FİKRİNİ SÖYLE FİKRİMİZ OLSUN!

Düşünmek artık varlığını sürdürmek için yetmez, farklı olmak ve fikir üretmek zorundasın!

FİKRİNİ SÖYLE FİKRİMİZ OLSUN!
FİKRİNİ SÖYLE FİKRİMİZ OLSUN!

 Düşünmek artık varlığını sürdürmek için yetmez, farklı olmak ve fikir üretmek zorundasın!
20 yıllık iş tecrübesini danışanlarına ayna tutarak, onlara alternatif çözüm yolları bulan Direm Fikir Atölyesi Kurucusu Didem Tınarlıoğlu, bu haftaki yazısında “Fikir”, “Düşünce”, “İnovasyon” ve “İnovatif Düşünce”ye dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Didem Tınarlıoğlu’nun yazısı:

Descaretes’in “Düşünüyorum öyleyse varım.” meşhur sözünü hepiniz bilirsiniz.
Günümüzde yaşıyor olsaydı “Düşünmek artık varlığını sürdürmek için yetmez, farklı olmak ve fikir üretmek zorundasın.” şeklinde düzeltirdi sanırım.

Düşünce sahibi olmak başka, fikir sahibi olmak bambaşka anlamlar içerir. Hemen herkesin bir çok konuda düşüncesi olabilirken çok az konuda bir fikri vardır.

Fikir, karmaşık olanı şaşırtıcı bir biçimde basite indirger ve bir konu hakkında üretilen düşünceler olup, bir şeyi geliştirme amaçlıdır.

Oysaki düşünce yavandır, herhangi bir şey hakkında üretici ya da farklı olmak zorunluluğu yoktur. Bir konu hakkında üretilme zorunluluğu olmayan düşüncelerdir. Düşünce hiçbir sorumluluk gerektirmez ağırlıkta görüneni veya geneli yorumlamaktan ibarettir. Fikir, vizyonerlik, farklılık, farkındalık ve aynı zamanda sorumluluğu da içinde barındırır.
İnovasyon yeni, farklı ve değişik fikirler üretmek ve bu fikirleri hayata geçirmektir. Bu fikirlerle bir soruna çözüm olabilir, yeni bir sorunun ortaya çıkmasını engelleyebilir ya da sorunun yeni sorunlar doğurmasını engelleyebilirsiniz.

Son yıllarda inovatif düşünme ve inovasyon yaratmak çok sık duyduğumuz olgulardır. Hatta bazı kurumsal firmalarda inovasyon hedefli departmanlar bile kurulmuş durumda. Burada önemli olan fikir üretmek değil, bu fikri hayata geçirmektir. İnovasyon dediğimizde genellikle aklımıza bir ürün gelebilir. “İnovatif ürün” terimi ile birlikte aklımıza yerleşmiştir bu kelime. Halbuki bu tam anlamıyla fikir üzerine yoğunlaşmıştır.

İnovasyonda illa ki olmayanı oldurmaya çalışmanız gerekmez. Varolan bir çalışmayı daha iyi hale getirmek veya kullanımını değiştirmek bir inovasyondur. Mesela biz danışmanlar ve koçlar da inovasyon düşünme sistemine göre çalışır ve danışanlarımıza bu doğrultuda destek sağlarız. Hele ki bizler olayların tamamen dışında kalıp ikinci göz olabildiğimiz için fikir ve inovasyon düşünme ile yaratıcılık sağlamak daha hızlı olabiliyor.

İnovatif düşünme ise bilgiyi yararlı ve ekonomik olarak toplumun yararına dönüştürme şeklidir. Bu nedenle teknik, sosyal ve ekonomik olarak bir takım süreçleri kapsar. Bunu yapmak için de girişimci ruhu olan, yeniliklere açık, kendimizde değişime istekli, bir kültür olup olmadığını sorgulamamız gerekiyor.

Eğitim sistemimizin analitik düşünme yeteneğini yok eden bir sistem olması da fikir üretemiyor olmakta çok etken. Test usülu bir sistemden gelen gençler şimdi birçok yerde orta yada orta üstü yönetici konumunda. Daha henüz bu yıl üniversite sınavlarında açık uçlu soru tipine geçiliyor. Japonya’da öğrencilere 11 yaşına kadar hiç sınav yapılmadığını üretken ve yorumlama taraflarının körelmemesi için bu uygulamayı yaptıklarını biliyor muydunuz? Tüm yaratıcı üretimlerin bu sistemin getirdiği bireylerden çıkmasına tesadüf yada disiplinli kültür yapısı yada DNA torpili demek mümkün mü ?

Nereye kafamızı çevirsek iç çeken ve gülümsemek için büyük nedenler arayan insanlar görüyorum.

“Daha iyi nasıl olur” diye içinizden tekrar ederseniz, bir süre sonra yeni fikirler kafanızda uçuşmaya başlar.

Yaşadığımız şu sıkıntılı dönemlerde iki şeye çok ihtiyaç var. Biri motivasyon diğeri yararlı fikirler. Üzülmek ve beklemek tıpkı düşünce sahibi olmak gibi sorumluluk gerektirmeyen nötr hallerdir. Oysa ki umudu bırakmadan yeni fikirlere yoğunlaşmak çok zor mu dersiniz? Emin olun odaklanmış bir zaman dilimde her gün kısa aralıklarla “Daha iyi nasıl olur” diye içinizden tekrar ederseniz, bir süre sonra yeni fikirler kafanızda uçuşmaya başlar.

Pozisyonumuz ne olursa olsun var olan şeyler hakkında genel kabul veya gerçeklere yönelik düşüncelerimizin olması yeterli olmadığı gibi bir işe de yaramadığını hepimiz görüyoruz. Bu dönemlerde sıkışmışlık duygusu ile birlikte daha çok yeni fikre farklı bakış açılarına ihtiyacımız var. Ezberleri bozmanın tam zamanı. Çünkü yaşadığımız sıkıntılar nasıl olağanüstü ise düşüncelerimiz de olağanüstü kısmını aşıp fayda sağlayan, bir amaca yönelik fikirlere dönüşmelidir.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER