Her Devir Kendi Camisini Yapar

Her Devir Kendi Camisini Yapar

Her Devir Kendi Camisini Yapar
Serbest Mimarlar Derneği, bu hafta Cami Tasarımının Geçmişi ve Bugünü adlı bir konferans düzenliyor. Konferansın katılımcılarından Prof. Dr. Doğan Kuban son 50 yılda Türkiye’de 100 bin cami yapıldığını ancak çoğunun eskilerin birer kopyası olduğunu söylüyor

İstanbul Serbest Mimarlar Derneği, 26 Ocak’ta Yapı-Endüstri Merkezi’nde Cami Tasarımının Geçmişi ve Bugünü adlı bir konferans gerçekleştiriyor. Konuşmacılar arasında Ağa Han Mimarlık Ödülü Yürütme Komitesi üyesi, Türkiye’nin en ünlü mimarlık tarihçilerinden Prof. Dr. Doğan Kuban da var.

Kuban, her devrin kendine ait bir camisi olması gerektiğini belirterek günümüz teknik imkanlarından faydalanmadan, geleneksel temsilleri tekrarlayan camilerin inşaa edilmemesi gerektiğinin altını çiziyor. 15’inci yüzyıldan 19’uncu yüzyıla kadar Osmanlı sultanlarının hepsinin cami yaptırdığını ancak hiçbirinin birbirine benzemediğini vurguluyor: “Osmanlı’nın klasikleşmesi ve dünya çapında yer kazanması Mimar Sinan ile başlamıştır. Sinan gerçekten büyük bir sanatçı. Selimiye hiçbir İslam yapısına benzemez, hiçbir Avrupa yapısına da benzemez. Gerçekten özgün, tek kubbeli bir konsept üzerine bir başyapıttır. Dünyanın endüstri döneminden önce yarattığı yapı teknikleri çok sınırlı.

YENİLER ÇOK CILIZ

“Roma’dan kalan tek cidarlı küresel kubbeli mekan tipinde en güzel üsluplaşma süreci belki Sinan’da başlamıyor ama bence orada bitiyor” diyen Kuban, son dönemlerde yapılan camilerin mimarisini de eleştiriyor : ”Son 50 yılda 100 bin cami yapıldı ama hiçbiri eski bir cami kadar güzel değil. Çünkü cami anlayışı yok Türkiye’de. Eski camilerin kötü kopyalarını yapıyoruz. Tuğla yerine betonarme yapılıyor. Betonarme olduğu için ölçüleri, oranları değişiyor. Taşla yapılanın ölçüleriyle betonarme çok farklıdır. Genel kültürel estetik seviye düşük çünkü. Cılız cılız eserler yapılıyor.”

BİR SİNAN DAHA ÇIKACAK

Dünyanın hemen her yerini dolaştığını, uluslararası büyük camii projelerinde jüri üyeliği yaptığını hatırlatan Kuban “İyi bir mimar yaratır, kötü mimar kopyasını yapar. Kendine itibarı olan bir mimar kesinlikle eskiyi taklit etmez. Gidin mimar Vedat Dalokay’ın çizdiği Kral Faysal Camii’ne bir bakın. Pakistan’ın sembolleri arasında gösteriliyor bugün. Behruz Çinici, Vedat Dalokay gibi cami mimarisine yeni yorumlar getiren mimarlar gibi bu örnekler yaygınlaşmalı. Türkiye’de mutlaka Mimar Sinan gibi adamlar çıkacaktır. Zaten çıkmazsa bu dünya yaşanmaz hale gelir” diyor.

Kuban ile konuşurken elbette konu dönüp dolaşıp İstanbul’un Anadolu yakasında bir buçuk yıl sonra yükselecek yeni bir camiye geliyor; Ataşehir Anadolu Ulu Camii. Mimar Muharrem Hilmi Şenalp’in imzasını taşıyacak yapı, altı ayaklı ve altı yarım kubbeli olarak tasarlandı. İki katlı ve 3 bin metrekare ibadet alanı olacak. Beşiktaş Sinan Paşa Camii, Kadırga Sokullu Camii, Topkapı Karaahmet Paşa Camii, Babaeski Semiz Ali Paşa Camii gibi altıgen planlı olacak. Konstrüksiyonu ise betonarme karkas ve kabuk sistem olacak. Kuban’a göre cami bu yapısıyla  Selimiye Camii’ne benziyor.

Dünyada ondan güzeli yok!

Prof. Dr. Doğan Kuban “Selimiye Mimar Sinan’ın kalfalık eseridir. Ondan daha güzelini hiçbir yerde görmedim” diyor. Kuban, Mimar Sinan’ın yaptığı her camide farklı bir mimari anlayış sergilediğinin de özellikle altını çiziyor.

Selimiye’nin taklidi olmayacak

Ataşehir Anadolu Ulu Camii Prof. Dr. Doğan Kuban’a göre, Selimiye Camii’nin yapısal özelliklerini taşıyor. “Bugün artık Selimiye’yi örnek alan bir cami yapamazsınız” diyen Kuban “Ataşehir’deki bu camiyi eski bir camiye benzetmek Mimar Sinan’ın kötü kopyacılığından öteye gidememek demektir” diyor. Projenin mimarı Muharrem Hilmi Şenalp ise caminin Selimiye’nin bir kopyası olmayacağını belirterek “Her şeyden önce Selimiye sekiz ayaklı plan tipinde, bizim projemiz ise altı ayaklı ve altı yarım kubbeli. 450 sene önce yapılmış bir camiyi taklit etmenin bir anlamı yok” diye konuşuyor.

Hiçbir caminin mimarı kadın değildir

Prof. Dr. Doğan Kuban, Şakir ailesinin yaptırdığı, gelenekselle moderni buluşturan Üsküdar’daki Şakirin Camii’nin iç mimarı Zeynep Fadıllıoğlu’nu eleştiriyor: “Zeynep Hanım cami nedir bilmiyor. Hayatında hiç camii görmüş mü? Görmüştür elbette. Ama o camiyi ben gördüm. Mihrabın yanında koca koca camlar duruyor. Sen namaz kılarken bir adamın arabasını nasıl park ettiğini seyrediyorsun. Öyle bir şey olur mu? Var mı bizim camilerde böyle bir şey? Namaz kılıyorsun, yapamazsın. Araba park eden bir adamı görmek ister misin? Böyle bir şey olur mu?”

Kuban’ın tartışma çıkaracak bir eleştirisi daha var: “Hiçbir tanınmış caminin mimarı kadın değildir. Zaten eskiden olamazdı da. Sadece bizde değil Batı’da da böyledir.”

stargazete.com


SELİMİYE CAMİ  EDİRNE


YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER