DÜŞÜNMEK ALLAH’A YAKINLAŞTIRIR



DÜŞÜNMEK ALLAH’A YAKINLAŞTIRIR

Düşünebilmek insanların  sahip olduğu en önemli nimetlerden biridir. Çünkü insan düşünerek Allah’ın hoşnutluğunu kazanacak eylemlerde bulunabilir. İnsan düşünme yeteneği ile dünya hayatının gerçeklerini kavrayabilir, evrendeki her şeyin üstün bir sanat eseri olduğunu fark edebilir ve Allah’ın gücünü hakkıyla takdir edebilir.Gereği gibi düşünenler; dünya hayatının geçici olduğunu, ölümün en gerçek olay olduğunu, ölümün bir son olmadığını ve dünya hayatının asıl amacının Allah’a kulluk etmek olduğunu kavrarlar. Allah’ın Sad Suresi’nde bildirdiği üzere, düşünen insan öğüt alır.

"(Bu Kur’an,) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır." (Sad Suresi, 29)
Ancak bazı insanlar düşünmekten kaçınırlar. Dolayısıyla Allah’ın Kuran’da bildirdiği hükümlerden uzak bir yaşam şekli benimserler. Oysa Kuran hükümlerinden başka bir hüküm, insana güzellik kazandırmaz. Aksine hem dünyada hem de ahirette büyük bir kayıp ve telafisi olmayan bir pişmanlık kazandırır.Bu insanlar, bir kayıp olduğuna ve yaşamlarına fayda sağlamadığına inanırlar. Bu insanların bakış açılarına göre, gerçeklerin anlatılması ve düşündürtülmeye çalışılması zarar vericidir. Çünkü bu durum insanı gafletten uyandırır.
Gafletten uyanan insan ise Allah’ın hükümlerine uyması gerektiğini daha iyi kavrar. Bundan önce peşinden koştukları hayat boş amaçlar üzerine olduğundan Kuran hükümlerini uygulamak ve o hayatlarının amaçsızlığından vazgeçmek onlar için zorluktur. Oysa Kuran ahlakı ve hükümleri insanlara kalite, huzur, üstünlük, temizlik, kolaylık ve daha birçok güzellik sunar.
Düşünmemek insanı  bir nevi boşluğa sürükler. İnsan sanki bir tür uyku içinde olur. Bu uyku onlara şeytan tarafından çekici ve süslü gösterilmiştir. Bu uykudan uyanmak istemezler. Benimsedikleri bu hayat şekli, bu kişilerin asıl amaçlarını, neden yaratıldıklarını, öleceklerini ve hesaba çekileceklerini unutturur.
İnsan dünyevi konular üzerinde zaten düşündüğünü sanabilir. Bazı olaylara çözümler sunabilir, fikirler ortaya koyabilir, yapacaklarını kararlaştırabilir. Ancak bu düşüncelerin Kuran ahlakını kazanma yönünde kişiye bir faydası yoksa, günlük hayatının ihtiyaçlarını gidermesinden öteye geçemez. Elbette bunlarda bir düşünce biçimidir. Ancak düşünme Allah rızası için yapıldığında anlam bulur.

İnsan düşünmezse en büyük düşmanı şeytanın da farkında olamaz, onun tuzaklarına önlemler alamaz.

"... onlar(ı  insanları saptırmak) için mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım. Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım..." (A’raf Suresi, 16-17)

Düşünmek insanı  gaflet uygusundan uyandırır ve Allah’a yakınlaştırır. Bu da şeytanın hiç istemediği bir durumdur. Bu nedenle şeytan, insanların düşünmemelerini sağlayacak planlar kurar. Şeytan, insanı çok iyi tanımaktadır. Şeytan, insanların zaaflarını kullanarak onları düşünmekten alıkoyar. Şeytanın bu oyununa gelen kişiler, ahirette ise gerçekten düşünmeye başlayacak ve pişman olacaklardır.
"Ancak o, ’her şeyi batırıp gömen büyük-felaket’ (kıyamet) geldiği zaman. O gün, insan, neye çaba harcadığını  düşünüp-anlar. Görebilenler için cehennem de sergilenmiştir." (Naziat Suresi, 34-36)

İnsanların gereği gibi düşünmeyerek ve Kuran ahlakından uzak yaşayarak ahiret gerçeğini unutmaları, bunun için hazırlık yapmamaları büyük hatadır.

“O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.’’ (Mülk Suresi, 2)

Ayetiyle de bildirildiği gibi insan gerçekler üzerine düşünmekle ve Allah’ın hoşnutluğu kazanabileceği ahlakı göstermekle sorumlu tutulmuştur. Allah bu gerçeği bir başka ayette şöyle haber verir:  

"Onlar, yine de o sözü (Kur’an’ı) gereği gibi düşünmediler mi, yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?" (Müminun Suresi, 68)

Merve Bulut

YORUM EKLE