HAC ve UMRE NASIL YAPILIR

İslam'ın şartlarının beşincisi Hac'dır. Hac, Arabi aylardan Zilhicceayında ihrama girerek Arefe günü Arafat'ta vakfe yapmak, sonra da Kabe'yi tavaf etmekten ibarettir. Şartlarına haiz olan her müslümana ömründe bir defa hac yapmak farzdır. (Muhtasar İlmihal, Fazilet Neşr. Sahife:152)

HAC ve UMRE NASIL YAPILIR

İslam'ın   şartlarının beşincisi Hac'dır. Hac, Arabi aylardan Zilhicceayında   ihrama girerek Arefe günü Arafat'ta vakfe yapmak, sonra da Kabe'yi tavaf   etmekten ibarettir. Şartlarına haiz olan her müslümana ömründe bir defa   hac yapmak farzdır. (Muhtasar İlmihal, Fazilet Neşr. Sahife:152)

  Ebu Hureyre (r.a.) söyle haber vermiştir: Resulüllah (a.s.) bir gün bize hitap ederek: "Ey İnsanlar! Yüce Allah üzerinize haccı farz kılmıştır. Hac ediniz" buyurdu. Bir kimse: "Ey Allah'in Resulü! Her sene mi?" diye sordu. Resulüllah cevap vermedi. O zat sorusunu üç defa   tekrarladı. Bunun üzerine Resulüllah: "Eger evet deseydim, her sene hac   etmek muhakkak vacip olurdu ve siz hiç şüphesiz buna güç yetiremezdiniz.   Ben sizi kendi halinize biraktığım müddetçe sizde beni kendi halime   birakın. Hiç şüphesiz sizden evvelki milletler çok soru sormaları ve   Peygamberleri hakkında ihtilafa düşmeleri sebebiyle helak olmuşlardır.   Binaenaleyh ben size bir şey emrettigimde, siz bunu
gücünüz yettiği kadar yapınız. Bir şeyden de sizi nehyettigimde, artık   onu terkediniz" buyurmustur. (Riyazü's-Salihin, c.II, s. 520).

Hac,   Hicretin dokuzuncu yılında farz olmuştur. "Azık ve binek bakımından   yoluna gücü yeten her kimsenin o Beyt'i haccetmesi, insanlar üzerinde   Allah'ın hakkıdır, farzdır..." (Al-i Imran suresi, ayet: 97) Hac; hem   mal, hem de beden ile yapılan bir ibadettir. Belirli şartları taşıyan   müslümanların ömründe bir defa hacca gitmesi farzdır. Allah'ın her   emrinde olduğu gibi haccın farz kılınmasında da bir çok hikmetler ve   faydalar vardir. Farklı farklı beldelerden dilleri, renkleri ayrı olan   ve bu mukaddes topraklara gelen müslümanların tek gaye etrafinda bir   araya gelmesi ve hep birlikte Allah'a yönelmesi, Müslümanların birbiri   ile tanışmalarını, kaynaşmalarını ve birbirlerinin dert ve sıkıntılarına   çare bulmalarını sağlar.
 
  Varlıklı veya yoksul, memur, isçi yada patron her   seviyede ve çesitli ülkelerde yasayan farklı kültürlerde olan   Müslümanların ihrama girerek ayni kıyafet içinde bulunmasi insanlara   mahşer gününü hatırlatır. Sevgili peygamberimizin dogup büyüdügü, Islam   Dini'nin cihana yayılmaya başladığı kutsal yerleri görmek ruhlara manevi   bir heyecan verir, dini duygulari kuvvetlendirir. O mübarek yerlerde   insan kendisini Hz. Allah'a daha yakın hisseder, yaptığı ibadetlere kat   kat fazla sevab verilir. Allah (C.C) rızası için hac vazifesini yapan ve   insanlara kötülük etmekten sakınanların (kul hakları hariç) birçok   günahı bağışlanır. Bu konuda Ebu Hureyre radiya'llahü anh'den:   Peygamberimiz salla'llahhü aleyhi ve selem Efendimiz söyle buyurmuştur:

 

« Bir   kimse Hacceder ve hac esnasinda fena söz söylemez ve büyük günahlardan   çekinir, küçük günahları işlemekte israr etmezse, o kimse, günahlarından   arınarak annesinden doğduğu günkü gibi Hac'dan döner. » (Riyazü's-Salihin, c.II, s. 522)

 

Hac Kimlere ve Ne Zaman Farzdır ?

 

Aşağıdaki şartları taşıyanlara hacca gitmek farz olur:

 

1) Müslüman olmak
    2) Erginlik çağına gelmiş olmak,
    3) Akıllı olmak,
    4) Hür olmak,
    5) Haccın farz olduğunu bilmek. (Bu şart müslüman   olmayan ülkelerde müslümanlığı kabul edenler içindir. Islam ülkelerinde   yaşayan müslümanlar için haccın farz olduğunu bilmemek özür değildir.)
    6) Zorunlu ihtiyaçlardan başka hacca gidip dönünceye   kadar kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin   geçinebileceği maddi güce sahip olmak.
    7) Durumuna uygun bir vasıta ile hac yolculuğunu   yapabilmesi için vasıta ve yol masraflarını karşılayacak parası olmak.
    8) Hac vazifesini yapabilecek zamana yetişmiş olmak.

 

Saydığımız bu şartlardan   başka hac vazifesini bizzat yapmak için şu şartların da bulunması   gerekir. Bunlara haccın edasının şartları denir.

 

Haccın Farz Olmasın Şartları

 

Bir kimseye haccın farz olması için sekiz şart vardır. Şöyle ki:

 

1) Müslüman olmalıdır. Gayri müslimler hac ile mükellef değildir.
    2) Büluğa ermiş. olmalıdır. Bir   çocuk, aklı başında ve kar ile zararı ayıracak durumda da olsa, hac ile   mükellef olmaz. Cünkü çocuğa hac vacib değildir.
    3) Akıl sahibi olmalıdır. Deli   olanlar hac'la yükümlü değillerdir. Bunlar iyileşir de hac şartlarını   elde ederlerse, o zaman hac etmeleri gerekir.
    4) Hür olmalıdır. Köleler ve   cariyeler hac'la yükümlü değillerdir. Bunların yaptıklan haclar birer   nafiledir. Bunlar azad edildikten sonra diğer şartlara sahib   bulundukları takdirde hac etmeleri gerekir.
    5) Haccın farz olduğunu bilmiş   olmalıdır. Şöyle ki: Küfür diyarinda (dari harbde) gayri müslimlere ait   bir memlekette bulunup Islami kabul eden kimse, haccın farz olduğunu   bilmedikçe, hac ile yükümlü olmaz. Fakat Islam ülkesinde böyle   bilmemezlik özür sayılmaz. Onun için Islam yurdunda bulunan bir gayri   müslim, haccın farz olduğunu bilsin veya bilmesin, ihtida eder de, hac   şartlarına sahib bulunursa, hac ile mükellef olur.
    6) Hac görevini güçlük olmaksızın   gidip yerine getirmeye yeterli bir vakit bulunmalıdır. Bunun için bir   kimse hac görevi için diğer şartlara tamamen sahip olduğu tarihten   itibaren bu görevi yerine getirmeye elverişli bir vakit bulmadan ölürse,   bu farzla mükellef tutulmaz.
    7) Hicaz'a gidip gelinceye kadar   kendisinin ve aile halkının adete göre nafakaları bulunmalıdır. Temel   ihtiyaçlardan sayılan malların bulunması ile hac farz olmaz. Fakat   ihtiyaçtan fazla gelir getiren bir mal veya esya bulunsa, bunlari satıp   hac etmek gerekir. Bir evde kira ile oturmak da, haccın farz olmasına   engel değildir. Temel ihtiyaçlar için zekat bölümüne bakabilirsiniz!..
    8) Kendi durumuna uygun binek   vasıtası ve yolda yapacağı harcamaları karşılayacak parası bulunmalıdır.   Buna Rahiliye, Zadü-t-Tarika (yol azığına sahib bulunmak) denir. Şöyle   ki: Hac için yol azığina ve binilecek vasıtaya gücü yeter olmak şarttır.   Bu kudretin hac aylarında veya herkesin bulunduğu yerde hacıların adet   üzere hacca gidecekleri zamanda bulunması gerekir. Bu esnada temel   ihtiyaçlardan başka hacca yetecek kadar mala sahib olan kimsenin, diğer   şartlara da sahib olması halinde, ona hac farz olur. Bu malı başka yere   harcayamaz. Harcarsa, hac üzerinde borç kalmış olur. Fakat bu zamandan   önce elde edilen mal, bundan önce istenilen yere harcanabilir. Bundan   dolayı kendisine hac görevi vacib olmuş sayılmaz.

 

Mesela: Muharrem ayında   hacca yetecek kadar malı olan kimse, bunu bir iki ay içinde başka bir   yere harcayip da, memleketinde hacca gidilmesi, adet olan bir zamanda   elinde mal kalmamış olsa, kendisine hac farz olmuş olmaz: Ödünç ve ikram   suretiyle verilen azık ve binek yeterli sayılmaz. Bu ikram minnet   altında bırakmayacak kimseler tarafindan olsa bile hüküm aynıdır Onun   için Hac etmek üzere bağış yapılan bir malı kabul etmek herhalde   gerekmez.

 

Bununla beraber Mekke-i   Mükerreme'ye on sekiz saatten yakın bulunan yerlerdeki müslümanlar için   yaya yürümeye güçleri olunca binek bulunması şart değildir.

 

(Imam Malik'e göre, azık ve   binek için yeterince imkana sahib olmak şart değildir. Bu konuda   Mekke'ye gidip en düşük şartlarla hac işlerini yerine getirmeğe imkan   bulunmasi yeterlidir. Onun için fazla güçlük bulunmaksızın yaya olarak   veya kira ile karşılayabileceği bir binek ile hac etmeğe ve yiyecek   harcamalarını sanatı ile yolda yürüdükçe elde etmeğe gücü olan bir   müslümana canı ve malı için bir tehlike yoksa, hac farz olur. Yurdunda   ailesine bir nafaka bırakıp bırakmaması fark etmez. Ancak nafakasız   kalmakla helak olmaları korkusu olunca, o zaman hac ile yükümlü olmaz.)
   
    Haccın Edasının Şartları:

 

1) Vücutça saglıklı olmak
    2) Hacca gitmesine bir engel bulunmamak, (Hapiste olmak gibi)
    3) Yol güvenliği olmak,
    4) Kadının yanında kocasi veya evlenmesi caiz olmayan bir mahremi bulunmak.
    5) Kocası ölmüş veya boşanmış olan kadınların iddet süreleri bitmiş olmak.

 

Bu saydığımız şartlara sahip olan bir kimsenin önündeki ilk hac mevsiminde hacca gitmesi farz olur.

 

Haccın Vacibleri

 

Haccın vacibleri şunlardır:

 

1) Ihrama mikat denilen yerlerden başlamak.
    Medine-i Münevvere tarafindan hacca gidenler "Zül-Huleyfe"den, Irak, Horasan ve Maveraünnehr halki "Zati Irk"dan,
    Sam, Misir ve Magrib halki "Cuhfe" hizasındaki bir yerden (Rabig hizasindan),
    Necidliler "Karn" dan
    Yemenliler de "Yelemlem"den ihrama girerler.
    Yolları bu mikatlardan birine rastlamayan müslümanlar da, bunlardan birinin hizasında bulunacak bir yerden ihrama girerler.
    2) İhramın yasaklarını terk etmek. Dikişli elbise   giyilmesi, av avlanması, ihramda iken saçların kesilmesi, çirkin söz   söylenmesi gibi...
    3) Arafat'da zevalden sonra güneş batıncaya kadar durmak.
    4) Kurban Bayramınin birinci gününün fecrinden sonra ve güneşin doğmasından önce, bir saat bile olsa, Müzdelife'de durmak.
    Müzdelife, Mekke'ye dört ve Arafat'a iki saatlik mesafede bulunan bir yerin adıdır.
    5) Dört şartı farz olan Ziyaret Tavafını yediye tamamlamak.
    6) Ziyaret tavafını nahir (kurban kesme) günlerinden birinde (1.2. ve 3. günlerde) yapmak.
    7) Sader (veda) tavafı yapmak. Bu mikat dışından gelen ve afaki denilen hacılara aittir ki, bu veda tavafından ibarettir.
    8) Tavaf esnasinda abdestli olmak ve avret yerleri tamamen kapalı bulunmak.
    9) Kabe'yi tavafa daima Hacer-i Esved'in bulunduğu   yerden (onun karşısından) başlayıp Kabe'yi sola alarak tavaf etmek. Bunu   yürüyerek yapmak. Hastalar ve güçsüzler omuzlar üzerinde taşınarak   tavaf ettirilir.
    10) Her tavaftan (yedi sart'tan) sonra iki rekat namaz kılmak.
    11) Tavafları Hatim denilen yerin dişından yapmak.   Şöyle ki: Kabe'de "Rükn-i Iraki" denir. Kabe'nin altın oluğu, bu iki   rüknün arasında ve Hanefi Makamının önündedir. Bu oluğun akacağı yarım   dairelik yer, bir yarım duvarla çevrilmiştir. Bu duvara "Hatim=Hazret-i   Ismail" ve bunun kuşattığı o yerede "Hicrü'l-Kabe" denir. Bu yerin bir   kismi Kabe'den sayılır. Orada namaz kılınır, dua edilir. Fakat bu yerin   Kabe'den olduğu, ahad haberi (tek kişilerin rivayeti) ile sabit   olduğundan Beytullah'a yüzü çevirmeksizin bu duvara karsi namaz   kılınamaz. Bu duvarın her iki tarafı açıktır. Işte Harem-i şerif için bu   duvarın arkasından Kabe tavaf edilir ki, bu vacibdir.
    12) Hac mevsiminde Safa ile Merve arasında yürümek   (Sa'y etmek) ve buna Safa'dan başlamak. Özürleri olmayanların bunu   piyade olarak yapmalari.Safa ile Merve, Mescid-i Haram'ın hemen   civarında yüksekçe birer tümsektirler. Bunlar, gidiş dönüşü olan büyük   bir cadde ile birbirine bağlıdırlar. Safa'dan başlayıp Merve'ye dört ve   Merve'den Safa'ya üç defa gidip gelmek vacibdir. Bu yedi gidiş ve gelişe   "Sa'y" denir. Her defa Kabe görülünceye kadar tümseklerin üzerine   çikilir. Şimdi Merve tarafinda yüksek binalar bulunduğu için Kabe oradan   görülememektedir. Farz hac için yapılan sa'y Kudüm ve Ziyaret   tavaflarından sonra yapıldığı gibi, Umre için yapılan sa'y da, Umre   tavafindan sonra yapılır.Bu sa'y yerine "Mes'a" denilir. Eni yaklaşık 20   metre , uzunluğu da 500 metredir.(Imam Şafii'ye göre sa'y, haccın ve   umrenin bir rüknüdür. Bunu yapmadan hac ve umre tamam olmaz.) Bu şekilde   hareket etmek, bütün kainatın sahibi ve yaratıcısı bulunan Yüce Allah'a   tazim ve dilekleri arz için Beytullah'in mukaddes kapısi önünde sevk ve   heyecanlı gidip gelmenin, dileklerin kabulünü beklemenin bir işareti   demektir.

 

13) Mina   denilen yerde küçük taş yığınlarına (cemrelere) ufacık taşları atmak.   Buna "Remy-i Cemerat = Taşları atmak" denir. Şöyle ki

Şeytan Taşlama
Mekke şehrine iki   saatlik mesafede bulunan Mina kasabasında MİNA'DA ŞEYTAN TAŞLAMA   birbirine bir ok atimi kadar uzak üç yerde üç taş yığını vardır. Bunlara   Mina'dan Mekke'ye doğru sırası ile : "Cemre-i Ula, Cemre-i vusta,   Cemre-i Akabe" adi verilmiştir. Bu taş yığınlarının her birine Kurban   Bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde: "Bismillahi Allahu   Ekber" denilerek yedişer taş atılır. Bu yedi taş birden atılsa, yeterli   olmaz, bir taş yerine geçer. 

Bu taşlar üç metre   uzaklıktan atılır. Taşların cemre yakınlarına düşmesi de yeterli olur.   İki metre kadar uzağa düşenler yeterli olmaz. Yeniden atılmaları   gerekir.

 

Taşları atacak olan şahıs   hasta olsa, eline konulacak taşları atar veya bu taşları onun adına   başkası atar. Baygın düşen kimse adına da taşlari başkası atar. Hac   işlerinde böyle baskası yerine görev yapmak, zaruret sebebiyle caizdir.

 

Akabe Cemresinde ilk taş atmakla Telbiye'ye son verilir. Artık "Lebbeykallahümme Lebbeyk...." denilmez. Yapılan telbiyelere bu anda karşılık manevi mükafat verilmiş olur.

 

(Imam Malik'e göre, Arefe   gününün zevalinden sonra Telbiye'lere son verilir. Cünkü o gün Arafat'da   durmakla yapılan ibadetler kabul olunmuş ve haccın büyük bir rüknü   yerine getirilmiş olur.)

 

Bu taşların atılmalarındaki   hikmet, Yüce Allah'in ilminde saklıdir. Bu, bizim için gerekli olan bir   ibadet emridir. Biz bunu yapmakla Yüce Allah'in emirlerine kayitsız   şartsiz itaat ve bağlılığimızı göstermiş oluruz. Bir de kötü ruhlara ve   şeytan vesvesesine karşi olan nefretimizin bir işareti ve belirtisidir.   Hazret-i Ibrahim Aleyhisselam'ın sünnetine bağlılığın da ince bir   anlamını taşır.

 

14) Mina'da taşları attıktan sonra Kurban kesmek. Bundan sonra da Harem   bölgesi içinde ve kurban bayramının ilk üç gününden birinde saçları traş   etmek veya kısaltmak. Şöyle ki:

 

Kurban kesmek, hac ile   umrenin her ikisini yapanlara vacibdir. Bu görevi yapmak, hac ile umreyi   birlikte yerine getirme nimetine şükür karşılığıdır. Yalnız farz hac   yapan ve mikat dışından gelenlere, misafir olduklarından kurban kesmek   vacib değildir. Isterlerse nafile olarak kesebilirler.

 

Kadınlar saçlarının ucundan biraz kırkarlar..

 

Saçları traş etmeğe Halk,   biraz kısaltmaya da Taksir denir. Bunları yapmak, İmam Azam'a göre belli   bir yer ve zamana bağlıdır. Yalnız Harem bölgesinde ve kurban kesme   günlerinde yapılabilirler.

 

Imam Ebu Yusuf'a göre   bunlar bir yere ve zamana bağlı değildir. Bunlar sonradan baska bir   yerde de yapılabilir. Imam Muhammed'e göre zamana bağli değilse de,   belli bir yere bağlıdırlar. Buna göre, kurban kesme günlerinden sonra da   yapılabilir. Fakat Harem bölgesinde yapılması şarttır. Başka bir yerde   yapılırsa, ceza olarak bir koyun kurban etmek gerekir.

 

Traş olmak (halk),   taksirden (saç kısaltmaktan) daha faziletlidir. Saçsız olanlar   başlarının üzerine usturayı gezdirmekle bu vacibi yerine getirmiş   olurlar.

 

Haccın vaciblerinden birini   terk etmek, haccin sıhhatine engel olmaz. Fakat ceza olarak yalnız   kurban kesmek gerekir. Kurbanin eti Mekke fakirlerine dagitılır. Bununla   beraber terk edilen bir vacib yeniden yapılınca, ceza düşer. Abdestsiz   yapılan bir tavafı yeniden yapmak gibi...

 

Haccın Sünnetleri

 

Farz haccın sünnetleri şunlardır :

 

1) İhrama   girerken gusletmek veya abdest almak. Bu yıkanma, yalnız temizlik   maksadı iledir. Bundan dolayi hac için ihrama girecek bir kadın adet   görmekte veya lohusa ise, temizlik için yıkanması sünnettir.

 

2) İhram'ın sünneti niyetiyle iki rekat namaz kılmak. Bu namazın ilk   rekatında "Kafirun" suresini ve ikinci rekatında "İhlas" suresini   okumalıdır.

 

3) İhram   için beyaz ve temiz iki parçadan ibaret örtüye bürünmek. Bunların yenisi   ve beyaz renklisi, yıkanmısından ve başka renklerden daha iyidir.

 

4) İhramdan önce gülyağı gibi hoş koku sürünmek.

 

5) İhramdan sonra her seher vaktinde, her namaz kılısta, her yokuşa çıkışta   ve inişte; her yolcu kafilesi ile karşılaşmada orta bir sesle üç defa   Telbiye getirmek (Lebbeykallahümme Lebbeyk.... demek).

 

6) Telbiyelerden sonra, Peygamber Efendimize çokça salat ve selam okumak.

 

7) Salat ve selamdan sonra Yüce Allah'a yalvarmak ve özellikle şu duayı okumak:

Anlamı: "Ey Allah'ım! Ben senden rızanı ve cennetini dilerim. Gazabından ve ateşinden sana sığınırım."  

İmam Muhammed'e göre, belli   ve aynı duayı devamlı olarak yapmak, kalbin ince duygusunu giderir ve   samimiyete aykırı olur. Bir alışkanlık halini alarak tam bir anlayışla   yapılmamış bulunur. Onun için herkes dilediği şekilde dua etmelidir, bu   müstahabdır. Bununla beraber Peygamber Efendimizden nakledilen dualari   bereketlenme maksadı ile okumak güzeldir.

 

8) Mekke-i   Mükerreme'ye girmek için yıkanmak ve gündüz vakti girmek, Kabe'yi   görünce dua etmek, Beytullah'ın önünde tekbir ve tehlilde bulunmak.

 

9) Afaki   olanlar (Mikat dışından gelenler) için kudum tavafı yapmak.Geç kalıp da   Mekke'ye girmeden Arafat'a çıkanlardan bu Kudum Tavafı düşer.

 

10) Mekke'de bulundukça zaman zaman nafile olarak Tavaf etmek.

 

11) Ziyaret Tavafında erkeklerin "Iztiba" etmeleri (Tavafa başlamadan önce,   omuza alınan örtüyü sağ koltuğun altından geçirerek sol omuz üzerine   atmaları.)

 

12) Ziyaret   tavafının ilk üç şartında erkeklerin "Remel" yapmaları (adımlarını   kısaltarak ve omuzlarını silkerek çalımlı bir şekilde yürümeleri) Bu   hareket hacıların güç ve sağlamlıgına bir işarettir.

 

Resullüllah Efendimiz kaza   olarak yerine getirdikleri Umre haccı esnasında ashab-ı kiramla beraber   bu şekilde tavaf ederek, karşıdan seyreden ve ashab-ı kiramın zayıf   düştüklerini sanan Mekke'lilere müslümanlarin kuvvet ve yiğitliğini   göstermek iştemişti. Peygamberimizin bu sünneti hala uygulanmaktadir.

 

Bu Remel, Kudüm Tavafında yapılabilirse de, Ziyaret Tavafında yapılması daha faziletlidir. Sader Tavafında ise yapılmaz.

 

13) Safa   ile Merve arasinda Sa'y ederken oradaki iki yeşil direk (ışık) arasını   erkeklerin koşarak geçmeleri ve sonra yavaşlamaları.

 

Bu hızlı yürüyüşe "Hervele" denilir.

 

14) Zilhicce ayının yedinci günü öğle namazından sonra Mekke'de tekbir hutbe okunup insanlara hac işlerini (menasiki) öğretmek.

 

15) Zilhicce'nin sekizinci   günü, güneşin doğmasından sonra Mekke'den Mina'ya çıkmak ve o gece   Mina'da kalmak. Mina Harem Bölgesindedir.

 

16) Zilhicce'nin dokuzuncu günü, güneşin doğusundan sonra Mina'dan Arafat'a çıkmak.

 

Arafat'da en büyük Islam   idarecisi veya onun görevlendireceği kimse, öğle namazı ile ikindi   namazıni birlikte olarak öğle vaktinde kıldırır. Zevalden sonra ve   namazdan önce iki hutbe okur. Insanlara Arafat ile Müzdelife'de bir   müddet durup beklemelerini (vakfe yapmalarını) söyler ve hac ile ilgili   bazı bilgiler verir.

 

17) Kurban   Bayramının ilk gününde bir hutbe okumak ve haccın geri kalan   görevlerini anlatmak. Bu hutbe ile beraber üç hutbe okunmuş oluyor.

 

18) Arafat   ve Müzdelife'de kılınan namazlarda yalvarıp yakararak dua etmek ve göz   yaşları dökmek veya döker gibi bir tavır takınmak. Hem kendisi, hem de   ana-babasi için ve bütün müslümanlar için hayırlı

 

dualar yapmak.

 

Arafat, Harem bölgesi dışında bulunan bir sahadır. Burada hacıların duruşu cuma gününe rastlasa, cuma namazı kılınmaz.

 

19) Güneşin batışından sonra Arafat'dan yavaş yavaş inmek. Müzdelife'ye   varıldığı zaman gelip geçenlere engel olmamak için vadiden yüksekçe   bulunup "Mes'ar-i Haram" denilen "Kuzah" tepesi yakınında konaklamak.

 

20) Bayram   gecesi Müzdelife'de kalıp Bayram sabahı Mina'ya inmek. Nahr, (kurban   kesme) günlerinde bütün yol eşyası ile beraber Mina'da kalmak.

 

21) Mina'da   taşlar atılırken Mina'yı sağa ve Mekke'yi sola almak. Sırasıyla önce   Cemre-i Ula'yi, sonra Cemre-i Vusta'yi, daha sonra Akabe Cemresini   taşlamak ve bu son cemrede taşlari aşağıdan yukarıya doğru atıvermek.

 

22) Taşlamaya ilk gün, güneşin doğması ile zevali arasında, diğer günlerde ise zeval ile güneşin batışı arasında başlamak.

 

23) Mina'dan Mekke'ye acele inmek isteyen kimse için Zilhicce'nin onikinci   günü güneşin batışından önce yola çıkmak. Güneşin batışına kadar   beklemek günahtir.

 

24) Mina'dan Mekke'ye inerken Muhaseb ve Ebtah denilen düz bir yerde azıcık duraklamak.

 

25) Veda   tavafından ve iki rekat namazdan sonra Zemzem suyundan, Kabeye bakarak   ayakta kana kana içmek ve bu mübarek sudan başa ve bedene dökünmek.

 

26) Hacer-i Esved ile Kabe kapısı arasında bulunan Mültezem isimli yere göğsünü ve yüzünü koyup sürüvermek.

 

27) Kimseye   zahmet vermeksizin Kabe'nin örtülerine yapışıp duada bulunmak. Kabe   içine girmek mümkün olunca, tam bir edeb ve hürmetle girip iki rekat   namaz kılmak.

 

Kabenin örtüsüne sarılmak,   Mültezem'e sürünmek, Allah'in rahmetine yakınlığın bir nişanıdır.   Beytullah'a olan muhabbetin ve Yüce Allah'in mağfiretini ısrarla   istemenin ve Vacib Teala Hazretlerine sığınmanın bir işaretidir.

 

28) Medine-i Münevvere'ye gidip Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'i ziyaret etmek.

Haccin sünnetlerini   terk eden faziletten mahrum kalir. Daha Ravza-i Mutahhara dogrusu günah   islemis olursa da, üzerine kurban kesmek gibi bir ceza gerekmez.   (Safiilere göre, Arefe gecesi Mina'da kalmak sünnettir. Tesrik (bayram)   gecelerinde kalmak ise vacibdir.) 

Haccin Edebleri

 

Hac yolculugunda bulunacak kimselerin gözetecekleri bir kisim edebler vardir.

 

Baslicalari sunlardir:

 

1) Tam helal bir mal ile hac etmelidir. Cünkü helal olmayan bir mal ile hac yapilmasi haramdir.
    2) Yola çikmadan önce, kul borçlari varsa ödenmelidir.
    3) Günahlardan tevbe etmeli, kazaya kalmis ibadetler varsa, onlari kaza etmelidir.
    4) Gösteristen, ögünüp böbürlenmekten, süs ve saltanattan sakinmali, tevazu içinde olmalidir.
    5) Hac yolculugu üzerinde bilgi ve tecrübe sahibi kimselerle istisare yapmalidir.
    6) Kimlerle arkadas olacagina, hangi yoldan ve hangi vasitalarla   yolculuk yapacagina dair "Istihare" yapmalidir (Iki rekat namaz kilarak   Allah'dan hayirlisini istemelidir.)
    7) Gerekirse kendisine yol gösterecek, yardimda bulunacak ve sabir tavsiye edecek iyi bir arkadas edinmelidir.
    8) Yolda arkadaslari ile ve diger yolcularla çekisip dövüsmekten sakinmalidir.
    9) Düsmanlari varsa, onlari bagislamaya ve anlayisla karsilamaya çalismalidir.
    10) Hac yolculuguna ay basinda persembe günü veya pazartesi günü sabahleyin çikmalidir.
    11) Ailesi, komsusu ve dostlari ile vedalasmali ve onlarin dualarini   dilemeli. Bunun için onlari ziyarete gitmelidir. Onlar da kendisini Hac   dönüsünde karsilamalidir ki, bu da bir sünnettir.
    12) Hacca giderken ve hacdan dönünce evinde iki rekat namaz kilmali ve dua etmeli.

 

Haccin Nevileri

 

Hac, farz, vacib ve nafile kisimlarina ayrildigi gibi, ifrad hac, temettü hac ve kiran hac nevilerine de ayrilir. Söyle ki:
   
    1) Farz hac, sartlarini kendisinde toplayan bir müslümanin ömründe bir defa yapmakla yükümlü oldugu hacdir.
    2) Vacib hac, nezredilen veya baslanmisken bozulan nafile bir hacca karsilik kaza edilecek olan hacdir.
    3) Nafile hac, bülug çagina ermemis olmakla mükellef   bulunmayanin veya farz hacci yapmis bulunan bir kimsenin Allah rizasi   için nafile olarak yapacagi hactir ki, bu hac tekrar tekrar yapilabilir.   [On iki yasini bitirip henüz büluga ermemis olan erkek çocuguna   mürahik, dokuz yasini tamamlayip da büluga ermemis olan kiz çocuguna   mürahika denir.]
    4) Ifrad hac, beraberinde umre yapmaksizin yalniz basina   yapilan farz, vacib ve nafile hacdir ki, ihrama girerken yalniz hacca   niyet edilir. Bunu yapana "Müfrid" denilir.
    5) Temettü hac, hac mevsiminde önce umre için ihrama   girilip umre yapildiktan sonra ayni mevsimde daha yurda dönmeden tekrar   ihrama girerek usulü üzere yapilan farz hacdir. Bu hacci yapana   "Mütemetti" denir. Bu, ifrad hacdan daha faziletlidir.
    6) Kiran hac, hac aylarindan önce veya hac aylari içinde   mikattan evvel veya mikatta Umre ile farz hacci bir ihramda toplayip   bir niyetle Umre yapildiktan sonra usulü üzere yerine getirilen hacdir.   Bu sekilde hac yapilmasi Temettu hac yapilmasindan daha faziletlidir. Bu   hacci yapana da "Karin" denir. Bunlarin açiklama ve uygulamalan ileride   gelecektir.
    Haccin farz, vacib ve sünnet olan herhangi bir isine   "Nüsük" denir. Bunun çogulu "Menasik" dir. Bu söz, aslinda ibadet ve su   ile bir seyi temizlemek demektir.

 

Farz Hac Üzerinde Uygulama
   
    Hac görevini vacibleri, sünnetleri ve edebleri ile yapacak olan kimse, su sekilde hareket eder:
   
    1) Helal ve temiz bir mal elde eder. Ödenmesi gerekli   borçlari varsa, onlari öder. Kazaya kalmis ibadetleri varsa, mümkün   oldugu kadar onlari kaza eder. Günahlarindan tevbe eder ve Allah'dan   magfiret diler. Kendisini kötü söz ve hareketlerden korur. Güzel ahlakli   olmaya çalisir. Tevazu hali içinde bulunur. Yola çikacagi zaman evinde   iki rekat namaz kilar. "Bismillahi tevekkeltü alellahi la havle ve la   kuvvete illa billah" diyerek Allah'a siginir. Ailesi, komsusu ve   dostlari ile vedalasarak yola çikar.
    2) Mikat denilen yerlerden birine varinca yikanir veya   abdest alir. Giderilmesi gereken fazla killari yok eder, tirnaklari   keser. Elbisesini çikarir. Beyaz ve temiz olan iki parçadan ibaret   dikissiz ihram'a bürünür. Basini açik ve ayaklarini çiplak bulundurur.   Üstleri açik ve topuklari kisa olan dikissiz terlik giyer. Bunlar için   önceden hazirlikli olmasi gerekir. Ihram için iki rekat namaz kilar.   Ihrama niyet edip: "Allahümme inni üridü'l-hacce, feyessirhu li ve   tekabbelhüminni = Ya Rabbi! Ben hac etmek istiyorum, onu bana   kolaylastir ve onu benden kabul et" diye dua eder. Sonra   "Lebbeykallahümme Lebbeyk..." diye telbiyede bulunur.
    3) Böyle ihrama girdikten sonra, eger zevcesi yaninda   ise, onunla iliskide bulunmaz, öpmez ve oksamaz. Dikisli elbise   giyinmez. Artik hoskokulu seyler sürünmez. Saçlarini kesmez ve killarini   gidermez, tirnaklarini kesmez. Güvercin ve geyik gibi kara av   hayvanlarini avlamaz. Yesil agaçlari ve otlari kesip koparmaz. Kötü ve   çirkin sözler söylemez. Arkadaslari ve baskalari ile çekismez. Fakat   yikanabilir ve para kesesini (kemerini) beline baglayabilir.
    4) Her namaz kildikça ve yolcu kafilelerine her   rastladikça, yokus çikinca ve yokustan inince, yüksek sesle   "Lebbeykallahümme Lebbeyk..." diye telbiyede bulunur. Mekke'ye varacagi   zaman yikanir veya abdest alir.Mekke'ye girince, hemen Mescid-i Haram'a   kosar. Beytullah'i görünce telbiye getirir, "Allahü Ekber" diye tekbir   alir, " La Ilahe Illallah " diye tehlilde bulunur. Salat ve selam   okuyarak: "Allahümme zid beyteke tesrifen ve tazimen ve tekrimen ve   birren ve mehabeten = Ey Allah'im! Beyt-i serifine mahsus tesrifi,   tazimi, tekrimi, ihsan ve yüceligi artir," diye dua eder.Sonra Hacer-i   Esved tarafina yönelerek tekbir alir. Hacer-i Esvedi selamlar. Mümkünse,   kimseye eziyet vermeden onu öper veya elini sürer. Sonra da Kabe'yi   sola alarak Hatim'in disindan Kudüm Tavafina baslayip Kabe'nin etrafini   yedi defa dolasir. Bu tavafin ilk üç devrinde (Sartinda) remel yapar   (adimlarini kisaltip omuzlarini silkerek çalimlica yürür.) Her dolasmada   Hacer-i Esved'in karsisina gelince onu selamlar. Bu tavafi   tamamladiktan sonra Ibrahim Aleyhisselam'in makaminda, eger kalabalik   ise Mescidin uygun bir yerinde iki rekat namaz kilar. Sonra yine Hacer-i   Esved'i selamlar!
    5) Böylece Kudüm Tavafini tamamladiktan sonra Sa'y   için Safa ile Merve yoluna çikar. Önce Kabe'yi görebilecek sekilde Safa   tepesine çikar. Kabe'ye yönelerek tekbir ve tehlil getirir, salat ile   selamda bulunur. Sonra buradan Merve'ye dogru gider. Yolda bulunan iki   yesildirek (isik) arasinda biraz kosar. Bu sekilde dört defa Safa'dan   Merve'ye karsi tekbir ve tehlil getirir, salat ve selamda bulunur. Böyle   her gidis geliste telbiye yapar. Kosarak yürüdügü zaman:   "Allahümme'gfir verham ve tecavez amma ta'lem. Feinneke   entel'aliyyül'azim Ya Rabbi! Bagisla ve merhamet et. Bildigin   kusurlardan vazgeç. Sübhesiz ki sen, yücesin, büyüksün," diye dua   eder.Bu gidis ve gelisin (Sartlarin) arka arkaya yapilmasi daha   faziletlidir. Ara vererek yapilmasi da caizdir.
    6) Yalniz hacca (Ifrad hacca) niyet etmis olan kimse,   böyle sa'y ettikten sonra da Mekke'de yine ihramli olarak kalir. Kiran   hacca niyet eden de böyledir. Diledigi zaman Kabe'yi tavaf eder.   Zilhiccenin sekizinci (terviye) gününde sabah namazini yine ihramli   olarak Mekke'de kilar. Sonra Mina'ya çikar. Orada arefe gününün sabah   namazini kilincaya kadar durur. Sonra Arafat'a gider. O gün günes   batinca da, Arafat'dan Müzdelife'ye yönelip geceyi Müzdelife'de geçirir.   Aksam namazini yolda kilmayip onu yatsi namazi ile beraber Müzdelife'de   imamla kilar. Kurban Bayrami gününün fecri dogunca hemen sabah namazini   kilar. Sonra Müzdelife'de "Mes'ar-i Haram" denilen yere gider ve burada   biraz durur. Bütün bu yerlere gidis gelislerde telbiyede bulunur.
    7) Mes'ar-i Haram'da iken fecir tamamen açilinca henüz   günes dogmadan Mina'ya dogru vakar ve sükunetle yürümeye baslar.   Mina'da "Akabe Cemresi" denilen yere yedi küçük (nohut büyüklügünde) tas   atar. Bu taslari sag elinin bas parmagi ile sehadet parmagi arasinda   tutarak atar. Her birini attikça tekbir getirir. Taslari atinca orada   beklemez. Sonra dilerse kurban keser. Ondan sonra tiras olur veya   saçlarinin uçlarindan parmak uçlari kadar kirpar. Bunlari yapinca bütün   ihram yasaklari kendisine helal olur; yalniz zevcesi ile yine iliski   kuramaz.
    8) Bundan sonra ayni günde (Bayramin birinci gününde)   veya ikinci ve üçüncü gününde Mekke'ye inip Ziyaret Tavafi yapar. Kudüm   tavafinda Remel yapmamis ise, bunu Ziyaret Tavafinin ilk üç devresinde   yapar. Bu tavafi bitirince iki rekat namaz kilar. Artik bu farz olan   Ziyaret tavafindan sonra zevcesi ile iliski kurabilir. Böylece bütün hac   yasaklari kalkmis olur. Ziyaret Tavafi için, Mina'dan Mekke'ye Bayramin   birinci günü inmek daha faziletlidir.
    9) Ziyaret Tavafini yaptiktan sonra tekrar Mina'ya   gider. Cemrelere tas atmak için üç gün Mina'da oturur. Bayramin ikinci   günü zeval vaktinden sonra, Mina'daki "Mescid-i Hayf" yakininda bulunan   Cemre-i Ula'dan baslayarak cemrelerin üçünü de taslar. Söyle ki:   Yürüyerek önce Cemre-i Ula'ya, sonra Cemre-i Vusta'ya yediser tas atar.   Her tasi atarken tekbir alir. Bu iki cemreden her birinin yaninda   bekleyerek hem kendisine, hem ana-babasina, hem de din kardeslerine dua   eder. Sonra Cemre-i Akabe yakinina gider. Buna da yedi tas atar; ancak   burada dua için durmaz.Bayramin üçüncü gününde de, zevalden sonra bu   sekilde cemreleri taslar. Eger Mina'da iken Bayramin dördüncü günü de   girecek olsa, o gün de böyle taslari atar. Bu güne ait olmak üzere cemre   taslari zevalden önce de atilabilir. Bu sekilde atilan taslarin sayisi   yetmise ulasir. Bu taslar Müzdelife'de iken veya Mina'ya gelirken   toplanir. Ihtiyat olarak taslar yikanir. Bu taslari, cemrelerde biriken   taslardan alip atmak mekruhtur.
    10) Bundan sonra tekrar Mekke'ye döner veya yolda   "Muhassab" denilen düzlükte biraz durup dinlenir. Ondan sonra Mekke'ye   giderek Harem-i serife varir. Veda Tavafini yaparak iki rekat namaz   kilar. Sonra Zemzem kuyusunun yanina gider ve Beytullah'a karsi durup   kana kana içer. Bu su ile yüzünü ve basini yikar. Mümkünse bedenine de   döker: Içtikçe söyle dua eder:"Allahümme es'elüke ilmen nafian ve rizkan   vasian ve sifaen min küllidain. Allah'im! Ben senden faydali ilim,   genis rizik ve her hastaliktan sifa dilerim."
    11) Zemzem suyunu içtikten sonra Kabe'nin yüksek   esigini öper. Imkan bulursa içine girip iki rekat namaz kilar. Yüzünü   duvarina sürüp Yüce Allah'a hamd eder ve magfiret diler. Tam bir edeble   tekbir ve tehlil getirerek Mültezem'e gelir. Yüzünü ve gögsünü oraya   kor. Kabe'nin örtüsüne yapisarak dua eder. Artik Mekke'de kalmayacaksa,   yüzünü Beytullah yönünden ayirmayarak ayrilik üzüntüsü ve kederi ile   aglaya aglaya veya aglar gibi bir durumda arka arka çekilip Harem-i   Serifden çikar. Diledigi gün memleketine döner.Bu hac görevlerini   (menasikini) yapmada kadinlar da erkekler gibidir. Ancak kadinlar   adetleri üzere elbiselerini giyinmis, baslarini ve ayaklarini örtmüs   bulunurlar. Bununla beraber yüzlerine dokunmamak üzere bir örtü (peçe)   de kullanabilirler. Telbiyelerde seslerini yükseltmezler. Tavafda ve   Safa ile Merve arasinda hizla yürümezler. Ihramdan çikmak için   saçlarinin uçlarindan biraz kesmekle yetinirler. Hacer-i Esved'i   selamlamak için erkeklerin arasina sokulmazlar. Adet görmeye baslayan   bir kadin, haccin bütün görevlerini yapar. Fakat bu hali ile tavaf   yapamaz. Tavafi sonraya birakir. Bu geciktirmeden dolayi kendisine   kurban kesmek veya baska bir ceza gerekmez.

 

Ziyaret Tavafindan sonra adet gören kadindan vacib olan veda tavafi düser.

Haccin RükünleriHaccin   rükünleri, mahiyetini teskil eden farzlari ikidir: Biri, Arafat'da bir   müddet beklemek, digeri de Kabe-i Muazzama'yi farz manada tavaf   etmektir.
 
  Vakfe 

Arafat,   Mekke-i Mükerreme'nin güney dogusunda alti saat uzaklikta bulunan bir   yerdir. Hac yapacaklar için Arafat'da durmak zamani, Zilhice ayinin   dokuzuna rastlayan Arefe gününün zeval vaktinden itibaren Kurban bayrami   ilk gününün fecrinin dogusuna kadar olan zamanin herhangi bir kismidir.   Bu müddet içinde bir dakika dahi olsa, beklemekle bu farz yerine gelmis   olur. Bu arafat'da uyanik bir halde durmakla uyumak veya baygin   bulunmak halleri esittir.

Belirtilen müddetten   önce veya sonra, Arafat'da durmakla "Vukuf" farizasi yerine getirilmis   olmaz. Ancak Zilhicce'nin hilalinde sübhe olur da Zilkade otuz gün   olarak tamamlanmis bulunur ve sonradan Zilkade'nin yirmi dokuz gün   oldugu anlasilirsa, bu takdirde Arafat'da durmanin ilk Kurban Bayrami   gününe rastlamis bulunmasi istihsan yolu ile caizdir ve yeterlidir. 

Hacilarin Arefe günü   sanarak Arafat'da durduklari günün Terviye (Zilhicenin sekizinci) günü   oldugu anlasilsa, bu bekleme yeterli olmaz. Arefe günü tekrar durmalari   gerekir. Su kadar ki, bütün insanlar tarafindan vakfe ve farz tavaf   yapildiktan sonra haccin sahih olmadigina (bir gün önce yapildigina)   dair ortaya çikacak haberler ve sahidlikler artik dinlenmez.

 

Arafat meydaninin ortasinda   "Cebel-i Rahmet" yaninda kibleye karsi durulup Allah'a ayakta dua   edilmesi daha faziletlidir. Burasi, manevi degeri çok büyük olan bir   yerdir. Dünyanin her tarafindan akin edip gelen, yurdlari, dilleri ve   renkleri baska baska olan; fakat düsünce ve gayeleri bir olan yüz   binlerce müslüman, Arafat'da, kefenlere bürünmüs, kabirlerinden dirilip   Mahser meydanina toplanacak bir muhtesem insan kitlesini andirir.   Bunlarin hep birden duygulu bir dille Allah Teala Hazretlerini tevhid ve   tebcile baslamalari, Allah'dan bagis dilemeleri ve ikram beklemeleri,   melekleri bile heyecana getirecek yüksek ve ruhani bir manzara meydana   getirir.

 

Süphe yok ki, Allah Teala   Hazretleri, bu garib kullarina lutfedecek ve meleklerine söyle hitab   buyuracaktir: "Su uzak ülkelerden gelip toz-toprak içinde kalmis,   kiyafetleri perisan bir halde, benim rahmet ve yardimimi dileyen   kullarima bakiniz! Ben sani yüce, onlari bagislayacagim ve magfiretime   erdirecegim." Böylece feyiz ve bereketi nihayetsiz olan Yüce Allah'in   rahmet ve yardim denizleri dalgalanip duracaktir.

 

Ne kutsal bir tecelli, ne yüce bir basari!..

 

(Imam Malik'e göre   Arafat'da bekleme müddeti, Arefe günü günesin zevalinden; gündüzün   fecrine kadar devam eder. O gün günesin zevalinden batisina kadar, bir   an bile olsa, beklemek vacibdir. Günesin batisindan sonrada bir miktar   beklemek gerekir ki, farzdir.)

 

Kabe-i Muazzam'a, Mekke-i   Mükerreme sehrinde Allah Teala'nin emri ile Ibrahim Aleyhisselam'in ilk   olarak veya yenilemek suretiyle yapmis oldugu dört köseli yüksek ve   mübarek bir binanin isgal ettigi kutsal bir yerdir. Burasi bütün   müslümanlarin kiblesidir. Bu kiblegaha, Ilahi bir mabed ve Ilahi   rahmetin tecelli kaynagi olmasindan dolayi Beytullah Beyt-i Muazzam adi   verilmistir.

 

Kabe-i Muazzama, Harem-i   Serif ve Mescidü'l-Haram denilen büyük bir Mescidin ortasinda   bulunmaktadir. Bu mescidin etrafinda kubbeler vardir. Geri kalan kisim   açiktir. Yedi minaresi, birçok kapilari, içinde minberi, Zemzem kuyusu   ve Ibrahim Aleyhisselam'in Makami vardir.

 

Ziyaret tavafina gelince:   Bu, Arafat'da vakfeden sonra Kabe-i Muazzamanin etrafinda yedi defa   dolasmaktan ibarettir ki, bunun dört defasi farz olan bir rükündür.

 

Ziyaret tavafinin vakti,   Kurban Bayraminin ilk günü fecir dogduktan sonra hayatin son gününe   kadar uzayan bir zamanin herhangi bir kisminda yapilacak bir tavaf ile   hac farizasi tamamlanmis olur.

 

Tavafin Mahiyeti ve Nevileri

 

Tavaf, lugat'ta ziyaret   etmek ve bir seyin etrafinda dolanmak manasinadir. Tavaf edene Taif ve   tavaf edilen yere de Metaf denir.

 

Din deyiminde tavaf, Kabe'nin etrafinda yedi defa dönmekten ibarettir. Söyle ki:

 

Kabe'nin güney tarafindaki   bir kösesine Rükn-ü Hacer ve diger kösesine Rükn-ü Yemani denir. Rükn-ü   Hacer'de, Hacer-i Esved denilen mübarek bir tas vardir ki, tavafa   buradan baslanir. Beyt-i Muazzama sola alinarak Kabe'nin kapisina dogru   gidilmek suretiyle Beyt'in çevresinde dolasilir. Böylece Hacer-i   Esved'den baslayarak yapilan bir dolasim yine orada tamamlanmis olur.   Buna bir "savt" denir. Ayni sekilde yedi defa yapilan savt ile tavaf   biter.

 

Tavaf, bir nevi namazdir.   Allah Teala'ya heyecan ve muhabbetle yapilan tazimin bir nisanesidir.   Allah'in Ars'i etrafinda dolasan kutsal meleklerin hallerine bir   benzeyis seklidir.

 

Kabe-i Muazzama, bu   yasanilan alemde, göremedigimiz melekler alemindeki Ilahi makamin bir   görüntüsü yerindedir. Bu maddi Beyt'in çevresindeki beden hareketleri,   melekler aleminde Ars çevresinde yapilan ruhani hareketlerin birer   isaretidir.

 

Gerek tavafa baslarken ve   gerek tavaf esnasinda Hacer-i Esved'in önüne her geldikçe ona karsi   durulur. Namaza durur gibi, eller kaldirilir, tekbir ve tehlil   getirilir. Mümkünse öpülür veya eller sürülür. Bu da mümkün degilse,   yalniz ona karsi eller yukari kaldirilir, isaret yapilir ki, buna   Istilam (Selamlamak) denilmektedir.

 

Hacer-i Esved'e böyle el   koymak, Yüce Allah'a ibadet ve itaat etmek üzere söz vermenin ve bunda   kararli olmanin bir nisani demektir.

 

Tavafin nevilerine gelince: Bunlar asagida yazildigi sekilde bes kisimdir:

 

1) Kudum Tavafi: Tasradan   Mekke-i Mükerreme'ye varilinca ilk yapilan tavaftir. Bu tavaf, afaki   (Mikat disindan gelenler) için sünnettir. Buna Tavaf-i Lika da denir.

 

(Imam Malik'e göre bu tavaf vacibdir.)

 

2) Ziyaret Tavafi:   Arafat'dan döndükten sonra yapilan tavaftir. Buna "Tavaf-i Ifaze"de   denir. Iste haccin iki rüknünden biri bu tavaftir ki, dört sarti   farzdir.

 

3) Sader Tavafi: Hac   esnasinda Mina'da taslar, atildiktan sonra, Mekke'ye inilince yapilan   tavaftir. Buna "Veda Tavafi" da denir. Bu tavaf, Mikat disindan gelenler   (Afaki'ler) için vacibdir: Bununla hac isleri (menasik) tamamlanmis   olur. Hacilar bu tavafla Kabe'ye veda ederek vatanlarina dönmeye   baslarlar.

 

(Bu tavaf, Safiiler'de vacib veya sünnettir.)

 

4) Nafile Tavaf: Mekke'de   bulunan müslümanlarin Kabe etrafinda zaman zaman yaptiklari nafile   tavaftir. Böyle bir tavaf, Mikat disindan gelenler için, nafile namaz   kilmaktan daha faziletlidir. Cünkü onlar her zaman bu serefi elde   edemezler.

 

5) Umre Tavafi: Bunun dört   sarti Umre'nin rüknünden olan tavaftir ve farzdir. Bunun yerine baska   bir sey geçemez. Umre'de kudum tavafi ile Sader tavafi yoktur. Umre'ye   Ihramla baslanir, tiras olmak veya saç kisaltmakla Umreye son verilir.

 

Tavaf esnasinda tekbir ve   tehlil getirilir, salat ve selam okunur. Tavafta sartlari arka arkaya   yapmak sart degildir. Bu tavaf henüz tamamlanmadan namaz için veya   abdesti tazelemek için birakilsa, tavaf bozulmaz. Geri kalan kisim sonra   tamamlanabilir. Tavaf sirasinda kadinlarin erkeklerle ayni hizada   bulunmalan tavafi bozmaz.

 

Temettü Haccinin Yapilis Sekli

 

Daha önce yazildigi gibi   Temettü Hacci, farz olan hac ile Umre'yi ayri ayri iki ihram ile   toplayip hac mevsiminde yapmaktir. Mikat disindan (uzaktan) gelen   hacilar, ihramda fazla kalmamak için daha çok bu nevi hac etmeyi tercih   ederler. Söyle ki:

 

1) Bir afaki (mikat   disindan gelen kimse) ihrama basladigi zaman: "Ya Rabbi! Ben umre yapmak   istiyorum, bu umreyi bana kolaylastir ve onu benden kabul buyur," diye   umreye niyet ederek telbiyede bulunur, iki rekat namaz kilar. Diger   isleri de yerine getirir.

 

2) Mekke'ye girince,   usulüne göre umre için Kabeyi yedi defa tavaf eder. Sonra iki rekat   namaz kilar. Daha sonra Safa-Merve arasinda sa'y görevini yapar.   Arkasindan saçlarini tiras eder veya kisaltir. Böylece umresini   tamamlar.

 

3) Bu sekilde umresini   yapmis olan kimse, ihramdan çikmis olur. Artik ihrama girmemis insanlar   gibi Mekke'de kalir. Asil elbiselerini giyer ve mübah olan diger isleri   yapabilir.

 

4) Umresini yapmis olan bu   zat, Mina'ya çikilacak gün veya daha önce Mekke'de tekrar ihrama girer   ve (farz) hacca niyet eder, telbiyede bulunur. Artik yalniz hacca (ifrad   hacca) niyet eden kimse gibi, daha önce, yazildigi üzere hac   görevlerini (menasiki) yerine getirir. Bundan baska Mina'da bir kurban   keser.

 

Bu kurban, hac ile Umreyi   bir arada yapmaya basari kazanmanin bir sükrü yerindedir. Akabe Cemresi   taslandiktan sonra nahr günlerinin birinde kurban kesilir. Bu kurbani   kesmeden önce saçlar tiras edilmez veya kisaltilmaz. Bu kurban bir koyun   olabilecegi gibi, kurban edilecek bir deve veya sigirin yedide biri   veya tümü de olabilir. Böyle bir kurban kesmekten aciz ise, Arefe   gününde üç gün tamamlanmis olmak üzere oruç tutar. Ayrica memleketine   döndükten sonra veya diledigi bir yerde yedi gün ki, toplam on gün oruç   tutmasi vacib olur.

 

5) Bu uygulama; Temettü   haccinda bulunup da beraberinde Hedy (kurbanlik) Mekke'ye götürmemis   veya göndermemis olan kimseye göredir. Eger böyle bir kurban bulunursa,   yalniz Umreyi yapmakla ihramdan çikmis olmaz. Umre için tavaf eder,   sa'yda bulunur ve terviye gününe (zilhiccenin sekizinci gününe) kadar   ihramda kalir. Bunun arkasindan hac için niyet ederek ihrama girer. Geri   kalan hac islerini yerine getirmeye devam eder. Kurban Bayraminin ilk   gününde Akabe taslarini attiktan sonra Kurbanini sükür olarak keser.   Ondan sonra saçlarini tiras eder veya kisaltir. Artik o anda iki   ihramdan çikmis olur.

 

 

Kiran Hac Nasil Yapilir?

 

Bilindigi gibi, Kiran Hac, farz olan hac ile Umre'nin ihramini birlikte yapmaktir. Söyle ki:

 

1) Kiran hac yapacak olan   kimse, mikatta veya mikat yerinden önce hac ile Umre'ye birlikte niyet   eder. Yine iki rekat namaz kilar. Sonra: "Ey Allah'im! Ben hac ve umre   yapmayi istiyorum. Bunlari bana kolaylastir ve benden bunlari kabul   buyur," diye dua eder ve Telbiyede bulunur. Ihrama girmis olan kimseye   yasak olan seyler aynen buna da yasaktir. Bunlari gözetmeye çalisir.

 

2) Bu kimse Mekke'ye   girince, önce umresini yapar: Beytullah'i tavafeder. Safa ile Merve   arasinda Sa'y yapar. Sonra ihramdan çikmadan haccin menasikini; evvelce   yazildigi gibi, yapar. Bayramin birinci günü Akabe taslarini attiktan   sonra; iki hacci bir arada basarmanin sükrü olarak bir kurban keser ki,   bu vacibdir. Ondan sonra saçlarini tiras eder veya kisaltir. Böylece   ihramdan çikmis olur. Bu kurbani bulup kesemeyecekse, son gün Arefe   gününde bitmek üzere üç gün oruç tutar. Yedi gün de Bayram günleri   çiktiktan sonra diledigi yerde veya memleketine dönünce tutar. Böylece   on gün oruç tutmasi gerekir. Bu oruçlari ayri ayri günlerde de   tutabilir.

 

3) Kiran hacca niyet eden   kimse, Umre'yi yapmadan Arafat'a gidecek olsa, umresi bozulmus olur.   Artik kendisine sükür kurbani gerekmez. Ancak niyet ettigi umreyi bozmus   oldugundan onu kaza etmesi ve bir ceza kurbani kesmesi gerekir.

 

Temettü hacci ile Kiran   hacci afakilere (Mekke disindan gelenlere) mahsustur. Mekke'de veya   Mekke ile mikatlar arasinda bulunanlar bunlari yapmazlar. Cünkü bu iki   hacci yapanlar, hac süresi içinde bir müddet aileleri yanina dönüp   gitmemeleri gerekir. Oysa ki, bunlarin aile efradindan uzaklasmalari   zordur.

 

Hedy'in Mahiyeti ve Hükümleri

 

Yüce Allah'in rahmetine   yaklasmak veya islenen bir cinayete keffaret olmak için Harem bölgesinde   kesilmek üzere götürülen veya kendisi veya parasi gönderilen kurbana   "Hedy" denir. Bu da en az bir yasindaki koyun ile alti ayini doldurup   bir yasindaki koyun gibi görünen tokludur. Bes yasini tamamlamis deve   ile iki yasini doldurmus sigir da olabilir. Bunlarin erkekleri ile   disileri birdir. Kurbanlik hayvanlarda aranan vasiflar, aynen bunlarda   da gereklidir.

 

Koyun cinsinden olan kurbana "Dem", deve ve sigir cinsinden olanada "Bedene" denir. Hedyin en iyisi bedenedir.

 

Bir hayvanin hedy olmasi ya   açik sekildedir veya delalet sekli iledir. Mesela: "Hedy için"   denilerek satin alinip Mekkeye gönderilen bir koyun açik bir sekilde   hedy olmus olur. Hedy olmasina kalben niyet edilen bir koyun veya hedy   olmasina niyet edilmeksizin Harem bölgesine kesilmek üzere gönderilen   bir koyun veya deve, delalet sureti ile hedy olmus olur.

 

Hedy hayvanina binilmesi,   yük yükletilmesi, bir zaruret olmadikça caiz degildir. Bu hürmete   aykiridir. Bu yüzden kiymetinde bir noksanlik olursa, bu noksan   miktarini sadaka olarak vermek gerekir.

 

Hedy kurbaninin sütünü,   etini yemek kendisine caiz olan bir kurban olsa bile, içmez. Memelerini   soguk su ile yikayarak sütünü kesmeye çalisir. Hayvana zarar verecekse,   yapilmaz. Bu durumda sütü fakirlere sadaka olarak verilir. Eger kurban   sahibi sütünden faydalanirsa veya sütünü zenginlere verirse, bunun   kiymetini (bedelini) fakirlere sadaka olarak vermesi gerekir.

 

Allah rizasi için   bagislanan bir seyin aynini sadaka vermek caiz oldugu gibi, kiymetini ve   bir rivayete göre dengini de sadaka vermek caizdir.Buna göre, bir kimse   kendi koyunlarindan belli birini hedy olmak üzere tayinetse, bunun   kiymetini veya dengini hedy olarak Harem-i Serif'e gönderebilir.

 

Nafile olarak gönderilen   bir hedy yolda çalinsa veya ölse, yerine baskasini göndermek gerekmez.   Vacib olarak gönderilmis olunca, yerine baskasini göndermek gerekir.   Fazla kusurlandigi takdirde de, noksanin bedelini sadaka vermek gerekir.   Ancak hedy kurbaninin sahibi fakir ise, o zaman bu kusurlu hedy yeterli   olur.

 

Yine, Haremde kesilip de,   eti henüz sadaka verilmeden çalinsa, artik baskasini kesmek gerekmez.   Cünkü vacib yerinde yapilmistir.

 

Önce de yazildigi gibi,   Temettü hacci ile Kiran haccindan dolayi hedy (Harem bölgesinde kurban   kesmek) vacibdir. Bunun koyun cinsinden olmasi da yeterlidir. Bu   kurbanlar, Bayramin birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde kesilebilir.   Fakat birinci günde kesilmesi daha faziletlidir. Bu, bir sükür kurbani   oldugundan bunun etinden sahibi de yiyebilir. Geri kalanini Mekke   fakirlerine dagitmakta fazilet vardir.

 

Hac mevsiminde nafile olarak Harem'de kesilen her cins kurban da birer hedy'dir. Bunlarin etlerinden sahibleri yiyebilirler.

 

Hacla ilgili cinayetlerden   (yapilmasi yasak seyleri yapmaktan) dolayi ceza veya keffaret olarak   kesilecek kurbanlar da hedy sayilir. Ancak bunlarin etlerinden sahibleri   ile zevceleri, usul ve fürulari yiyemezler. Cünkü bu ceza kurbanlari   zekat, adak kurbani ve fitre sadakasi yerinde sayilirlar. Bunlarin   etinden yiyecek olurlarsa, kiymetlerini fakirlere sadaka verirler.

 

Bedene (deve-sigir)   cinsinden olan kurbanliklar, nafile, adak, Temettü hacci ve Kiran hacci   için olunca, bunlarin bir nisanla kurbanlik olduklarini belirtmek   müstahabdir. Bu, baskalarina güzel bir örnek olur. Fakat ceza ve   keffaret kurbanlarina böyle bir alamet konulmamalidir. Cünkü bunlarin   açiga vurulmasi degil, gizli tutulmasi uygundur.

 

Hedy kurbanlarinin   kesilecegi yer, mutlak surette Mekke'nin Harem Bölgesidir. Bunlarin   Mina'da kesilmesi sart degildir, bir sünnettir. Ancak yolda sakatlanmis   olan nafile bir hedy yolda kesilebilir. Bu durumda etinden yemek   sahibine helal olmaz, bütününü sadaka vermek gerekir. Cünkü bunun   etinden sahibinin yiyebilmesi, bunun Hareme kavusmasi

 

Hac ve Umre Ile Ilgili Yasaklar

 

Hac veya Umre için ihrama girmis olanlarin din yönünden yapmalari yasak olan seylere "Cinayetü'l-Hac = Hac Yasaklari" denir . Burada kasid, yanilma, hataya düsme ve unutma birdir.

 

(Safiilerce hata ve unutma cezasi bagislanmistir.)

 

Hac ve Umre'ye ait yasaklar (cinayetler) su bes kisma ayrilir:

 

1) Yapilmalarindan dolayi yalniz birer dem (koyun veya keçi) kurban edilmesi gereken cinayetler.

 

Bülug çagina ermis olup da   ihrama girmis bulunan bir kimsenin bir uzvuna (organina) tamamen veya   bir uzvu miktari olacak sekilde degisik yerlerine hos kokulu bir sey   sürmesi, basina kina yakmasi, yag sürünmesi, tam bir gün aksama kadar   dikisli bir elbise giyinmesi veya basini örtülü bulundurmasi, basinin en   az dörtte birini tiras ettirmesi, fazla tüylerini gidermesi,   tirnaklarini kesmesi, haccin vaciblerinden birini (mikatta ihrama   girmeyi) terk etmesi, cünub veya haiz olarak kudüm veya veda tavafi   yapmasi veya abdestsiz olarak ziyaret tavafinda bulunmasi gibi...

 

Kiran haccinda bu yasaklardan biri yapilirsa, iki ihramin hürmetini korumak için iki kurban (dem) gerekir

 

Böyle irade ile   yapilmalarindan dolayi kurban kesilmesi gereken seylerden biri, bir   zaruret ve illet sebebiyle yapilsa, bu isi yapan serbest kalir; dilerse   Harem'de bir kurban keser, dilerse istedigi yerde üç gün oruç tutar,   dilerse alti fakire birer fitre miktari sadaka verir. Bu sadakanin Mekke   fakirlerine verilmesi daha faziletlidir. Verilecek bu sadakada temlik   caiz oldugu gibi, ibahe (ikram suretiyle yemek yedirme) de caizdir. Imam   Muhammed'e göre ibahe caiz degildir.

 

2) Yapilmasindan dolayi Bedene (deve veya sigir) kurban edilmesi gereken cinayetler:

 

Bunlar, Arafat'da vakfeden   sonra daha tiras olmadan veya saçlari kisaltmadan önce kurulan cinsel   iliski ile ziyaret tavafini cünub, hayiz veya nifas hallerinde yapmaktan   ibarettir. Bununla beraber herhangi bir tavaf, taharet halinde yeniden   yapilirsa cezasi düser.

 

Arafat'da vakfeden sonra   saçlari tirasdan veya kisaltmadan önce, bir mecliste cinsel iliski   tekrarlansa, yalniz bir Bedene (deve veya sigir) gerekir. Meclis   degisecek olsa, birinci iliskiden dolayi bir Bedene (deve veya sigir),   digerleri için de dem (koyun) gerekir. Cünkü birinci iliskide tavafa   noksanlik gelmistir. Böyle noksan bir tavaf için de "Dem" yeterli olur.   Fakat tiras olduktan sonra veya saçlari kisalttiktan sonra, ziyaret   tavafinin tamamindan veya ilk dört sartindan önce iliskide bulunsa,   yalniz bir koyun kesmek yeterli olur. Buna göre, ziyaret tavafinin   tamamindan veya dört sartindan sonra kurulacak iliski ile ceza olarak ne   bedene ne de dem gerekir.

 

3) Her birinin yapilmasindan dolayi yarim sa' (bir fitre miktari) besyüz yirmi dirhem sadaka verilmesi gereken cinayetler;

 

Bunlar, Ihramda bulunan bir   kimsenin, uzuvlar

Güncelleme Tarihi: 16 Mayıs 2014, 12:26
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER