Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, "Türkiye, dünyada bir kaç  ülkeyle birlikte elektrik motorlu otomobil teknolojisini üreten önemli  bir merkez haline geldi" dedi. Aybar, İstanbul ya da Kocaeli’den  Ankara’ya giderken mola verilerek 30 dakika içinde hızlı şarj edilen  otomobille 10 TL’nin daha altında bir maliyetle bu mesafenin  gideleceğini kaydetti.
İstanbul'dan Ankara'ya 10 TL'ye gidilecek!
Renault Mais Genel Müdürü Aybar, AA muhabirine yaptığı açıklamada,  elektrikli otomobil ile fosil yakıt kullanan otomobiller arasında çok  ciddi bir teknoloji farkı bulunduğunu söyledi.
ELEKTRİKLE ÇALIŞAN TÜRKİYE'NİN İLK TİCARİ TAKSİSİ VİDEO
Elektrik motorlu otomobillerin, yalnızca elektrik enerjisi kullanan  yepyeni bir teknoloji olduğunu ifade eden Aybar, elektrik motorlu,  karbondioksit salınımı bulunmayan, çevreci otomobillerden birinin  Türkiye’de üretilmesinin gurur verici olduğunu dile getirdi.
Elektrik motorlu otomobillerin bu yıl bitmeden hem dünyada, hem de  Türkiye’de satışına başlanmış olacağını vurgulayan Aybar, pazara girecek  elektrikli otomobillerle pazarlama yöntemlerine de yenilik  getireceklerine vurguladı.
İbrahim Aybar, sadece otomobilin rengini, tipini, donanımını  belirleyerek "fiyatı bu" deyip satma döneminin geride kaldığını,  müşterilerin otomobillerini güvenli, yeterli elektrik enerjisiyle şarj  edebilecekleri bir ortam sağlayarak satış yapacaklarını kaydetti.
Pazarlamanın tüm hizmetleri içeren bir halde yapılacağına işaret eden  Aybar, şöyle devam etti: "Bu yeni bir düşünce tarzıdır. Otomobillerin  çok sessiz ve yüksek bir torka sahip olması önemli bir yeniliktir. Motor  teknolojilerinde şimdiye kadar hep torku yükseltmek için çalışılırdı.  Bu araçta ise tork zaten baştan çok yüksek. Belli bir oranda azaltmaya  çalışma var. Hatta sessizlik yönüyle de o kadar sessiz ki, yeni bir ses  konulma düşüncesi var. Böylelikle artık alışkanlıklarımızı,  davranışlarımızı değiştirmek istediğimiz, çevreci, mutlak çevreye uyumlu  bir teknolojiden bahsediyoruz. Türkiye, dünyada bir kaç ülkeyle  birlikte elektrik motorlu otomobil teknolojisini üreten önemli bir  merkez haline geldi. Bu otomotiv sektörünün Türkiye’de nerede olduğunu  gösteren bir örnek, çok ciddi bir başarı. Önemli olan bunu devam  ettirmek ve Türkiye’de bu tür atılımlarla ülkemizin dünyadaki önemini  daha da kuvvetlendirmek." Herkes için kesintisiz ulaşım hedefiyle yola  çıktıklarını vurgulayan Aybar, kesintisiz ulaşımın içine yalnızca  güvenli ulaşımın girmediğini, işin temeli olan güvenli ulaşımın yanında  artık yepyeni, çevreci, dünyayı koruyan, temiz tutan bir ulaşımdan da  bahsedildiğini bildirdi.
