü maddede gerçekleşen değişiklikle;

•·        Ankara‘da Saklıkent Kentsel Dönüşüm Projesi ve Göksu Kentsel Dönüşüm Projesi örneklerinde olduğu gibi, yandaş kesimlerin ve bir grup milletvekilinin kentin nazım imar planında yeşil alan olan, bu nedenle "ucuza kapattıkları" alanlarda hayalini kurdukları villalar, alışveriş merkezleri ve "residence" projelerinin önündeki yargı engelleri kaldırılmış olacaktır.

•·        Vatandaşlarımız kendi mülkü ile ilgili alınan ve mülkiyet hakkının kullanmasını büyük oranda engelleyecek Kentsel Dönüşüm Alanı ilanıyla ilgili meclis kararlarından haberdar olması ve bu kararlara itirazın büyük ölçüde engellenecektir.

•·        İdarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunu açan Anayasanın 125. maddesi hükmüne rağmen, kentsel dönüşüm alanlarında idarenin hukuk dışı uygulamalarına karşı idari yargı yolu kapatılmış olacaktır.

•·        İ. Melih Gökçek‘in rüyalarını süsleyen düzene ilk adım atılmıştır. İlçe belediyelerin planlama ve imar uygulama konusundaki tüm yetkileri ve bu kapsamda verdikleri hizmetlere bağlı olarak elde ettikleri tüm gelirler ellerinden alınabilecektir.

•·        Kentlerimizde belediyeler tarafından göz dikilen, diğer kamu kurumlarına ait değerli gayrimenkullerin bulunduğu alanlar potansiyel kentsel dönüşüm alanı olmaktan kurtulamayacaktır.

•·        Özel şahıslara ait gayrimenkullerin kamulaştırılmasında, mülkiyet hakkını bütünüyle ortadan kaldıran bir anlayışla, vatandaşın itiraz yolları neredeyse bütünüyle ortadan kaldırılmakta, tapu delinmekte ve değersiz bir kağıt haline dönüştürülmektedir.

•·        Kentsel dönüşüm alanında evi başına yıkılarak sokağa atılacak vatandaş, kendi malını belediyenin belirlediği fiyattan, belediyeden tekrar satın almak zorunda bırakılacaktır.

•·        Kentte dilediği yerde tüm konutları yapma, yaptırma konusunda tekel haline gelecek belediyelere, konut yapım maliyetleri ve satış fiyatlarını belirleme konusunda hiçbir kısıtlama ve denetim öngörülmemektedir. Belediye ve muhtemelen yandaş müteahhit, hiçbir rekabetin olmadığı ortamda maliyetleri istediği şişirip, satış fiyatlarını istediği düzeyde belirleyebilecektir.

•·        Vatandaşların konut maliyeti dışında üstlenmek zorunda kalacakları maddi yük, belediyece maliyet hesaplarının doğru olarak hesaplandığı varsayılsa dahi, en az 6-10 kat düzeyinde artırılmış olacak, vatandaş ortağı olmadığı, ileride ücret ödeyerek kullanacağı tesislerin dahi bedelini ödemeye mecbur bırakılacaktır.

TMMOB Şehir Plancıları Odası olarak, kentlerimizde yürütülen gerçekten kentin sağlıklı gelişmesini amaçlayan projelerde belediyelerimizi desteklerken, tek amacı fahiş rant oluşturmak ve bunu yandaşlara aktarmak olan, bu amaca erişmek için içinde yaşadığı konutu vatandaşın başına yıkan ve sözde kentsel dönüşümü amaçlayan talan projelerine karşı duruşumuzu gelecekte de sürdüreceğiz.

Basınımızın değerli temsilcilerinin ve halkımızın bilgisine saygılarımızla sunarız.

 

Necati UYAR
Şehir Plancıları Odası

Genel Başkanı

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER