ORJİNALİM BEN




ORJİNALİM BEN


Kirli sakal, biraz kısa bir boy, ortada hoplayan zıplayan şarkı söyleyen bir tip. TV de sıkça görüyorsunuz bunları. Sanki hepsi aynı tornadan çıkmış. Biraz müzik bildiğimi sanıyorum ama bunları görünce onlar başka bir şey biliyor galiba diye düşünüyorum. Yaptıkları da bence müzik değil. Kafiyelenmiş sözcükler topluluğuna eklenmiş dımtıstak birşeyler. Sahnede göz süzmeler, bir o yana bir bu yana gidip gelmeler; sanırsın Micheal Jackson. Peki neden bu adamlar bu kadar prim yapıyor? Bence Abdurrahman Çelebi olayı. Yani iyisi yoksa eldeki en iyisidir. Kadınlarda da ‘Hadise ‘olayı. Kısa etek, altta kamera, biraz göbek salla , iki aşk yaşa, manşet ol. Bayan sanatçıların doğası bu. Kapalı şarkıcıya kimse konsere gitmiyor belki. Şimdi kadınları devre dışı bırakalım erkeklere gelelim.

Bunların hepsi anlaşmış gibi neden kirli sakallı gerçekten anlamış değilim. Yıl sonu üniversite şenliğinde yeni yetme kız popülasyonumuzun çığlıklarından mı etkileniyorlar, yoksa kirli sakalı bırakınca daha mı bir erkeksi görünüyorlar? Müzik ise hak getire. Yuvarlanmış sözler eşliğinde gürültü. Ezgisi yok, duygusu yok, orjinalliği yok. Cem Karaca üstad demiş ya ‘binmişiz alamete gedeyoz kıyamete’.

Benim rahmetli babam da gençliğimde o günkü sanatçıları çok eleştirirdi. Gülmekten ölürdük. Erkin Koray’ a bir kızardı anlatamam.’ Ne o saçlar öyle? Erkek güzeli. Çıktı yine. Alıcan elindeki o sazı… ‘diye başlayan cümleler kurardı. Ne zaman TV ye çıksa koşturur haber verirdik biraz gülelim diye. Rahmetli Erkin babayı görünce kendini kaybederdi. Adı çok sonra Erkin Baba oldu zaten. Rock kralıymış aslında 70’lerin, ama biz farkında değilmişiz. Bir de İlhan İrem vardı. Bana göre müziğin romantik prensidir. Tanju Okan ve İlhan İrem çok özeldir. Bir başkadırlar. Rahmetli onu görünce de köpürürdü. Konuşamıyorum diye bir şarkısı vardır İrem’in. O şarkı çıkınca hemen başlardı.

’Konuşamıyosun zaten, bir konuşsan şaşırırım’ derdi. Ağzını İrem gibi büzer onu taklit eder şarkıyı aynı tonda söylerdi. Ne gülerdik.

Şimdiki bu kirli sakallılar da mı böyle olacak? Bizim çocuklar da bizim eleştirdiklerimize tapacaklar mı çok sonra? Bu da bir muamma.

Ben de bir albüm çıkarayım dedim. Bestlerim var değerlensin. Sektörü de az çok tanıyoruz. ‘Ferhat Göçer ‘yapma abi dedi. Yeter, otur oturduğun yerde . Çok açıldın. Ameliyatlar, film, müzik ne oluyor ?’ Yapımcılar da bir acaip. Beste süper . Ama ‘tutmaz diyor’ Neden ? ‘ Bu beste için flarmoni orkestrası lazım. Halk bunları tutmuyor. Alaturka olmalı biraz. Arada tef, davul , zurna gibi anonim şeyler çalmalı. Senin ki çok batı müziği’ Diyorum ki ‘ İyi ya işte . Onlar piyasa da var zaten. Olmayanı ortaya çıkarmak daha iyi değil mi. Orjinalim oğlum ben.’ ‘Sen bilirsin tutmaz. Demedi deme ’ dedi. Ama benim ısrarım sürüyor. Karşı çıksalar da çıkacak bir gün. Belki gelecek nesil beni anlar dermişim şimdi.

Bu ülkede her yeni çıkan taklitle çıktı. Ajda aranjman adı altında yabancı parçaların Türkçe sözlü müziği ile meşhur olmadı mı? Okan arkaya Boğaziçi köprüsü fonu gererek ABD’ de gördüğümüz talk Show programlarını yapmadı mı? Orda da arka fonda Golden State köprüsü vardı. Showman’in elinde büyük kahve kupası . Eee burda da aynısı yapıldı. Seyrettiğiniz sitcom dizilerin hepsi taklit değil mi? Hem  de bazıları bire bir. Saymakla bitiremem ben bunları. Siz de aynı fikirdesiniz. Biz orijinal bir şey ortaya koyuyoruz. Destek yok. İlle de taklit ve tutulan bir şey mi olsun anlayamıyorum. Arkadaş bu ülke de sanatçıyı anlamıyorlar yahu :=)

Bilimde bile öyle değil mi? Yurtdışında yapılan ameliyatı yaparsan problem yok. Ama kendin bir şey inşa edersen yerden yere vurulursun. Yapan bilir. Başına gelmiştir. Ama bu konuya girmeyelim. Bu köşe için fazla bilimsel olur.

Aslında herkes kendisinin çok iyi olduğunu sanır. Aslında bu içimize yerleştirilmiş bir çiptir. Savunma mekanizmamızdır. Benliğimiz buna göre ayarlanmıştır. Seleksiyona uğramayalım, başımıza gelen başarısızlıklar ve olaylar karşısında benliğimiz kendisini korusun istenmiştir. Bunu anlayan ve bilenler bu nedenle daha olgun davranır. Bilmeyenlerin ömrü diğer ve diğerlerini kıskanmakla geçer. Aslında en iyisi kendisidir ama diğerleri bilmemektedir. Öyle inanır. Oysa bu dünyada herkesin başarabildiği ve bir diğerine göre çok daha iyi yapabildiği mutlaka en az birşey vardır. İşte içinizdeki o birşeyi ortaya çıkarırsanız inanın hayat sizin için çok daha mutlu ve dolu geçecektir.
Hadi kalın sağlıcakla…


YORUM EKLE