2020'de mutlaka görülmesi gereken yerler

National Geographic dergisi, 2020'de mutlaka görülmesi gereken doğal ve kültür zenginlikleriyle bilinen yerleri listeledi.

2020'de mutlaka görülmesi gereken yerler
2020'de mutlaka görülmesi gereken yerler


National Geographic dergisi, 2020'de mutlaka görülmesi gereken doğal ve kültür zenginlikleriyle bilinen yerleri listeledi.


National Geographic, 2020’de mutlaka görmeniz gereken yerleri listeledi. Listede dünyanın dört bir yanından doğal ve kültürel zenginlikleriyle görmeye değer en güzel lokasyonlar yer alıyor.

Her ilgi alanından gezginler için farklı seçenekler sunan liste; doğa severler, şehir hayatı meraklıları, farklı kültürleri tanımak isteyenler ve yeni maceralara doyamayanlar için dört ana kategoriye ayrılmış. 







Zakouma Ulusal Parkı, Çad
 
Zakouma Ulusal Parkı / Fotoğraf: National Geographic 

Vahşi yaşamı merak edenler ve aslanlar, filler gibi Afrika doğasının dev sahipleriyle tanışmak isteyenler için Zakouma Ulusal Park‘ı Çad'da görülmesi gereken bir mekan. 

Sahra Çölü’nün hemen güneyinde yer alan parkta aslanlar ve fillerin yanı sıra bufalo, gergedan ve zürafalar da doğal alanlarda göze çarpan diğer hayvanlar. 

Bölgede, avlanmaya karşı alınan ciddi önlemler sayesinde son on yıldır ilk kez fil nüfusu artmış durumda.




Tohoku, Japonya
 

Tohoku / Fotoğraf: National Geographic

Japonya’nın 9 milyon nüfuslu bu bölgesi doğal coğrafi güzelliklerinin dışında hayli sert geçen kış mevsimiyle de biliniyor.

Ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalı olan bölgenin eski adı Michinoku.

Geleneksel olarak Japonya'nın en az gelişmiş bölgesi olarak bilinen Tohoku'da dağlar büyük yer kaplıyor. 

Ülkenin pirinç ihtiyacının yüzde 20'sini karşılayan bölge 11 Mart 2011'deki deprem ve tsunaminin ardından ciddi zanan görmüştü.

2020 Yaz Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacak olan Tokyo’dan Tohoku’ya ulaşım trenle üç saatten az sürüyor.





Tazmanya, Avustralya 
 
Tazmanya / Fotoğraf: National Geographic

Avustralya’nın 240 km güneyindeki doğa harikası Tazmanya adası, yağmur ormanları, muhteşem manzaralı dağları ve ulusal parklarıyla turizm adası olarak biliniyor. 

Adanın doğal çekim merkezleri Güney Batı Issızlığı, Kuzey dağları ve Doğu sahili. 

Tarım ve turizm ile ayakta durmaya çalışan bu ada, keşifçi gezginlerin uğrak noktalarından biri. 

Kıyı şeridi boyunca uzanan güzel sahiller ve birkaç saatlik mesafede yürüyüşe çıkabilecek dağlar da var.

Adanın başkent Hobart’ta sanatı ve mimariyi buluşturan Museum of Old and New Art (MONA) müzesi de içindeki ödüllü restoranla ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.





Büyük Kanyon, Arizona, ABD
 
Büyük Kanyon / Fotoğraf: National Geographic

Büyük Kanyon Ulusal Parkı Amerika Birleşik Devletleri'nin Arizona eyaleti sınırlarında bulunan en eski ulusal park. 

Kanyon, 466 kilometre uzunluğunda ve 1600 metre derinliğinde devasa bir yarık.

Kolorado Irmağı’nın kanalı milyonlarca yılda yarmasıyla oluşmuş olan kanyon dünyanın en büyük vadisi olarak biliniyor.





Kanarya Adaları, İspanya
 
Kanarya Adaları / Fotoğraf: National Geographic

İki büyük ada grubundan oluşan ve Kuzey Afrika’nın Atlantik açıklarında bulunan Kanarya Adaları, turistleri cezbeden bir destinasyon.

Volkanik oluşu sebebiyle zengin olan toprağında muz, kahve ve hurma yetiştiriliyor. 

Fas'ın batısında İspanya'ya bağlı, Atlas Okyanusu'nda yer alan takımadalar, 2 Ağustos 1982'de yürürlüğe giren bir kanunla Kanarya Adaları Özerk Topluluğu olarak kabul edilmişti.






‘Mavi İz’ Ulusal Parkı, Macaristan
 
Mavi İz Ulusal Parkı / Fotoğraf: National Geographic

Dünyanın dört bir yanından arazi yürüşü yapmaya gelen maceracıların uğrak yeri olan Mavi İz (Blue Trail), 1979’da çekilen bir belgesel ile üne kavuştu.







Bialowieza Ormanı, Belarus/Polonya
 
Bialowieza Ormanı / Fotoğraf: National Geographic

Bialowieza Ormanı bin 400 kilometrekarelik alana yayılmış, Polonya ve Belarus sınırında yer alan bir orman. 

Bir zamanlar Avrupa Ovası'nda uçsuz bucaksız ilkel ormanların son ve en büyük örneklerinden biri. 

Avrupa'nın en ağır toprak hayvanı olan Avrupa bizonuna ev sahipliği yapan orman, UNESCO'nun İnsan ve Biyoküre Programı 1976 yılında Polonya Białowieża Biyosfer Rezervi ve 1993 senesinde Belarus Belovezhskaya Puschcha Biyosfer Rezervi'ni belirlemişti.

Ormanın bir diğer özelliği Polonya ile Belarus arasındaki sınırdan geçiyor olması.

Yürüyüşçüler ve bisikletçiler için bir sınır geçişi mevcut olan orman, Avrupa’nın el değmemiş son yabani noktalarından biri olarak değerlendiriliyor.








Göbekli Tepe, Şanlıurfa
 
Göbekli Tepe / Fotoğraf: National Geographic

UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan ve 11 bin yaşındaki dünyanın en eski tapınağı Göbekli Tepe, Stonehenge'den 6 bin yıl öncesine uzanan geçmişiyle medeniyet tarihini baştan yazıyor.

 Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık olarak 22 km kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarındaki Göbekli Tepe'de yuvarlak planda dizilmiş dikilitaşlar hemen göze çarpıyor. 

Dikilitaşların çoğu üzerinde insan, el ve kol, çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartılarak veya oyularak betimlenmiş.

Tarihçiler Göbekli Tepe'yi çevredeki oldukça gelişmiş ve derinlik kazanmış bir inanç sistemine sahip olan avcı-toplayıcı gruplar açısından önemli bir kült merkezi olarak kabul ediyor.

Göbekli Tepe'nin bir kült merkezi olarak kullanımının MÖ 8 bin dolaylarına kadar devam ettiği ve bu tarihlerden sonra terk edildiği söyleniyor.





Mostar, Bosna Hersek
 
Adını 1566 yılında Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından yapılan köprüden alan Mostar, arnavut kaldırımları ve eski taş binalarıyla ünlüdür. Neretva Nehri’ne yukarıdan bakan ve yüzyıllar boyunca Bosna'da hoşgörü ve kültürel çeşitliliğin sembolü olan Stari Most (Tarihi Köprü) 1993'te Boşnak-Hırvat Savaşı sırasında Hırvatlar tarafından yıkıldıktan sonra, 2004’te yeniden inşa edilerek UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edildi.

Neretva Nehri'nin kıyısında yer alan Mostar, 105.000 nüfuslu.

Şehre ismini veren ünlü Mostar Köprüsü Hırvatlar tarafından yıkılmıştı. 

Savaş sırasında şehrin etnik yapısı değişti. 

Müslümanlar Mostar'ın doğusunda, Hırvatlar batısında yaşamaya başladı. Sırpların çoğu ise şehirden ayrıldı.





Telč, Çek Cumhuriyeti
 
Telč / Fotoğraf: National Geographic
Çek Cumhuriyeti'nde, Jihlava yakınlarındaki güney Moravya'da bir kasaba Bohemya, Moravya ve Avusturya arasındaki yoğun ticari yollarının kesiştiği bir kraliyet yeri olarak 13. yüzyılda kurulmuş.

ngiliz tarzı park (orijinal Gotik kale yeniden inşa edilmiş) ile 17. yüzyıl Rönesans şatosunun yanı sıra, en önemli görülecek yerleri, kent meydanı, ve eğlencelerle yerleri ile iyi korunmuş Rönesans ve uzunlamasına Barok evleri ile kent eşsiz görünümünde.

1992 yılından beri UNESCO Dünya Miras listesine dahil olan kasaba 1530’da büyük bir yangında zarar görüp yeniden inşa edilmişti.





Abu Simbel, Mısır
 
Abu Simbel / Fotoğraf: National Geographic

Abu Simbel, arkeolojik bir gezi düşünenlerin gitmek isteyebileceği yerlerin başında geliyor.

Bu destinasyonda II. Ramses tarafından inşa edilen iki tapınak var.

Tanrılara ve tanrıçalara adanan bu tapınaklardan en ünlüsünün girişinde ise dört firavun heykeli yer alıyor.





Maya Biyosferi Rezervi, Guatemala
 
Maya Biyosferi Rezervi / Fotoğraf: National Geographic

2018 öncesinde Güney Meksika’dan, Guatemala ve Belize’ye uzandığına inanılan Maya Uygarlığı sınırlarının bu tarihte keşfedilen 60 bin yeni yapı ile aslında çok daha büyük bir alana yayılan zengin bir medeniyet ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

1979'da UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınan mekan, 1990'da ise Dünya Biyosfer Rezervi unvanı almıştı.

 

Independent Türkçe, National Geographic

Güncelleme Tarihi: 22 Kasım 2019, 21:05

İsa Kırım

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner110

banner109