‘’ İnişler ve çıkışlarla geçiyor hayatın. Ne yaparsın, kader… 

Güneşin hiç rahat durmuyor. Saklambaç oynamayı seven küçük çocuklar gibi kaçıp duruyor elinden. Sen de her defasında peşinden koşuyorsun. Genelde buluyorsun da. Ama bazen senin canın oyun oynamak istiyor. Yerini bilsen de onu oradan çıkarmıyorsun. Çıkar onu oradan.

Salıncak misali uzun süre dengede duramıyor ruhun. Kötü çocuklar zincirini koparmak istiyor. İzin verme sakın.

Denize atılmış bir su şişesisin. Balıklar seni görüyor ama içinde yüzemiyorlar. Bir türlü anlamıyorlar. Deniz de seni boğmak istiyor. Aman ha, boğulma.

Hayat bir oyun. Mesela körebe oynamışsındır. Yakala birini ama ebe olmasın. Kör olmasın sana. Aşk her şeyin ilacıdır.

Lale devrini yaşarken, ışıl ışıl bir lale bul kendine. Gül falan arama. Zira lale devrindesin ve gül bulamadıkça üzülürsün.    Çoğunluk ılıman iklimdeyken kutuplarda yaşayan insanlardan birisin. Başkalarının birkaç saat süren gecesi senin aylarını işgal ediyor.

Gece olduğu zaman, geceye yenilme. Ne demiş şair? Geceye yenilmeyen her insana ödül olarak; bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır.

Sabırla bekle, sabah olsun. Ve güneşi eline al.

Geceye yenilmeyen tüm delilere selam… ‘’

Bipolar bozukluk, kişilere bazen depresyon bazen de depresyonun tam tersi durum olan manik dönem yaşatan bir çeşit ruhsal hastalık.

Kalem en sevdiğim oyuncağım, diyen genç yazar Tunahan Alaftekin bu kitabında on yıldır oynadığı bu denge oyununa dair yaşadıklarını anlatıyor. Bir bipoların hayatına doğru çıkacağınız bu sürükleyici yolculuktan keyif alacağınızı umuyoruz.