..SENİNLE Mİ BENİMLE Mİ .!!!!(Hayata dairler)
Yüzleşme vakitlerinde yüreğim. Bir acı, bir hüzün, anılara gidip gidip gelmekte belleğimle birlikte.
Ne kadar kovsam da anlaşıldı; zamanı gelmiş yüzleşmelerimin.
Ne kendime kızgınlıklarım, ne de sana, şu an bir ortasını bulamadım . Hata sende’ miydi! ,Bende ‘miydi.! Ne önemi vardı ki artık iki yıl olmakta, koskoca iki yıl .Aklıma geldiğin anlar da oldu gelmediğin anlarda ..Tabi ki karşılıklı hayat şu an senin adına düşündüğüm de kesin bu iniş çıkışlar sende de var oldu. Bir farkla ben çuvaldızı kendime batırırken sen çuvaldızı karşıya batırırsın…İşte hep buydu aramızdaki geçilemeyen duvar. Her an sen haklıydın. Şu an ki bakış açımın olgunluğun da bunu kendini savunma şeklin olduğunu anlamam bayağı geç bir anlama şekli mi acaba.
Giden ben’dim . Giden’in hayatı yeni yerlerle yeni insanlarla dolarken kalanın hayatı gidenin boşluğunda ki yamayı sarmaya mı dır! Acaba.. Ya da oh.. Gitti ve kurtuldum mu dur! Bunu ne sen ne ben bilemeyeceğiz.
Kırgınmıyım sana ..
-Koskoca bir evet..
Hayatımız da ki her mutlu gülümsememi dudaklarım da dondurduğun için belki!
Belki hep eleştirdiğin teşekkür etmeyi bilmediğin için!
Saygı kavramı sana öğretilmediği için belki de . Çünkü benim fikrimin hiç önemi olmadı ve sorulmadı .
O anlar için ben bunları sorun dahi etmedim. Nedenini hiç merak ettin mi aslın da bilmek isterdim. Yumuşak bir huya sahip bir eş sana destek her konu da .Ne kadar alıştığının farkın da bile değildin ve omuzlarıma yüklediğin yükün ağırlığının.!
Ben çabaladıkça sen memnunsuzluklarınla çoğaldın. Ben kendini güçlü hissetmen için ödün verdikçe sen egonu tatmin etmeye yöneldin…
Ve bize rabbimin bahşettiği iki pırlanta gibi güzeller güzeli evlatlarımız. Dinmez egonun huysuzluklarını onlarda da devam ettirdin..
-Neyi merak ederim , Biliyor/musun ?
-Acaba hiç için acı madı mı! Tüm bu yaptıklarına.. Bunun cevabını hiç bilemeyeceğim. Bilmek istediğimi de bu noktadan sonra sanmam. Çünkü senin dadılığını yapmama kararım sonucu bu günlerdeyim.
-Neyi merak ederim bir de biliyor/musun !
-Neden her Arefe Bayram ve özel günler de hep kavga ederdin beni ağlatırdın! Şu an önemi hiç yok ama yine de merak ederim işte
Şanş lı bir karekter yapım var hiç yalnız değilimdir kendimleyken ama sen kalabalıkların için de bile üşürdün, kendi yalnızlığından. Bunu hissetmemen için hep yanın da var olurdum sen ne kadar beni hırpalasan da.
Tamı tamına otuz iki yıl . Sana sabrım kendime sabrım belki bir şeyleri kurtaracaksın biz adına diye.
Hatırlar mısın beni memuriyetimden ayırmıştın.. Sanmıştım ki kendi işindi bu iş yerinden emekliliğim için yatıracaksın siğortamı, Daha ilk aylardan başlayan hayal kırıklıklarım,içimin cam kırıklıkları.. Hiç empati yapamadın ki.. Karşındaki on dokuz yaşındaki bu güzeller güzelinin de neler düşünebileceğini neler isteyebileceğini hiç hissedemedin.. Aklın sadece cimrilik adına planlardaydı.. O günlerin sana nasıl döneceğini hesap edemedin.. Bunca sabrın içinden bir gün sabırların bitebileceğini hiç bilemedin.. Bilebilsen şimdi tek başına yaşamıydın! Bu yaşın da.
İçki hepimizden önceydi hayatında şimdiler de bıraktı dedi Zeyno’muz..
-Annem benim seni çok seviyom diyen Zeyno’m..
-Babam bırakmış anne içkiyi.
-İnanmam Zeyno’m onun eşi ,evlatları hayatı o.. Nasıl kıyabilmiş içkisine.?
-İki aydır annem içmiyormuş..
Sevineyim mi üzüleyim mi ne karmaşık bir duygu.. Ama biliyorum ki bu ömür boyu bir bırakış olamayacak.. Ne acı…
İşte bu gün hesaplaşma günüm senin le mi benimle mi bilemediğim….
Senden uzaklarda iki ayağımın üzerinde durma kararı alışım’ın dört gün önce ikinci yıl dönümüydü. Ne mi, kattı bu günler bana inanamayacağın kadar büyüdüm. Aramızda ki yaş farkına rağmen bana tek iltifatın olgun fikir’li ve akılısın dı. Bak iyi ve güzel olanı da unutmamışım. Ne yazık ki bir elin parmakları kadar olamasalar da.
Aklıma gelir bazen kendi ellerimle döşediğim her bir köşesi evim’in . Kolay mı sanırsın birden karar verip bir valizle çıkıp gitmek otuz iki senelik eza cefayı geri de bırakmak . Bilinmeze yol almak sabahın ilk uçağına binip tüm hatıralara el sallamak. Kolay mı sanırsın…
Sen değişmeyeceğine göre ben de sabır bittiğine göre gerekliydi bu kararım. Arada düşünürüm . Salonumu özlerim ellerimle düzenlediğim her köşesini ve sen şimdi orada yalnız başına Berger’e kurulmuş rakını ve sigaranı tellendirip tv izlerken. Mutlaka aklına geliyoruz evlatların ben ..Kendinle hesaplaşman oldu mu hiç…Sigaranla yaktığın her halı yanığın da kesin aklına gelirim en azından.
Ressamım ben renkler benim işim ama her şeye karışmak gibi ve dediğinin olması gerekli gibi her şeyi karıştırırdın halının uyumsuz rengi gibi…Yine de sana kızamıyorum.. Hayatını mahveden ,üç yaşın da ki sütçü amcaya otobüste teslimin ve Samsun ‘a varıldığın da BakıRcılar arastasında bir dükkana teslim edilişin ve anneannenin gelmesini beklemen. Korku dolu gözlerle ve çişi gelip te sabırla susup söylemeyen bir üç yaş çocuğu için fazla ağır bir hatırat.. Bilir misin seni daha ilk aylar da bırakıp gidemeyişimin nedeninin bu olduğunu.. Hayatının ilk kadınının seni attığını düşünürken ve bunu içkilerle unutmaya çabalarken …Nasıl bırakırdım seni, nasıl…Hayatına aldığın eşin karın annenden sonra !!! O da seni bırakıp gitse sen şimdi nerelerde olurdun acaba!!!.Önce senin ve sonra evlatlarım adına azimle öğrendiğim Psikolji..İnsan davranışları,, insan karekterleri ve eşim olan sen önce Zeyno’muz sonra Burçe’miz.. Okumayı severdim ama bu sefer nedeni sizlerdiniz sizlere verebileceğim destek ti.. En ince detayına kadar öğrenmeliydim elimde Latince sözlük EĞE ÜNİVERSİTESİ Pisikoloji kitapları.. Gülerdin değil mi ben okudukça evlatlarını ayrıca derslerinde yardım ettikçe ve onları önce ev de sınava tabi tutup ertesi gün okula gönderdiğimdeki başarılarına…Hep güldün zaten.. Bu gün ki başarılı iki kız çocuğu onlar yabancı dilleri olan ve üniversite mezunu iki cevher ..En önemlisi de düzgün ve dürüst insan yüreğine haiz olmaları…Gurur duyuyorum biliyor musun onlarla başarılarıyla…Pek katkın olmasa da bir nutfe’den başka, bizim evlatlarımız adları şimdilerde…
Bana teşekkür et demiyorum ama evi her karıştırdığın da alkolden ..Onları sana düşman edebilirdim şu an her gün seni arayan evlatlar yerine yüzlerini göremediğin evlatların sahibi olurdun ..öylesine kolaydı ki sana düşman etmek onları. Bir teşekkür borçlusun bana ..
Kırgınım sana ……
Yılların hesabı kaç ak sayfaya sığabilir ki yüzüne vurmadığım seni yaralamamak adına vuramadığım onca beni üzüşlerinin bedelini kim ödeyebilir ki….Öylesine uyuşmuş bir beyin le savaşın…
Arayamadığın neden dönmüyorsun bile diyemediğin…Neredesin ,neler yapmaktasın diyemediğin ve diyemeyeceğin bir içki dolu beyin….Şanslısın yine de zekası ve aklı başka türlü çalışan bir kadınla evli olsaydın….????
Evlatların nereler de …Sen nereler de …Olurdunuz…..
Şanslısın yine de sıcacık ev de otur . Evlatlarınla her gün konuş tüm bunların mimarı kim sence ve iki evlat yetiştirebilmek adına sabreden ve bedelini kanser olarak ödeyen kim sence..
Ve aslında fazlasıyla var olan ama cimrilikten eli titreyen senin ..
İki kuruş Radyoterapi parası vermemek için;
..SENİNLE Mİ BENİMLE Mİ .!!!!(Hayata dairler)
Paylaş