Tarhan ve Yalçınkaya’dan Gezi yorumu

Gezi olaylarının ardından gelişen siyasi iklimi ve seçmen davranışını tartışan CHP Ankara milletvekili Emine Ülker Tarhan ve CHP Gençlik Kolları Eski Genel Başkanı Ayhan Yalçınkaya Maltepelilerle bir araya geldi.

Tarhan ve Yalçınkaya’dan Gezi yorumu
Tarhan ve Yalçınkaya’dan Gezi yorumu

Gezi olaylarının ardından gelişen siyasi iklimi ve seçmen davranışını tartışan CHP Ankara milletvekili Emine Ülker Tarhan ve CHP Gençlik Kolları Eski Genel Başkanı Ayhan Yalçınkaya Maltepelilerle bir araya geldi.
 
Maltepe Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin’in moderatörlüğünde gerçekleşen “Direnişin Yerel Yönetimlere Yansıması” adlı panelde CHP Ankara milletvekili Emine Ülker Tarhan ve CHP Gençlik Kolları Eski Genel Başkanı Ayhan Yalçınkaya Gezi olaylarının sebeplerini ve halka yansımasını ele aldılar.

Ayhan Yalçınkaya: “Türk bayrağı, devrim bayrağı olmuştur”

Gezi olaylarının üç beş ağaçtan ibaret olmadığının altını çizen Yalçınkaya, “Yapılan ilk doğa katliamı değildi. Atatürk Orman Çiftliği katledildi, yıllardır yeşil katledildi. Bu ülkeyi yöneten başbakan iki ayyaş demeseydi, kılık kıyafete karışmasaydı, kimin alkolik olup olmadığına karar vermeseydi, sendikacılığın nasıl yapılacağını öğretmeseydi, sporun nasıl yapılacağını öğretmeseydi Gezi olayları olur muydu? Yeni bir anayasa yapıyorum diye Öcalan’la masaya oturmasaydı, Cumhuriyetin temel değerleriyle ilgili gizli ajandasını ifşa etmeseydi Gezi olayları olur muydu?” sözleriyle Gezi olaylarının ardındaki dinamikleri vurguladı.

Bayrak talimatnamesine eleştiri getiren Ayhan Yalçınkaya, “Üç hilal olabilir ama başka bir amblem olmasın dedi, Gezi olaylarında neredeyse her yerde Atatürklü bayraklar vardı. Bir siyasi parti yöneticisi doğru bir açıklama yaptı; gezi olaylarıyla birlikte Türk bayrağı bir milletin bayrağı olmaktan çıkmış, bir devrim bayrağı olmuştur. Türk bayrağını düştüğü yerden kaldırdıkları için o gençlere bir kez daha teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

 12 Eylül’de tanklar, bugün tomalar”

Kemalizm’le Kenanizm’i bir tutmaya çalışan bir algı yönetimi oluşturulduğunu belirten Yalçınkaya, asıl bugünkü zeminle 12 Eylül döneminin benzer olduğunu savundu. Yalçınkaya, “12 Eylül’de tanklar yürüyordu sokaklarda, bugün tomalar yürüyor. O dönem askeri cunta vardı, bugün sivil cunta var. Sokaklarda insanlar öldürülüyordu, hala öldürülüyor. 12 Eylül’de en çok işkence gören kesime bugün faşist denmesi kimsenin hakkı da değildir, haddi de değildir. 12 Eylül öncesinde ve sonrasında Türkiye’de binlerce faili meçhul cinayet yaşandı. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Madımak, Çorum, Sivas cinayetleriyle hesaplaşıldı mı, failler bulundu mu? Derin devlet yapmıştı. NATO eliyle oluşturulmuş derin devlet Gladyo’nun Türkiye’deki uzantısı Ergenekon’du. Ergenekon davası bitti ama toplumda bir rahatlama yok. Ergenekon iddianamesinden hareket edersek, Mustafa Balbay mıydı katil? Silivri’de yatan birçok masum insan var. Peki Sedat Bucak nerede, Mehmet Ağar nerede? 12 Eylül’ün derin cinayetleriyle hesaplaşmazsanız 12 Eylül’le hesaplaşmış sayılmazsınız.” diye konuştu.

Siyasetin, topluma dönük bir iddianın gerçekleştirilmesi için yapılması gerektiğini ifade eden Ayhan Yalçınkaya,”Ben sade bir parti üyesi olarak siyaset yapıyorum; bir gün bu ülkede faşizmin kökü kazınıncaya, oligarşi ellerini emekçi sınıfından çekinceye kadar; emperyalizm bu ülkeden defolup gidinceye, Türkiye yeniden laik oluncaya kadar siyaset yapmaya devam edeceğim. Siyasetin bir yere seçilmek için yapılmayacağını belirten Yalçınkaya, Gezi olaylarının ilk olarak önümüzdeki yerel seçimlerde seçmen davranışını belirlemede en büyük etkenlerden biri olacağını ifade etti.

Emine Ülker Tarhan: “Zarar, yitirilen çocuklardır”

Güneşli bir İstanbul gününde panele gelen tüm dinleyicilere, aşk olsun diyerek teşekkür eden Emine Ülker Tarhan, Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde olmanın kendisini hüzünlendirdiğini ifade ederek Prof. Dr. Türkan Saylan’ı anarak sözlerine başladı.

Başbakan’ı eleştiren Tarhan, Gezi olaylarının başlamasında ve yükselmesinde özgürlüklerin kısıtlanmasının ve insanların diktatörlük etkisinde hissetmelerinin büyük payı olduğunu söyledi. Gezi olaylarında polis şiddetinin halk üzerinde büyük travma yarattığını ifade eden Tarhan, “Gezi olayları ekonomiye zarar verdi deniyor. Zarar, yitirilen çocuklardır. Ölenler, kamu malından daha az değerli değildir. Ölen çocuklarımızı karikatüre malzeme yaptılar. Biz saray şakşakçılığına mizah demiyoruz.

Soros’un,’Türkiye’nin en iyi ihraç malı askeridir’ sözünü hatırlatan Tarhan, savunma bakanlığının adının savaş bakanlığı olarak değiştirilmesine ramak kaldığını belirtti. “Yönümüzü Batı’ya dönmek istiyorduk.” diyen Tarhan, geldiğimiz noktayı,  “Doğunun İsviçresi olabilirdik. Ortadoğu’nun barışçı ağabeyi olmak istiyorduk. Bugün mahallenin lafazan kabadayılarına benziyoruz. Eğer herhangi bir çatışma olursa bu sınırlarda, bunun sorumlusu komşu ülkeye terör ihraç edip, teröriste yataklık yapanlardır.” sözleriyle özetledi.

“Görünmez hapishaneler, cesetsiz cinayetler”

Gençlerin sindirilmeye çalışıldığına dikkat çeken Emine Ülker Tarhan, “Gezi olaylarına zemin hazırlayan inanılmaz bir yasaklar ülkesine dönüştük. Başbakanın her şeyin sahibi ve her şeyi bilen bir tavrı vardı. Gençlerin hiçbir şey düşünmeden ellerinde tablet bilgisayarlarla konuşmadan, itiraz etmeden, sığ bir şekilde yaşayıp gitmeleri isteniyor. Bu ülke sorgulayan, bir tıkla dünyaya ulaşabilen, öğrenmeye meraklı gençlerle dolu. Ne yazık ki onlar azarlanan, demir coplarla terbiye edilmeye çalışılan gençler. Silivri, görünen hapishanedir. Bir de görünmez hapishaneler vardır. İnsanların konuşmamak üzere, düşünmemek üzere kendi kendilerine uyguladıkları görünmez sansürdür. İşlerini kaybetme korkusuyla, yeniden iş bulamama korkusuyla konuşmadıkça o sansür  gerçeğe karşı zafer kazanmıştır. Herkesin evini hapishaneye çevirdiler. Bu ülkenin sokaklarında palalı milisler dolaşıyor. Biz küçükken karanlıktan korkardık ve bugün aydınlıktan korkanlarla birlikte yaşamak zorunda kaldık.” diye konuştu.

Tarhan konuşmasında, “Kışlalı’yı Mumcu’yu Hablemitoğlu’nu öldürerek susturdular, bugün cesetsiz cinayetler işliyorlar. Gezi, güçlü bir muhalefet hareketiydi. Ve muhalefetin sahip çıkması gerekiyor. Gezi olaylarından sonra yüzlerce kişiyle konuştum. Hepsi de ülkelerine dört elle sarılmış insanlardı. Gençler tarihi değiştirmekteler.” dedi.

Konuşmalarından ardından dinleyicilerden gelen soruların odak noktası hükümete yönelik eleştirilerin değerlendirilmesi oldu.

Güncelleme Tarihi: 01 Ekim 2013, 13:22
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER