GERÇEKLERİ GÖRMEZLİKTEN GELMEK OLACAKLARI DEĞİŞTİRMEZ


GERÇEKLERİ GÖRMEZLİKTEN GELMEK OLACAKLARI DEĞİŞTİRMEZ

Geçmişten günümüze, Yüce Rabbimiz’in gönderdiği peygamberler ve uyarıcılar, başında bulundukları topluluklara Allah’ın gücünü ve emirlerini anlatmış, insanları ahiret gününde verecekleri hesap ile ilgili uyarmışlardır.

Allah’a iman etmeyenler, bir gün yeniden dirileceklerini ve O’na döneceklerini kabullenmezler. Fakat bu gerçekten kaçabilmenin hiçbir yolu yoktur. Hesap gününde yüzleri nur içinde aydınlık olanlar ise dünyada Allah’ın kendilerinden istediği yaşamı yaşamış olanlardır. Adalet sahibi olan Yüce Allah, dünyada Kendi emirlerine uyanları cennetine alacak, bütün hayatı boyunca  inkar edenleri ise insanların düşünemeyeceği kadar büyük azapların olduğu cehenneme gönderecektir.

Allah’a iman etmeyen insanlar, dünyada yaptıklarının hesabını vermek istemeyen insanlardır. Kendi bildikleri gibi yaşayabileceklerine ve hiçbir gücün kendilerine müdahale edemeyeceğine inanırlar. Bu inanışlarına göre ilk olarak ölümü hatırlarından çıkarmaya gayret gösterirler. Öyle ki bazıları arkadaş sohbetlerinde bu konuda basit espriler yaparak konunun alaya alınabilecek kadar gereksiz olduğunu düşünürler. Ve böylece ölümü ciddiye almadıklarını belli etmeye çalışırlar. Aynı düşünceyi çevrelerine de yaymak isterler. Fakat ne kadar kendilerini çeşitli bahaneler ile oyalasalar da ölümden kaçamayacaklardır.

“De ki: Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir.’’ (Cuma Suresi, 8)

Ölüme inanmayan veya kendilerine çok uzak gören bu kişiler, yeniden dirilmenin de gerçek olmadığına inanırlar. Kuran’da şu örnekler verilmektedir:

“O kimse ki, anne ve babasına: ‘Öf size, benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni (diriltilip) çıkarılacağımla mı tehdit ediyorsunuz?’ dedi. O ikisi (anne ve babası) ise Allah'a yakararak: ‘Yazıklar sana, iman et, şüphesiz Allah'ın va'di haktır.’ (derler; fakat) O: ‘Bu, geçmişlerin masallarından başkası değildir’ der.’’ (Ahkaf Suresi, 17)

Dediler ki: "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?"  De ki: "İster taş olun, ister demir."  "Ya da göğüslerinizde büyümekte olan (veya büyüttüğünüz) bir yaratık (olun)." Bizi kim (hayata) geri çevirebilir" diyecekler. De ki: "Sizi ilk defa yaratan." Bu durumda sana başlarını alaylıca sallayacaklar ve diyecekler ki: "Ne zamanmış o?" De ki: "Umulur ki pek yakında." (İsra Suresi, 49-51)

Bu insanlar, Allah’ın dinini, Kuran ahlakını yaşamadıkları ve bu nedenle gerçeklerin farkına varamadıkları için yeniden dirilmek ile ilgili birçok akılsız sorular sorarlar. Bu soruların cevapları en güzel şekilde Kuran’da verilmiştir:

“İnsan, onun kemiklerini Bizim kesin olarak bir araya getirmeyeceğimizi mi sanıyor? Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz.’’ (Kıyamet Suresi, 3-4)

“İnsan, Bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir. Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: "Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?" De ki: "Onları, ilk defa yaratıp-inşa eden diriltecek. O, her yaratmayı bilir.’’ (Yasin Suresi, 77-79)
İslam ahlakını yaşamadıkları ve Allah’ı gereği gibi tanımadıkları için ölümden sonra sonsuz azaba uğrayacak olan insanlar her dönemde yaşamışlardır. Bu insanlar, dini hep alaya almışlardır. Çevrelerine de bu ahlakı empoze etmişlerdir.

Rabbimiz’in insanlardan tek istediği; Kuran’da emrettiği ahlakı yaşamalarıdır. İnsanların bu gerçeği kabul etmemeleri onları bu yükümlülükten uzak tutmaz. Çünkü hesap günüde bütün insanlar, dünyada yaşadıkları hayatın her saniyesinin hesabını vermek zorunda kalacaklardır.

“Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla (Kuran'la) hatırlat ki, bir nefis, kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (böylesinin) Allah'tan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake uğrayanlardır; küfre saptıklarından dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azap vardır.’’ (En'am Suresi, 70)

YORUM EKLE