Dünya otomobil üretiminde 1960’lı yıllardan itibaren büyük bir gelişme  olduğunu anlatan Aybar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Üretim 2009 yılında  62 milyon, geçen yıl 71 milyon oldu, bu yıl ise 77 milyona doğru  gidiyor. Yıllık 100 milyon üretime bir kaç yıl kaldı. Bu kadar yoğun bir  üretim ortamı artık hayatımızın içine girdi. Dünyada otomobil üretimi  böylesine gelişirken insanların yaşam biçimleri de değişiyor. İnsanlar  daha çok şehirlerde yaşamaya başladılar. 2007 yılında yapılan bir  araştırmada, dünya nüfusunun yüzde 50’sinden fazlasının şehirlerde  yaşadığını gösterdi. Yapılan tahminler, 2050 yılı itibariyle dünya  nüfusunun yüzde 70’den fazla kısmının şehirlerde yaşayacağını  gösteriyor. Yani şehirleri temiz tutmak, yaşanabilir kılmak mecburiyeti  var. İnsanların şehirleşmesi arttıkça, bir takım yatırımların ve  dolayısıyla çevre sorunlarının ardı arkası kesilmiyor." İbrahim Aybar,  1995 yılından itibaren bir çok otomotiv firmasının, yatırım ve üretim  biçimlerini değiştirdiğini, kendilerinin de bu konuda yoğun bir mesafe  katettiklerini belirterek, küresel ısınmayı yavaşlatmak, sera gazını  azaltmak ve çevre sıkıntılarını yok etmek için karbondioksit salınımına  çözüm bulmaya çalıştıklarını kaydetti.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından açıklanan rakamlara göre dünyada  her yıl 2 milyon kişinin hava kirliliğine bağlı nedenlerden yaşamını  yitirdiğine dikkati çeken Aybar, "Bunda en büyük etken, havada bulunan  taneciklerdir.
Bunlar, 10 mikrondan küçük partiküllerdir. Bu partiküller 10 mikrogramın  üzerindeyse ciddi hayati tehlikelere doğru gidiliyor demektir. Dünya  Sağlık Örgütü yıllık ortalamasında metreküpte 20 mikrogramın  geçilmemesini tavsiye etmektedir. Yapılan ölçümler Türkiye için ortalama  66 mikrogramdır. Bunda en önemli etken egzoz gazıdır, yalnızca baca  gazları değildir" diye konuştu.
Mevcut teknolojiye sahip mazotlu, benzinli, doğalgazlı ya da LPG’li  otomobillerde karbondioksit salınımı olduğunu anlatan Aybar, şöyle  konuştu: "Bu salınımı indirmek mümkün ama sıfıra indirmek mümkün değil.  Sıfıra indirmenin tek yolu elektrik motorlu araçlardır. Fabrikamızın  ürettiği Fluence Z.E, dünyaya Türkiye’den yola çıkmaya başlamak üzere.  Elektrik motorlu araçların yaygınlaştırılması önemli olduğu için, satın  alınabilir fiyatta olması gerekirdi.
Bu nedenle ’dizel motorlu aynı aracın fiyatına eşdeğer fiyata satacağız’ dedik.
İddiamız bu. Çok şükür bu iddiayı yakalayacak seviyeye geldik. Başka bir  iddiamız da bu aracın bakım giderinin mevcut konvansiyonel motorlu  araçların yıllık bakım giderinden daha aşağıda olmasıydı. Her iki konuyu  da hallettiğimizi gördüğümüz için seri üretim başlamış oldu. Önümüzdeki  aylarda satışları başlatacağız." -Pil teknolojisi- Elektrikli  modellerde lityum-iyon pil kullanıldığını, bu pilin en önemli  avantajının kilogram başına daha fazla enerji tutabilmesi olduğunu  belirten Aybar, "Lityum madeni ise Çin, Afganistan ve Güney Amerika’da  mevcut. Toplam rezerv 14-17 milyon ton civarında hesaplanıyor. Şu anda  bu rezervlerin yetmeyeceği konusunda endişe edecek bir durum yok" diye  konuştu.
Elektrik motorlu Fluence’in tek şarjla 182-185 kilometre gidebildiğini  ancak her 160 kilometrede şarj edilmesinde fayda olduğunu vurgulayan  Aybar, şunları kaydetti: "Kullanım maliyeti yakıtlı otomobile göre  oldukça ekonomik. Satın almada ise teşvik var. Avrupa’da 5 bin Avro ile 6  bin Avro arasında değişen katkılar var. Ülkemizde ise bu otomobiller  için elektrik motoru 85 kilowat güce kadar olanlara ÖTV indirimi  yapılıyor. Yalnızca yüzde 3 ÖTV uygulanıyor. ÖTV’nin yüzde 37 olduğunu  düşünürsek, önemli bir avantaj sağlamaktadır. Yılda yaklaşık 10 bin  kilometrenin üzerinde mesafe yaptığınızda araçta ciddi bir ekonomi  sağlıyorsunuz. Çünkü elektriğin bedeli ucuz. Bir şarj, pilin kapasitesi  22 kilowat saat civarında olduğu için o kadar elektrik tutuyor. Bunun  bugünkü bedeli, gündüz tarifesiyle en fazla 5 TL, gece tarifesiyle 2,5  TL. Bu kadar önemli bir tasarruf sağlıyor. Ayrıca dışarıya bağımlı  olduğumuz bir petrol yok.
Ülkemizde üretilen elektriği kullanabiliyoruz."
"Çok güvenli bir araç yapıldı"
"Arabamız çok kıvrak ve çevik. Normalde dizel ya da benzinli bir araçta  sıfırdan-50 kilometre hıza ulaşmanız yaklaşık 6 saniye iken, bu araçta  kısıtlamış olmamıza rağmen 4 saniye" diyen Aybar, otomobilin performansı  ve alınan güvenlik önlemleri hakkında şunları söyledi: "Aracı  bırakırsak fırlıyor, çünkü verim çok yüksek. Elektrik motorundaki enerji  tekerleklere yüzde 90 oranında aktarılabiliyor. Bu dizel ve benzinli  araçlarınkinin yaklaşık 3 katı enerji demek. Çok güvenli bir araç  yapıldı. Aracın her türlü çarpışma testlerine göre puanları tam. Çok  ciddi güçlendirilmiş bir akü taşıyıcısı var. Pil, zırhı nedeniyle 250  kilogram ağırlığında. Bu araçlara pil bulunduğu için ilk defa arkadan  çarpma testleri de yapılmaya başlandı. Bu testlerde de tam netice  alınmış oldu. Çok sıcak ortamlarda 60 santigrat ve çok soğuk eksi 10  derece ortamlarda dahi araçtaki verim yüzde 100 yerinde. Bunların  dışında, artı 70, eksi 25 derecelere de çıkarttık. Bu noktalarda pil  gücünde çok az azalma oluyor. Ayrıca araç çok sessiz, çalışıp  çalışmadığı anlaşılmıyor. Bu da aslında bir problem, çünkü şehir içinde  insanlar arasında giderken ses olmadığı için sıkıntı olacaktır. Bu  sıkıntıyı gidermek için farklı bir harici ses dahil olacak." Renault’un  bu konuda dünya liderliğinin söz konusu olduğunun dile getiren Aybar,  "İlk defa tek marka olarak 4 ürünü seri üretim bandına aldı. Kangoo’nun  seri üretimi Fransa’da, Fluence’nin Türkiye’de başladı, ’Twizy’ diye  küçük bir modelimiz var, üretimi önümüzdeki yıl başında başlayacak ve  Clio’ya benzer ’Zoe’ modelimizin üretimi de önümüzdeki yıl ortalarında  başlayacak" şeklinde konuştu.
10 TL’ye Kocaeli’den Ankara’ya gidecek
İbrahim Aybar, elektrikli otomobilin her yerde şarj edilebileceğine, tek  ihtiyacın, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi ve ütü gibi ev  aletlerinin çalıştırılabildiği 16 amperlik topraklı bir priz olduğuna  dikkati çekti.
Caddelere, park yerlerine konulacak küçük parkomat türü ünitelerle de  elektrik temininin söz konusu olacağını ifade eden Aybar, "Sanayi  cereyanı varsa 30 dakika içinde hızlı şarj mümkün. İstanbul ya da  Kocaeli’den Ankara’ya giderken mola verilerek 30 dakika içinde hızlı  şarj edilen otomobil 10 TL’nin daha altında bir maliyetle bu mesafeyi  gidecek" diye konuştu.
Elektrikli otomobillerin pazar payının konuşulmasının ise henüz erken  olduğunu dile getiren Aybar, ancak 10 yıl sonra toplam satılan araçların  yüzde 10’unun elektrik motorlu olacağının tahmin edildiğini bildirdi.
Aybar, bu işin teknolojisinin yaygınlaştırılması amacıyla da Ankara,  İstanbul, Gaziantep ve Kocaeli Büyükşehir Belediyeleriyle işbirliği  anlaşması imzaladıklarını, dünyada ise 112’nin üzerinde anlaşma  imzalandığını sözlerine ekledi.
Oyak Renault Genel Müdürü Tunalıoğlu
Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu ise elektrik motorlu  otomobilin son 2 yüzyılda kendinden en çok bahsettiren teknolojik  buluşların başında geldiğini belirterek, Renault’un ise 112 yıllık  tarihi boyunca bu değişime yön verdiğini kaydetti.
"Herkes elektrikli otomobil yapabilir ancak Renault herkes için  elektrikli otomobil yaparak değişime bir kez daha yön vermektedir" diyen  Tunalıoğlu, şöyle konuştu: "Eğer otomobil yapmayı biliyorsanız ve  devrimsel değişikliğe niyet ediyorsanız, bir elektrikli otomobil yapmak  konumundasınız. Yıllardır, son 10 senedir hibrit otomobiler hep göz  önünde. Ama artık Renault bu konuda noktayı koyup, ’çözüm tamamıyla  kesin ve sıfır karbondioksit salınımlı elektrik motorlu otomobiller’  dedi. Bu konuda 4 modelle beraber pazara çıkmaya niyet etti. Bu  tamamıyla stratejik bir karardır. Tüm tahminlere göre, 10 sene sonra  yüzde 10 belki de daha fazla bir pazar payına ulaşılacak. Dünyada  satılan tüm araçları göz önüne alırsanız 7-8 milyon araçlık bir pazar...  Burada önce yola çıkan daha büyük bir pay alacaktır. Tüm markalar, 2013  yılına kadar muhakkak bir ya da iki modelle, Renault bunların öncüsü  olarak 4 modelle bu piyasada yerini alacaktır."    (Akşam)
Elektrik motorlu otomobille İstanbul'dan Ankara'ya 10 TL'ye gidilecek!
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, "Türkiye, dünyada bir kaç ülkeyle birlikte elektrik motorlu otomobil teknolojisini üreten önemli bir merkez haline geldi" dedi. Aybar, İstanbul ya da Kocaeli’den Ankara’ya giderken mola verilerek 30 dakika içinde hızlı şarj edilen otomobille 10 TL’nin daha altında bir maliyetle bu mesafenin gideleceğini kaydetti.
YORUM EKLE
    
              
          1
          Bitlis Güroymak'ta patlama: 5 polis şehit, 3 sivil...
        
            
          2
          Ünlü işadamı-televizyoncu Efe Önbilgin gözaltında
        
            
          3
          CHP Genel Başkanı kemal Kılıçdaroğlu; 'AKP'den...
        
            
          4
          7. Uluslararası Atatürk Kongresi'nde Bülent Arınç...
        
            
          5
          İstanbul'da 3 projeye kentsel tasarıma hız verildi
        
            
          6
          Meteoroloji'den İstanbul için acil uyarı 'kuvvetli...
        
            
          7
          Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 'Kamuya 90 bin kişi...
        
            
          8
          Hükümet yeni sisteme geçiyor; 'Yan gelip yatana...
        
            
          9
          Hakkari'de hain saldırı: 26 şehit!
        
            
          10
          Türk F-16'ları havalandı
        
        
  SON DAKİKA HABERLERİ
  ANKETTüm Anketler
  SIRADAKİ HABER