Kemal Akar: İMES ve AK Parti İstanbul’un ‘Kemal Abisi’

AK Parti İstanbul’un ‘Kemal Abisi’

İstanbul’un deneyimli siyasetçisi ve başaralı işadamı Kemal Akar, halen Türkiye’nin organize olmuş ilk sanayi sitesi İMES’in Başkanı, AK Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı, Basketbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesi görevini sürdüyor. AK Parti İstanbul’un ‘Kemal Abisi’ olan Akar, özellikle teşkilat tarafından çok seviliyor.

Türkiye’nin organize olmuş ilk sanayi sitesi İMES’in Başkanı, AK Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı, Basketbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesi, Siyasetten spora çok yönlü  ve de gayretli bir kişilik Kemal Akar. Başbakan Erdoğan’la dostluğu eskilere dayanan Kemal Akar, özellikle ustasının yolunda gitmeyi kendine destur edindi. İstanbul teşkilatı tarafından çok sevilen ve onlarla uyum içinde olan Akar, misafirperver ve alçak gönüllü olduğuna kendisiyle yaptığımız söyleşi sırasında bizzat şahit olduk. 600’den fazla işletmeyi içinde barındıran ve Türkiye en büyük sanayı sitesi konumunda olan İMES’in Başkanı Kemal Akar’ın kapısı ardına kadar açık. “Yaradılanı Yaradandan Ötürü Sev”  anlayışı ile hareket ederek insanları seven ve herkese kapısı açık olan Kemal Akar’ın bunca yoğunluğuna rağmen hayatından hiçte şikayetçi görünmüyor.

İstanbul’un deneyimli siyasetçisi ve başarılı işadamı Kemal Akar ile okurlarımız için kısa bir söyleşi yaptık.

Sayın Başkan kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

İstanbul doğumluyum. Kastamonu İneboluluyum. Okul sonrası hemen iş hayatına atıldım. Bir
torna tezgahı ile işe başladım. O gün bu gündür sanayiciyim, üretiyorum. Pek çok kuruluşun
kuruculuğunu ve yönetim kurulu üyeliğini yaptım ve halen yapıyorum.

Ömür boyu üretim ve çalışma...

Bizim felsefemiz budur. Dinimizde öyle emretmiyor mu? Hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmak.
Ülkemizin üretmeye ve çalışmaya çok ihtiyacı var. Dünyanın en güzel ülkesinde yaşayıp
yan gelip yatmak olmaz. Biz tamam, yeter, artık keyfimize bakalım dersek, bizden sonrakiler
daha fazla rehavete kapılırlar. Ama biz her sabah 8 de işimizin başında olursak, işçimiz de,
memurumuz da, müdürümüz de, çaycımız da aynı şevkle çalışır ve üretir. Dişlinin her parçası
tam ve uyumlu hareket eder.

Üretimin olmadığı yerde tatminsizlik ve başkalarını eleştirme olur. Halbuki üreten insan
ürettiği ile övünür ve daha güzeli için uğraşır. Aynı sanatçılar gibi. Daha güzeli ile meşgul
olur, bu da hem şahsi hem toplumsal tekamülü sağlar.

İMES'in kuruluş öyküsü ve geldiği aşamayı bizlerle paylaşır mısınız?

1971’de temellerini attık buranın. Bizden önceki başkanlar çok emek harcadılar. Her biri bir
tuğla daha koydular bu yapıya. Bugün bayrak bizim elimizde, biz emanetin bilinci içinde
bayrağa sahip çıkıyoruz. Yarın da gönül rahatlığı ile emaneti yükseltecek yeni arkadaşlara
devredeceğiz. Bu bayrak yarışında çok mesafeler kat edildiği bir gerçek.

Diyebilirim ki Türkiye’de pek çok alanda ilk üretim tesisleri ve ilk yaygın sanayi İMES
ile başladı. İMES bu anlamda Türkiye’ye çok şey kazandırdı. Bugün Anadolu’nun birçok
yerindeki sanayinin temelleri de, Orta Asya’dan Mısıra, Suriye’den Makedonya’ya pek çok
ülkenin sanayisinin temelleri de İMES’in üretim ve emeği ile olmuştur.

40 yıl önce, Haliç’in iki yakasında dağınık şekilde yerleşmiş çalışan küçük sanayicileri
düzenli birer işyerine kavuşturmak amacıyla kurulan İMES, bugün bu amacının çok ötesine
geçti. Bugün bazı sektörlerde dünya devi olan sanayicilerimizin başlangıç noktası İMES’tir.
Onlar kabuğuna sığmayıp daha büyük fabrikalar yaptılar.

Son dönemde bu ihtiyacımız belirgin hale geldi. Biz de 1999 yılında Dilovası’nda
İMES Organize Sanayi Bölgesi’ni kurduk. 2013 yılında tamamen faaliyete geçmesini
hedeflediğimiz bölgede, bazı fabrikalarımız üretime başladı. Pek çok sanayicimizin yeni
fabrika yatırımları da hızla devam ediyor.

Üretmeyi sadece sanayici olarak yapmıyorsunuz, aynı zamanda da sosyal tarafınızda

var.

Evet, kendimi bildim bileli sosyal faaliyetlerle iç içeyim. İstanbul’un böyle bir büyüsü vardır.
Zorla sosyal hayatın içine çeker insanı. Siz de o dalgaya direnmezseniz, bu denizde uzaklara
yelken açarsınız. Topluma yönelik bir şeyler yapmak insana haz verir.

Bizim Vakıf Kültürümüz vardır. İnsanlara yararlı olmak, onlar için çalışmak ibadet addedilir.
Bizde elimizden geldiğince siyasetten, spora, sanattan, dernekçiliğine kadar sosyal hayatın
pek çok noktasında yer almaktayız.

Peki aktif siyasete girmeniz nasıl oldu?

Başbakanımızı 1980’li yıllarda Beyoğlu Belediyesi Başkanlığı döneminden beri takip
ediyorduk. O zamanlar ailece görüşmelerimiz başlamıştı. İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı olunca kendisinin İMES’e çok emeği ve hakkı geçti. O zamandan kendisiyle bir
gönül bağımız, arkadaşlığımız oldu. 2000’li yıllarda AK Parti kurulurken destek verdik ama
aktif görev almadık. Benim şahsen siyasete gireyim diye bir isteğim hiç olmadı. Bir gün
Murat Başesgioğlu ile birlikte partinin Eyüp İlçe Danışma Kurulu toplantısına gittik. Tayyip
beye siyaset yasağı getirildikten bir gün sonrasıydı. O toplantıya Sayın Başbakanımız da geldi
ve bana “Neden yönetime girmedin” diye sordu. Arkadaşlar da “Yeri hazır” deyince siyasete
girmiş olduk. O günden sonra yıllarca AK Parti İl Başkan Yardımcılığı ve Yönetim Kurulu
Üyeliği görevlerinde bulundum. Halen de AK Parti İl Başkan Yardımcısı olarak görev
yapmaktayım.

Aktif siyasete girdiğinize memnun musunuz?


Hizmet etmekten memnunum. AK Parti’nin ülkemizi 10 yıl hiçinde hiç hayal edilemeyecek
noktalara taşıdığına ve güzel şeyler yaptığına inanıyorum. Bunda benim de tuzum olmasından
mutluyum doğrusu.

Aynı zamanda Türkiye Basketbol Federasyonundasınız.

Sporla iç içeyim. Aslında ben yıllarca boks yaptım. Daha sonra da Boks Federasyonu’nda
yöneticilik yaptım, asbaşkanlık yaptım. Boks Federasyonu’nu bırakınca Basketbol
Federasyonu Başkanımız Turgay Demirel “Birlikte çalışalım” dedi. Ben de basketbolu çok
sevdiğim için kabul ettim ve Turgay Bey’le görev yapmaktan çok memnunum. Amatör ve
Profesyonel sporun her kademesi ile diyalogum var. Gençlerin spor yapmasını tüm varlığımla
destekliyorum. Spor yapan genç ülkenin geleceğinin teminatıdır. Bu alanda çok şey yapmak
zorundayız.