Kur, hammadde ve üretim maliyetlerinde görülen artış, tekstil firmalarını yatırım planlarından geri döndüremedi. Genel ekonomik durumun şirketlere yansımasını değerlendiren tekstil sektörünün temsilcileri, “Türkiye’ye güveniyoruz. Üretimde durmak yok” mesajı verdi.

Tekstil sektöründe dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan Türkiye’de geçtiğimiz yıl 250 milyon adet tekstil ürünü ihraç edildi. Sektör temsilcileri 10.6 milyar dolarlık bir ciroya tekabül eden bu rakamın, son günlerde yaşanan ekonomik dalgalanmadan etkilenmemesi için kararlılık mesajı verdi. 

İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) Örme Kumaş, Çorap ve Trikotaj Meslek Komitesi tarafından düzenlenen “Genel ekonomik Durum ve Şirket Stratejileri” konulu toplantıda, sektör temsilcileri, yatırımları sürdürmede kararlı olduklarını vurguladılar. Toplantının oturum başkanlığını İTO Örme Kumaş, Çorap ve Trikotaj Meslek Komitesi Meclis Üyesi Mustafa Balkuv yaptı.

Balkuv, başkanı olduğu Türkiye Triko Sanayicileri Derneği’nin çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Balkuv, son dönemlerde tekstilin ihracattaki payının düştüğünü ifade etti.

“Bu sıkıntılı dönemden çıkacağımıza inanıyorum” diyen Balkuv, “Özvarlığımızı hesaba katmadan kontrolsüz büyüdük. Tekstil sektöründe Avrupa Birliği ülkelerine yaptığımız ihracat son 10 yılda yüzde 4.2’den yüzde 3.3’e düştü” şeklinde konuştu.

Balkuv şöyle devam etti: “Katma değeri yüksek ürünler üretiyoruz ve çok fazla kişiyi istihdam ediyoruz. Hazır giyime bakış açısı değişmeli. Küçülme politikası izlersek istihdam kaybı yaşayacağız” dedi.

Toplantının açılış konuşmasını İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Servet Samsama gerçekleştirdi. Samsama, Türkiye’nin 2018 yılının ilk yarısında yüzde 6.2 büyüdüğünü söyleyerek, “İktisadi faaliyetlerin yavaşladığını, aynı zamanda net ihracatın büyümeye artan katkısıyla toplam talebin daha dengeli bir görünüm arz etmeye başladığını gözlemliyoruz” diye konuştu. Cari işlemler hesabının Ağustos 2018 döneminde 2.6 milyar dolar fazla vermesiyle iyileşmenin başladığını gördüklerini ifade eden Samsama, yaşananların iyi okunması için son 2 yılda meydana gelen olayları iyi okumak gerektiğini belirtti. Samsama, “Türkiye ekonomisinin 1980’lerden itibaren dışarı açılmasında en önemli rolü oynayan sektörlerden biri de tekstil sektörü. Tekstil sektöründe gelişim, değişim ve büyümenin devam ettiğini görüyoruz” diye konuştu.

Alev Avıca-LC Waikiki: 1988 yılında başladık. 1997 yılından sonra Türk markası olduk. Bütün dünyada büyümeye devam ediyoruz. Yurt içinde ve 41 ülkede toplam 800’ü aşkın mağazamız var. 42 bin kişi istihdam ediyoruz. 23 bin çalışanla Türkiye’nin en çok kadın istihdam eden şirketiyiz. 

Önümüzdeki yıllarda 825 milyon dolar ihracat hedefimiz var. Gelirimizin yüzde 40’ını ihracat gelirleri sağlıyor. Geçtiğimiz yıl 436 milyon adet ürün sattık. 2023’te Avrupa’nın en başarılı üç perakende firmasından biri olmayı hedefliyoruz. Bu hiç değişmedi.

Özge Doğan-Soobe: Yükselen kurlarla beraber hammadde fiyatları arttı. Bununla beraber kira fiyatlarındaki artış da bizi zorluyor. Artan fiyatlar karşısında artmayan gelir, satın alma kararlarını etkiledi. Biz de bunları yönetmek için fiyatlarımızı kısmaya çalışıyoruz. Doğru stratejilerle önümüzdeki 5 yılda 150 mağazaya ulaşma hedefimizden vazgeçmedik. Perakendecilik bisiklete binmeye benzer, durursanız düşersiniz. Büyümeye, istihdama yatırım yapıyoruz. Yüzde yüz yerliyiz. 

Dilan Atik Batmaz-AVVA: Yüzde yüz yerliyiz. Satın almamızda olumsuz etkenler oldu ama bu anlamda Türkiye’ye güveniyoruz. 120 mağazamız var. Kârlılık odaklı büyümeye önem veriyoruz. 80 yurt içi, 40 yurt dışı mağazamız var. Dijitalleşme bizim için çok önemli. Türkiye’ye güveniyoruz. Tasarım, Ar-Ge, inovasyon ve nitelikli istihdama çok önem veriyoruz.

Onur Orakçıoğlu-Damat Tween: Yıllık 4.5 milyon adet üretim yapıyoruz. Hammadde ve kira artışı bizleri olumsuz etkiledi. Ancak hepimiz üretime devam ediyoruz. Ülkemize güveniyoruz.