DÜŞÜNMÜYOR DÜŞÜNDÜRÜLÜYORUZ

 DÜŞÜNMÜYOR  DÜŞÜNDÜRÜLÜYORUZ

      Değerli dostlar; “Büyüt umutlar büyük çabalar gerektirir.”

      Türkiye halkı zihinsel sömürge olmayı reddetmeli; hem piyasada hem siyasada dış etkilerden sıyrılmalıdır. Daha fazla vakit kaybetmeden gerçekleri konuşmaya başlamalıdır.

     Gerçeği konuşmak zordur; çünkü beraberinde yanıt bulmayı ve risk almayı gerektirir.

Ne acıdır ki küresel krizlerin birbirini izlediği şu dönemde kendi dilimiz, kendimize ait bir söylemimiz yoktur. Bizler İlköğretim yaşlarımız da ; zamana , olaylara tarihe kayıtsız bırakıldık. Bizlere okullarda her hakikat yeterince  sunulmadı.Tıpta İbni Sina’nın, felsefede İbni Rüsd’ün, tarihte İbni Haldun’un, coğrafyada Piri Reis’ in torunları olduğumuzu  tam manasıyla idrak edemeden büyüdük.

     Bir zamanlar Milenyum  yılını bekliyorduk. Globalleşen Dünyada Milenyumun ardından  on bir yılı daha geride bırakırken her tarafı acı, gözyaşı,kan revan, zulüm kaplamış durumdadır. Batının güç odaklı kapitalist planları artık iflasın eşiğindedir.

    Bugün Ortadoğu ülkelerinde Arap baharı diye adlandırılan olaylar aslında Arap baharı falan değil; kapitalizmin  sonbaharıdır.

Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan bu buhranlara karşı koyabilecek güçlü bir devlet yada bir birlik  bulunmamaktadır..Batıda bu fırsattan istifade edip Müslüman halklara yüklendikçe yüklenmektedir..İslam coğrafyasındaki milletlerin  aralarındaki kopukluğu fark eden batı emperyalizmi İslam dünyasını ayağa kalkamaz hala getirmek için büyük çabalar sergilemektedir.Buna  İslam dünyasındaki iç mihrakların kendi halklarına ihanetleri de eklenince olan gariban halka olmaktadır.İşte tamda bu noktada ezilmekte olan halklara yol gösterecek onlara umut olacak bir politikayı ortaya koyacak ülkeler olmalıdır.Mevcut dağınıklığa rağmen batı dünyasının sözde medeniyetine karşı koyabilecek tek güç, tek umut İslam medeniyetidir.Batının saldırgan tavrında arsızlaşmasının sebebi de  aslında bu durumun farkında oluşudur.

Batı, İslamın kalelerini özellikle mezhep çatışmalarını körükleyerek yıkmaya yeltenmektedir.Tunus , Mısır,Libya derken satranç oyununda sıra Suriye ye gelmiştir.Suriye satranç oyununda kilit ülkedir.Ama anahtar Türkiyenin elindedir.Türkiye bilmelidirki Suriye düşerse Lübnan düşer;Suriye düşerse İran düşer; Suriye düşerse Türkiye düşer..Türkiye sadece tepede oturanlardan ibaret değildir.Batılılar Türkiye de dahil olmak üzere İslam alemindeki ülkelerin hükümetleri ile müttefiktir, halkları ile değil.Eğer Türkiye halkı kendi gücünü toparlar,bütün grupları ile el ele verirse diğer Müslüman ülke halklarına da  yardım etmiş olacaktır.İşte  yıldızı  asıl o zaman parlayacaktır.Bu bağlamda Türk halkına çok iş düşmektedir. Avrasya nın anahtarı bizim elimizdedir.Türkiye tek vücut olarak bölgede müdahil olursa,hakemlik yapmayı başarırsa ; batı kanlı emellerine asla ulaşamayacaktır.Türkiye sadece tepedekilerden ibaret değildir; aşağıda bizlerde varız  arkadaşlar.Günümüzde yaşanan acılar  uygarlık geçişlerinde hep yaşanmış ve yaşanacaktır. Bu krizde  grafiği eksiye doğru  giden batı medeniyetidir.Kesişme noktasına yaklaşılmıştır.Bu kesişmede şimsekler çakacaktır ama ardından yayılan ışık İslam’ın ışığı olacak, kazanan biz , kaybeden batı olacaktır..Bunun içinde bizler tepedekilere kamu oyu baskımızı artırmalıyız..Mevcut dışişleri bakanımız Davutoğlunun Bm milletlerden Suriye ye çullanmak  için çıkartılmaya çalışılan karara red oyu vermesini sağlamalıyız.Bölgede istikrarı sağlayıcı ,aktif yapıcı adımlar atılmalıdır.

Komşunuzun evinde çok kötü yaşam koşulları olabilir.Ama sizin bu durumda o eve en azından el bombaları atılmasını kabullenmeniz çok mantık dışıdır. Çıkacak yangının sizin duvarınıza gelince duracağının garantisi asla yoktur..Suriye olayına basit bir dilde böyle bakmak gerekmektedir.

Bu durumda samimi iseniz o evdeki zalimi ikna için tüm yolları  tekrar tekrar denemelisiniz.Siz mahalleli olarak önce bu sorunu çözebileceğinize inanmaz; öbür köyden birini; “şunun başını kopart” diyerek davulla zurnayla çağırmaya başlarsanız elbetteki  bu olumlu sonuç vermeyecektir.Önce adam gibi mahalle halkı kendi arasında kıskançlığı , çekişmeyi, birbirini kötülemeyi , çıkar kavgasını bırakmalı; olayı çözmek isteme konusunda samimi olmalı ve kararlılık sergilemeli değilmidir.İşte bu  sebebledir ki Türkiye bölgede iyi niyetini göstermeli, hatalarını kabul etmeli ve Suriye yede hatalarını anlatmalıdır.Türkiye  bunu denedi ama samimi değildi. Şimdi birkez daha denemelidir. Sırtını sıvazlayarak kendisini uçurumun kenarında yürütenleri bırakmalı dostunu düşmanını kendi belirlemelidir. Oturup düşünmeli, kendi konuşmasını kendi yazmalıdır.Rusya ya “Gel veto etmeyi bırak” diyeceğine masaya oturup karşılıklı çıkarların gözetildiği  anlaşmalar yapmalıdır.Tahterevallinin ortasına oturmalı dengeyi Türkiye ayarlamalıdır.İşe, Malatya ya kurulacak olan füze kalkanı projesini askıya alma yürekliliğini göstermekle  başlamalıdır.Sonra İran Rusya ve Suriye aynı masada buluşturmalıdır..Hatay da barındırdığı;Suriye yi kan gölüne çevireceklerini haykırıp duran muhalif lidere yatalık yapmaktan vazgeçmelidir. Suriye buna karşılık güneyin belkemiği olan Akçakale sınır kapısını açmaya ikna edilmelidir. Suriye de seçim tarihinin belirlenmesi sağlanmalıdır.Katar şeyhini el pençe divan karşılamaktan sa; onun ABD ile ile olan oyunlarına çomak sokmalıdır.Afganistan’ da Taliban’a iktidarın peşkeş çekilebileceğini şimdiden görmeli  İslam çoğrafyasında açtığı ofisleri; gösterdiği faaliyetleri sabote adip, İslam ülkelerini barındırmamak niyeti ile militanların terör yaymasına mani olmalıdır.Türkiye Halkı olarak bizler Arap baharı denilen yıkımın; Siyonistlerin kadro değişikliği olduğununun idrakında olmalı ;İktidarlara getirilen İslam fikrini taşıyan kadroların batı tarafından  bizzat  Suudi Arabistandaki gibi tepe tepe kullanılacağını göz ardı etmemeliyiz.Hatta yakında sahte baharın KGİÖ  üye ülkelerinin onyedi yıllık, yirmi yıllık devlet adamlarınıda kuşatabileceği ihtimalini değerlendirmeli o vakte yönelik projeler hazırlamaya başlanmış olmalıdır.Bizler içimizdeki vatansever aydınları örgütlemeli; Kimliklerimize bakmadan kenetlenmeli;gücümüzü toplamalı ve diğer Müslüman kardeşlerimize önderlik etme kabiliyetine kavuşmalı ve müteakibende tüm can çekişen insanlığı evrensel değerlere kavuşturmalıyız.Bunu yapabiliriz. Ama önce inanmalıyız.İhtiyacımız olan kudret inancımızda ve damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.       
                                                                                                          
Gülşen Yiğit       






YORUM EKLE

banner110

banner109