MALI YIĞIP BİRİKTİRME ARZUSU



MALI YIĞIP BİRİKTİRME ARZUSU

İnsanlar, şeytanın telkinlerine her an açık olabilirler. Örneğin; şeytan, insanları fakirlikle, mallarını ve canlarını kaybetmekle korkutarak endişelendirebilir.

Şeytanın insanlara verdiği telkinlerden biri de; sahip oldukları malı kimseyle paylaşmadıkları, saklayıp biriktirdiklerinde zengin olacakları fikridir. Çünkü insanlar geleceklerini bu şekilde garanti altına alabilirler. Bu nedenle de eksilen malın kendilerini ileride riske sokacağına inanırlar. Allah Kuran’da bu kişilerin bu durumundan şöyle bahsetmiştir:

“Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin-hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size Kendisi\ nden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vaad ediyor. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir.” (Bakara Suresi, 268)

Olaylara yüzeysel baktığımızda paylaşılan her şeyin azaldığını görürüz. Aslında bu doğrudur. Fakat olayları dış görünüşüyle değerlendirmek insanları çok çabuk aldatabilir. Bu kişiler Allah’ın büyüklük ve ikram sahibi (Zülcelal-i Ve’l İkram) sıfatıyla kişiye dilediğini kat kat artırdığını düşünmezler. Rabbimiz bir ayetinde malını Allah için kullanan kulunun zenginliğini arttıracağı sırrını şöyle vermiştir:

 “Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir.“ (Bakara Suresi, 261)

Aslında şeytanın telkinleri bu kadarla sınırlı değildir. Bir süre sonra şeytan insana biriktirilen malların kaybolunacağı, çalınacağı gibi telkinler vermeye başlar ve insan hayatına bunun gibi pek çok endişelerle devam eder. İnsan şunu unutmamalıdır; şeytan insanlara kendisini unutturur ve amaçsız bir yaşam sunar. İnsanlar hiç ölmeyecekmiş gibi dünya hayatının süsü içerisinde hayatlarını sürdürür. Oysa herkes belirlenmiş o gün geldiğinde mutlaka ölecek ve bu dünyadan bedeni dahil yanında hiçbir şey götüremeyecektir.

\ Her nefis ölümü tadıcıdır…\ (Ankebut Suresi, 57)

Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır. Allah’ın tüm zenginliklerin sahibi olduğunu bilen müminler, malın geçici yararı olan dünyada ancak az bir süre fayda sağlayacağının farkındadırlar. Çünkü asıl zenginlik Allah Katındadır. Bu nedenle dünyada, zenginliğin peşinde koşmak yerine Allah’ın hoşnutluğunu ve Kuran ahlakını amaçlarlar. İşte insanı ahiretteki asıl zenginliğe kavuşturacak olan budur.

İnsan, sahip olduğu malları kendisine Allah’ın verdiğini unutmamalı, bütün bu nimetlere şükretmeli ve bu malları Allah yolunda kullanarak Allah’a yakınlaşacak bir vesile olarak görmelidir. Bu konuda Kuran’da haberi verilen Hz. Süleyman’ın tavrı en güzel örnektir. Hz. Süleyman zenginliğini ne amaçla istediğini Kuran’da \ ... Gerçekten ben, mal sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim…\ (Sad Suresi, 32) sözleriyle en güzel şekilde ifade etmiştir.

Dolayısıyla Allah\ a iman eden, dünyanın aldatıcını süsüne önem vermeyen ve bu nedenle mallarını Allah yolunda harcayan müminler, esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın rahmetini ve cennetini umabilirler.

Rabbimiz’in huzurunda toplanacağımız gün geldiğinde insan Allah’a tek başına hesap verecek ve ona zenginliği değil sahip olduğu takva sorulacaktır. Dünyada sahip olduğu malların hiçbiri o an kendisine fayda sağlamayacaktır. Bu gerçek Kuran’da şu şekilde bildirilmiştir:

“Gerçekten inkar edenlerin ise, ne malları, ne çocukları, onlara Allah\ tan yana birşey sağlayamaz. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda temelli olarak kalacaklardır.” (Al-i İmran Suresi, 116)

Dünya hayatı yerine sonsuz ahiret hayatını seçen insanlar ise asıl zengin olanlardır ve en karlı alışverişi yapmışlardır. Şeytanın telkinlerine kanmayarak tüm malını Allah’ın hoşnutluğu için harcayan, dünya hayatı yerine ahiret hayatını satın alan müminler ise bu alışverişleriyle sonsuz zenginliği, kurtuluşu ve mutluluğu seçmişlerdir. Allah Katında bu kişileri bekleyen güzel karşılık Kuran’da şu şekilde haber verilmiştir:

“Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.” (Bakara Suresi, 262)

 

YORUM EKLE