SONSUZA KADAR SEVMEK

SONSUZA KADAR SEVMEK

İnsan fedakar, merhametli, vicdanlı kısacası güzel ahlak sahibi insanlara karşı kalbinde bir sevgi duyar. Ancak insanların geneli bu sevgiyi kendilerinden sanmaktadırlar. Oysa güzel ahlaklı birine karşı kalplere sevgiyi veren Yüce Rabbimiz’dir.
Sevgi delil de gerektirir. İnsan eğer sevdiğine karşı ince düşünceli, fedakar, merhametli değil de, en küçük olumsuz gibi görünen bir olayda sevgisi kızgınlığa, merhametsizliğe dönüşüyorsa buradaki sevginin samimiyetinden şüphe edilmelidir.
Gerçek sevgi Allah rızası için yaşanandır. İnsan böyle bir sevgide, sevdiğini Allah’ın bir tecellisi olarak gördüğünden onun rahatını kendi rahatından önde tutar, her zaman ona karşı koruyup kollayıcı olur, sözle ve hatta mimikle dahi yanlış anlaşılmalara neden olacak tavırlardan şiddetle sakınır, bir konuda haklı da olsa sevdiğine merhamet eder ve alttan alıcı, alçakgönüllü olur. Hatalarına karşı hemen sinirlenmeyen, güzellikle öğüt veren olur.

Bazı insanlar vardır ki, “Çok seviyorum’’ der bir hata yaptığında sevdiğine karşı zarar verici olur, menfaatine zarar geldiğinde sevgisi azalır, hatta biter. Allah rızası için yaşanan sevgide ise bunların hiçbirisi söz konusu değildir. Allah rızası için yaşanılan sevgide, dostluk sonsuzdur. Çünkü Müslüman sevdiğini cennette de beraber olabilmek için seçer. Buraya kadar saydığım gerçek sevgide yaşanan ahlak, ancak Allah korkusu ve sevgisiyle yaşanılabilir. İnsan sevdiğini Allah’ın bir tecellisi olarak gördüğünden değer verir, ona derin saygı duyar. Müslüman sevdiğini takvasından dolayı sever. Onda gördüğü Allah sevgisi, Müslümanı sevdiğine karşı derin bir muhabbet duymasına neden olur.

“İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır.’’ (Meryem Suresi, 96)

Nefis için yaşanılan sevgide ise kişi sevdiğini fiziksel özelliklerine, maddi durumuna yada menfaatine yarayacak diğer özelliklerine göre seçer. Doğal olarak böyle bir sevgide sadakat, güven, içtenlik, fedakarlık, hoşgörü söz konusu değildir. Bu ahlak özellikleri yaşansa bile sınırlıdır, menfaate zarar veren en küçük bir anda yerini saygısızlığa ve sevgisizliğe bırakır.

Sevgi gerçek manada yaşandığında bir nimete dönüşür. Kişi sevdiğinin yanında huzur bulur, sürekli onunla muhabbet etmek ister, O’nunla Allah’ı anıp, güzel ahlakta beraber sabır göstermek ister. Ancak nefis için yaşanan sevgi acı verir, insanı huzursuz eder, bazen strese, bunalıma sürükler. Çünkü bu sevgide kişiler birbirini Allah’tan bağımsız gördükleri için güven ve sadakat söz konusu değildir. En küçük bir yanlışta, hatayı yaptıranın Allah olduğu bilinci olmadığı için, kavga, kötü söz, hatta öldürme girişimlerinde bulunma yaşanır. Bu Allah’ın Kendisini unutan kullarına bir azabıdır. Allah bununla insanlara hatırlatmalarda bulunmakta, doğru yola davet etmektedir.

Rabbimiz bazı ayetlerinde birbirlerini Kendi rızası için seven kullarının cennetteki durumlarından şöyle haber verir:

“Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar.’’ (Hicr Suresi, 47)

“Onlar; altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır, orada altın bileziklerle süslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler ve tahtlar üzerinde kurulup-dayanırlar. (Bu,) Ne güzel sevap ve ne güzel destek.’’ (Kehf Suresi, 31)

YORUM EKLE

banner110

banner109