Ülker Arena'nın NBA salonundan neyi eksik ki?

Son dönemine yetişmiştim Spor Sergi’nin. Çocukluğumdaki en tatlı anılardan bazıları oradaydı. Belki de bünyeye işlenen basketbol sevgisinin kaynağı oradaydı.

Ülker Arena'nın NBA salonundan neyi eksik ki?

 Bugünlerde içten içe elimizden kaydığını hissettiğimiz özgürlük en güzel insanlık hali olsa da sporun maneviyatında aidiyet farklı bir mevkie sahip. Maccabi’nin Nokia Arena, Partizan’ın Pionir Arena, Panathinaikos’un OAKA, Siena’nın Palaestra, bir zamanlar Bologna takımlarının Palamalaguti ile inşa ettiği kaleler gibi. Bu düşüncelerle Fenerbahçe Ülker’in ilerde kimliğinin bir parçası haline gelip, kalesi olması kuvvetle muhtemel olan Ülker Sports Arena’ya giderken, yolda sert bir alan savunması rolündeki İstanbul trafiği nefes aldırmıyordu. Arabadan inip yürüyerek salona ulaşmak durumunda kaldık yayın ekibi olarak. Ataşehir’in modern ama yapay mahalle efektinin tam ortasında tüm ihtişamıyla parlıyordu salon. Yaklaştıkça salon dışındaki hoparlörlerden İBB-FB maçının yayın sesi yankılanıyordu. Sarı-Lacivert renklerle bezenmiş bir insan seli salona doğru akıyordu adeta.

Alan savunması trafikten
Trafik problemini çözmüşken bu sefer salonun dışında daha ciddi engeller vardı. Benim gibi değnek kullanan biri için üzerine yağmur yağdığında tüm dünyanın tabanlarınızın altında kaydığını hissettiğiniz mermer taş zemin yine başıma bela olmuştu. Ancak görevlilerin yardımıyla salona adım atarken basın tribünü giden yolda NTV Spor’dan arkadaşlarım Onur ve Oğuz’un yardımları mühimdi zira yönlendirmeler belirgin değildi.

Salona girince ise bir an donup salonun çekici güzelliği ve haşmeti karşısında bakakaldım. Daha önce bu tarz salonlarda maç izlememe rağmen etkilenmemek mümkün değildi. Salonun ortasında asılı 28 tonluk Avrupa’nın en büyük skorbord’undan lüks 44 tane locaya, insanı belindeki kemer gibi saran 360 derece LED ekran kuşağından parkeyi mengene gibi sıkıştıran bir hayli yakın tribünlere kadar her şey NBA’deki ultra-modern salonlardan eksik değildi. Basın tribününün bu dev salon içinde çok yetersiz kaldığını dipnot düşelim ama.

Yeni salon heyecanı
O dakikalarda Metallica’nın Enter Sandman’iyle ihtişamlı bir giriş yapan Fenerbahçe Ülker, başlar diye düşünüyorduk maça. Ama salon açılışının heyecanı sanki takıma da sirayet etmişti. Büyük ekranda gösterilen bateri çalmada meziyetleri gösterilen Roko Ukiç aynı becerileri parkeye yansıtamazken, Oğuz Savaş’ın yeniçeri bıyıklarına mı kızdı bilinmez ama Spahija onu Obelix gibi kenarda unutmuştu. Tepedeki bir grup seyirci de “Gözümüz aydın, yeni salon uyuyor” tezahüratı ile sakin güruhu eleştirirken Fenerbahçe çok keyif vermese de salonun açılışında taraftarını galibiyetsiz bırakmıyordu. Salonun dışındaki park yeri ve trafik hengâmesinde yol almaya çalışırken kim bilir ne kadar çok basketbol meraklısı çocuğun, gencin burada anılarını yaratacaklarını düşünüyordum. Keyfim yerine gelmişti. Fenerbahçe’nin ve Türk Basketbolu’nun muhteşem bir mabede kavuşmasında emeği geçenlere teşekkürler.

FENERBAHÇE ÜLKER ARENA FOTOLARI İÇİN TIKLA

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER