Esas Olan Bir Şeyler Yapmak Değil Doğru Olanı Yapmaktır

Esas Olan Bir Şeyler Yapmak Değil Doğru Olanı Yapmaktır

Düşünmeden harekete geçmek en net ifadeyle ortaya çıkan sonuçları önemsememek demektir. Son günlerde Suriye ile ülkemiz arasında yaşanan uçak krizi savaş yanlılarının yeniden baltalarını çıkarmasıyla farklı bir boyut aldı. Savaş şarkılarını söylemeye şimdiden başlayan bu kitlenin ortalığı kızıştırmak üzere başvurduğu yollar son derece yakışıksız.

    Milletine ve vatanına değer veren her bireyin kalbi kaybolan pilotlarımız için yanarken savaş yanlılarının ortaya çıkıp “uçağımız da uçağımız” diyerek ortalığı dumana vermeye çalışmaları ve milli duygularımızı sinire dönüştürme oyunları son derece zararlıdır. Zira kimin ne kazanacağını ve ne kaybedeceğini bilmeden gireceğimiz bir savaşta sadece maşa olmaktan öteye gidemeyiz.

    Dolayısıyla herkesin vicdanını aklıyla birleştirmesi ve oturup sakince düşünmesi gerekmektedir. Eğer sakince düşünmeyi başarırsak olayın içinde başkaca oyunlar var mı yok mu görebilme imkanına erişiriz. Bu noktada Ak Parti Hükümetinin soğukkanlı tavrı son derece doğrudur. Bunu güçsüzlük göstergesi olarak değil, sonuçları çok ağır olabilecek bir karar vermeden önce gerekli sebeplerin varlığını araştırma olarak görmek gerekir.

    Şu an akla en yatkın iddia Amerika’nın Suriye’ye NATO desteğini alarak girmek istediği iddiasıdır. Çünkü Irak savaşında Türkiye’nin desteğini alma konusunda başarısız olan Amerika bu sefer işini şansa bırakma niyetinde olmayabilir. Yine İsrail’in, Rusya’nın ve başkaca ülkelerin de içinde olduğu komplo teorileri de yabana atılır cinsten değil. Burada esas sorulması gereken ise Türkiye’nin bu olayların neresinde olduğudur?.

    Bilindiği gibi Suriye’nin Esad yönetimi pek kolay günler geçirmiyor. Suriye’de yaşanan iç savaş ve yabancı ülkelerin Suriye yönetimine yaptıkları baskı Esad’ı son derece köşeye sıkıştırmış durumda. Dünya kamuoyu ise son yıllara kadar Suriye ile pek ilgilenmiyordu. Dolayısıyla Suriye konusunda halen herhangi bir fikre sahip olmayan çok sayıda insan var. Amerika’nın Irak’a son girişinden sonra da kamuoyu sudan sebeplerle savaş çıkaran ülkeler hakkında iyi şeyler düşünmemeye başladı. Artık kimse demokrasi getirmek için savaşıldığı yalanına kanmıyor. İşin aslını özetle söylemek gerekirse yabancı devletlerin Suriye’ye müdahalesi için gerçek bir sebebin varlığı şart.
İşte tam bu noktada devreye Türkiye giriyor. Türkiye, Amerika ve diğer ülkelerin aksine geçmişten beri Suriye ile gergin bir siyaset çiziyor. Daha önce de çeşitli sebeplerden dolayı Suriye ile savaş eşiğine gelen Türkiye bölgede kullanılabilecek en uygun ülke olarak değerlendiriliyor. Daha önceden Suriye’nin Türkiye’yi bölmeye çalışan örgütlere yardım ve yataklık yaptığı iddiaları defalarca ortaya atılmıştı. Yine iki ülke arasında bulunan su ve enerji sorunları, sınır problemleri, Suriye’nin vatandaşlarına yansıttığı Türkiye düşmanlığı ve Ak Parti Hükümeti’nin Esad yönetimi için sarf ettiği sözler geçmişten gelen gerilimi daha da arttırdı. Ayrıca Türkiye’nin bir NATO ülkesi olduğunu da gözlerden kaçırmayalım.

Bu düşünceler ışığında da Türk uçağının Suriye devleti tarafından vurulması tesadüften öte bir anlam ifade etmektedir. Dünya kamuoyunda son derece eleştirilen ve diktatör olarak görülen Esad yönetiminin savaş için neden ortaya çıkarmamak konusunda isteksiz olması gerekirken Türk uçağını düşürmesi haklı bir savaş sebebi sayılabilecektir. Bu noktada Suriye’nin savaştan korkmadığını da söyleyebiliriz. Belki de bazı ülkelerden destek sözü alınmış bile olabilir. Ancak diplomaside “söz almak” hiçbir anlam ifade etmemektedir. Özellikle dış basını takip ettiğimizde bu saldırının ne kadar kınandığı, diğer ülke liderlerinin ne kadar gergin olduğu ve özellikle “Esad rejiminin ne kadar çok zıvanadan çıktığı” yorumları Suriye’ye bir müdahale hazırlığı olarak görülmelidir.

Bu değerlendirmelerden sonra Türkiye’nin bir savaşın içine çekildiğini söylemek pek yanlış bir yorum olmayacaktır. Ancak her zaman “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesini benimsemiş olan ülkemizin başkaca güçlerin çıkarları için vatandaşlarının canını ve malını tehlikeye atmaması gerekir. İzah etmeye çalıştığımız bu sebeplerden ötürü tüm vatandaşlarımızın sakin olması, savaş yandaşlarının oyununa gelmemesi ve devlet kurumlarının işlerini düzgün yapıp doğru kararı verebilmesi için onları savaş baskısı altında tutmaması gerekir.

Unutulmamalıdır ki bizler tarihi boyunca savaşan bir ülkenin evlatlarıyız. Savaştan korkmasak da savaşın en acımasız ve en kötü yol olduğunu herkesten iyi biliriz. İşte sırf bu yüzden bile hemen harekete geçmek yerine sabretmesini de bilmeliyiz.
Özgür UYSAL
YORUM EKLE