ASELSAN’da mühendislerin ölümünde cinayet “şüphesi” güçleniyor

ASELSAN’da görevli 3 mühendisin birbiri ardına intiharları ile gündeme gelen soru işaretleri çoğalıyor. Aracında boğazı ve bilekleri kesilmiş halde bulunan ASELSAN mühendisi Hüseyin Başbilen’la ilgili soruşturmada dosyaya 8 ay önce konulan bilirkişi raporunda olayın cinayet olduğu yönünde kanaat bildirildiği ortaya çıktı. ASELSAN’da cinayet “şüphesi” güçleniyor

ASELSAN’da mühendislerin ölümünde cinayet “şüphesi” güçleniyor

 ASELSAN’da görevli 3 mühendisin birbiri ardına intiharları ile gündeme gelen soru işaretleri çoğalıyor. Aracında boğazı ve bilekleri kesilmiş halde bulunan ASELSAN mühendisi Hüseyin Başbilen’la ilgili soruşturmada dosyaya 8 ay önce konulan bilirkişi raporunda olayın cinayet olduğu yönünde kanaat bildirildiği ortaya çıktı.
ASELSAN’da cinayet “şüphesi” güçleniyor
ASELSAN’da çalışan mühendis Başbilen, 7 Ağustos 2006’da Ankara Pursaklar-Ayancı Yolu’nda aracının içinde boğazı ve bilekleri kesilmiş halde bulundu. Savcı Hasan Aykaç, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun olayın intihar olduğu yönündeki raporu doğrultusunda 28 Kasım 2006’da takipsizlik kararı verdi. Kararda Başbilen’in aracının içinde bulunan ‘intihar’ mektubu üzerindeki imzanın Başbilen’e ait olduğu ve mektubun Başbilen’in çalıştığı iş yerindeki bilgisayarda da kayıtlı olduğuna dikkat çekilmişti.

Ancak yaklaşık 5 ay sonra Halim Ünal’ın kafasına isabet eden tek kurşunla, bu olaydan 9 gün sonra da Evrim Yançeken’in oturduğu binanın 6. katından düşerek ölmesi, ASELSAN’da çalışan üç mühendisin ölümlerini kuşkulu hale getirmişti. Ergenekon soruşturması sırasında dinlemelere takılan bazı telefon görüşmelerinde ASELSAN mühendislerinin ölümü ile ilgili cinayet kuşkusunu ortaya çıkaracak konuşmalar yapıldığının anlaşılması üzerine de dosya yeniden açılmıştı.

3’e karşı 7 oyla intihar

Savcı Veli Dalgalı, Başbilen’in öldüğü araçta çekilen fotoğrafları İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderdi. İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun 10 uzmandan oluşan heyetinin hazırladığı fotoğrafta olayın intihar olduğu savunuldu. Ancak 3 üye Başbilen’in ölümünün boynunda oluşan kesiden kaynaklanmadığı şeklindeki 7 üyenin görüşüne karşı çıktı. 3 üye, boynunda 20 cm’lik bir kesi bulunan bir kişinin, bileklerindeki 6 cm’lik kesileri yapmasının imkansız olduğunu, boyundaki kesiklerde tereddüt çizgileri bile olmadığını savundukları kaydedildi.

Morg fotoğrafları istendi

3 üyenin muhalefet şerhlerinin yanı sıra hazırlanan Şubat 2011 tarihli bir bilirkişi raporu da şüpheleri artırdı. Raporda, Başbilen’in öldüğü araba içindeki kan lekeleri, cesedinin bulunuş şekli ve oturduğu koltuğun arkasındaki çantasının boş olmasının şüpheli bulunduğu dile getirildi.

Savcı Dalgalı’nın, Deniz Feneri soruşturmasında görevlendirilmesi üzerine dosya Savcı Murat Demir’e verildi. Demir’in, 20 gün önce, Adli Tıp Kurumu’na yazı yazarak, Başbilen’in morgdaki otopsisi sırasında çekilen fotoğraflarını istediği öğrenildi. Demir’in, fotoğraflar geldikten sonra yeniden Adli Tıp Kurumu’ndan yeni bir rapor isteyeceği bildirildi. Savcılık kaynakları, Başbilen’in ölümünün intihar mı cinayet mi olduğu konusunda net bir şeyin henüz bu aşamada söylenemeyeceğini belirtti.                    Kaynak: Ataşehirliyiz.net

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER