Erzincan, 1939 yılının buz gibi bir aralık gecesi 8 şiddetiyle yıkıldı.  Yardım ancak 3 gün sonra ulaştı. Bugün Van'da yaşananlarla ne kadar  benziyor bakalım
Zelzeleden depreme 72 yılda ne değişti
1939 yılının 26 Aralık gecesi saat 02.00'ydi. Erzincan büyük bir  gürültüyle uyandı. Şehir beşik gibi sallanmaya başlanmıştı. Anadolu'nun  en büyük depremi tam 52 saniye sürdü. Erzincanlılar felakete uykuda  yakalandı. Çoğu farkına bile varamadan yıkılan binaların altında  kalmıştı. Sarsıntı Amasya'dan Kayseri'ye hatta Ankara'ya kadar  hissedilmişti. Kandilli Rasathanesi o güne kadar kaydedilmiş en yüksek  şiddeti kaydetmişti. Richter ölçeğiyle 8! 116 bin ev yıkıldı. Binlerce  insan yaralandı.Peki Erzincan'da kaç kişi öldü? Açıklanan resim rakam 32  bin 962 . Yaşamını kaybeden yaralılarla bu sayının 40 binin üzerine  çıktığı sanılıyor.
YARDIM 3 GÜN SONRA GELDİ
Devlet ilk 3 gün çaresizdi. Buharlı trene yüklenen yardımların  Erzincan'a ulaşması 3 günü buldu. (Başbakan Erdoğan'ın ilk 24 saat  başarısız olduk sözünü hatırlayın..)
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü 4 gün sonra Erzincan'a gitti. Yıkılmış kenti  gezerken bir kadın koşarak gelip ona sarıldı. Yanmış ellerini  Cumhurbaşkanına gösterdi. Ve çaresizliğini, acısını haykırdı: Giresunlu  Mehmet'im gitti; askerdi, senin yanında askerdi..
O fotoğraf sembol oldu, pullara basıldı. Kimi İnönü'yü halkla bütünleşen  lider olarak gördü kimi de yurttaşına kayıtsız kalan cumhurbaşkanı...  (Tarım Bakanı Mehdi Eker'e sarılan ve oğlunu kurtarmasını isteyen babayı  hatırlayın...)
Erzincan Cezaevi de yıkılan binalar arasındaydı. Mahkumların birçoğu  istese kaçabilirlerdi. Kaçmadılar. Eski Başbakanlarımızdan Mesut  Yılmaz'ın amcası İzzet Akçal, Erzincan'da Cumhuriyet savcısıydı.  Mahkumları karşısına topladı ve şöyle seslendi:  Sizi şimdi kurtarma  çalışmalarında görev almak üzere serbest bırakacağım. Aranızda civar  köylerden olanlar varsa iki günlüğüne köylerine gidip, ailelerini  görebilirler. Ancak bir koşulum var; hiçbiriniz kaçmayacaksınız. Canla  başla çalışacaksınız. İşimiz bitince cezaevine döneceksiniz.
(Yıkılan Van Cezaevi'nden kaçan ama sonra geri dönen mahkumları  hatırlayın) Talimata uyan ve kurtarma çalışmalarına katılan mahkumlar  için daha sonra özel bir af çıkartıldı. Büyük deprem o dönemki  kamuoyunda da büyük tartışma yaratmıştı. Büyük 1939 Anadolu Zelzelesi  kitabını birçok yazar birlikte yazdı. Ama bakın tartışmalar nasıl da  tanıdık gelecek size.  Örneğin Zekeriya Sertel, birkaç yıl sonra  kıyasıya mücadeleye girişeceği İnönü'ye 'yandaş' gazeteci gibi destek  verdi: 'Felaket haberi Ankara'ya varır varmaz, hükümetin ve TBMM'nin  gösterdiği alakayı, yardım için tedbir almakta gösterdiği sürat ve  titizliği beğenip takdir etmemek mümkün değil.'
İSTANBUL DEPREMİ!
Necip Fazıl ise tepkiliydi. Yaşanması olası büyük İstanbul depremine  (tıpkı bugünlerdeki gibi) işaret ediyordu: 'Ecdadımızın büyük taş  inşalarından, zelzeleye ait mükemmel hesaplar görüyoruz. Fakat biz madde  planındaki inşa davamızda, ahşap binayı atarken kagir binanın  topraklarımıza göre hususi icaplarını düşünmüş değiliz. Esefle  söyleyebilirim ki, çok kuvvetli bir zelzele Ankara ve İstanbul'da taş  taş üstünde bırakmayabilir.' 
Akşam'dan Ömer Köstem'in izlenimleri ise oldukça ilginç: Mahkeme  azasından B.Tahsin'in evi çökmüştü. Bütün evler gibi... B.Tahsin'in  çocuğu nasıl kurtuldu bilir misiniz? Onuncu Yıl Marşı'nı söylemekle.  Çocuk enkaz altında kaldıktan sonra bütün kuvvetle 10. Yıl Marşı'nı  söylemiş. Askerler 10. Yıl Marşı'nı duyunca sesin geldiği yere  gitmişler, orasını kazmışlar ve çocuğu dipdiri olarak çıkarmışlar.'   (Van'da enkaz altında İstiklal Marşı okuyan 13 yaşındaki Serhat Tokay'ı  hatırlayın.)
Pekiii... Gelelim din adamlarına...
Dönemin en önde gelen din adamı Said-i Nursi'ydi. Said'i Nursi'nin  Kastamonu'daki sürgün yıllarında Erzincan Depremi meydana geldi. Peki,  Said-i Nursi nasıl yorumladı? Yedinci Sual: Bu hadise-i arziyye, bu  memleketin ahali-i İslamiyyesine bakması ve onları hedef etmesi, ne ile  anlaşılıyor ve neden Erzincan ve İzmir taraflarına daha ziyade ilişiyor?  (Birkaç ay önce olan İzmir ve Erzincan depremini kastediyor)
Elcevab: Bu hadise, hem şiddetli kışta, hem karanlıklı gecede, hem  dehşetli soğukta, hem Ramazanın hürmetini tutmayan bu memlekete mahsus  olması; hem tahribatından intibaha gelmediklerinden, hafifçe gafilleri  uyandırmak için, o zelzelenin devam etmesi gibi çok emarelerin  delaletiyle bu hadise ehl-i ”manı hedef edip, onlara bakıp namaza ve  niyaza uyandırmak için sarsıyor ve kendisi de titriyor. B”çare Erzincan  gibi yerlerde daha ziyade sarsmasının iki vechi var. Biri: Hataları az  olmak cihetiyle temizlemek için tacil edildi. İkincisi: O gibi yerlerde  kuvvetli ve hak”katlı ”man muhafızları ve İslamiyet hamileri az veya tam  mağlub olmak fırsatıyla, ehl-i zındıkanın orada tesirli bir merkez-i  faaliyet tesisleri cihetiyle en evvel oraları tokatladı, ihtimali var.
'ZINDIKA KOMİTESİ' KİM?
Said-i Nursi'nin 'zındık'larla mücadelesi hiç bitmedi.  Said-i Nursi'nin  zındıka komitesini bugünkü Ergenekon'a bağlayanlar var. Yani Ergenekon  yapılanmasının o günlerden bu yana var olduğunu ve hoca efendiyle  uğraştığını söylüyorlar.      ***
Evet... Depremler, felaketler böyledir.
Yaşattığı büyük acının yanı sıra kendi mucizeleriyle de gelir. Yani tam  bir yıkım olarak düşündüğünüz anda mucizelerle karşılaşırsınız. Bu kimi  zaman enkaz altından yaşama tutunan bir bebek olur kimi zaman felaketin  yetim bıraktığı bir çocuğun ülkeye adını duyuracak işlere imza atması  olur. Yeter ki doğal felaketleri ne dine ne de milliyete bağlamadan  birbirimize insanlık elimizi uzatalım.
Erzincan depremi mücadeleci ve başarılı bir kuşak yarattı
Büyük deprem binlerce çocuğu yetim bıraktı. Annesi babasını ve  yakınlarını kaybeden binlerce küçük Erzincanlı hayata tutunmak için  gurbetin yolunu tuttular. Ve birçoğu da başarılı oldu. Erzincan  depremine henüz bir yaşındayken yakalanan Ali Coşkun ve Vecdi Gönül  kariyerlerini milletvekilliği ve bakanlıkla sonuçlandırdılar. Eski  başbakanlardan Yıldırım Akbulut ise henüz 4 yaşındaydı. Ailelerinden  birçok kişiyi Erzincan depreminde kaybetmişlerdi.
Türk halk müziğinin büyük saz ustası Ali Ekber Çiçek ise Erzincan'ın  Ulular köyünde dünyaya geldi. Büyük depreme yakalandığında o da bir  yaşındaydı. Tıpkı Azra bebek gibi enkaz altındaki yaşam mücadelesini  kazandı. Ama o da Azra Bebek gibi babasını (Ali Bey) bu depreme kurban  vermişti. Yetim büyüdü. 12 yaşında İstanbul'a geldi. Ailesinin geçimini  inşaatlarda çalışarak sağladı. Saz tutkusunu ise hiç bırakmadı. Yıllar  sonra Türk Halk Müziğinin abideleşmiş ismi olarak türkülerini belleklere  kazıdı.  Yani 1939 yılı Türkiye'ye en ağır deprem felaketini yaşattı  ama aynı zamanda mücadeleci bir kuşağı da armağan etmiş oldu.        (Akşam)
Türkiyede Zelzeleden deprem,72 yılda ne değişti
Erzincan, 1939 yılının buz gibi bir aralık gecesi 8 şiddetiyle yıkıldı. Yardım ancak 3 gün sonra ulaştı. Bugün Van'da yaşananlarla ne kadar benziyor bakalım Zelzeleden depreme 72 yılda ne değişti
                        YORUM EKLE
    
              
          1
          Siyaset Akademileri Terör akademisi mi?
        
            
          2
          İzzet Yıldızhan hakkında iddalar: Kadın: 'beni...
        
            
          3
          Şilili öğrencilerin lideri Camila Vallejo hedefini...
        
            
          4
          İstanbullu hayırseverlerden Mehmetçik'e sessiz...
        
            
          5
          Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız;...
        
            
          6
          Bingöl'de 4 çocuk annesi Hatice Belgin faciayı...
        
            
          7
          5 ayda 3500 vitamin hapı içti, sonuca şaşırdı!
        
            
          8
          WTA Championships Dünya Kadınlarda Finalin adı...
        
            
          9
          Başbakan'ın 'İktidarı kaybetmeye bile hazırım'...
        
            
          10
          Ermeni Taşnak Partisi'nden Kürtler'e: Bölgeyi terk...
        
        
  SON DAKİKA HABERLERİ
  ANKETTüm Anketler
  SIRADAKİ HABER
  
