ATAŞEHİR'DE KİTAP CAFE’NİN İLK KONUĞU TUNA KİREMİTÇİ

Ataşehir Belediyesi Mustafa Saffet Kültür Merkezi Kitap Cafe’nin ilk konuğu yazar, müzisyen ve sinemacı Tuna Kiremitçi oldu.

ATAŞEHİR'DE KİTAP CAFE’NİN İLK KONUĞU TUNA KİREMİTÇİ
 ATAŞEHİR'DE KİTAP CAFE’NİN İLK KONUĞU TUNA KİREMİTÇİ
Ataşehir Belediyesi Mustafa Saffet Kültür Merkezi Kitap Cafe’nin ilk konuğu yazar, müzisyen ve sinemacı Tuna Kiremitçi oldu.

Ataşehir Belediyesi’nin düzenlediği Pazar Sohbetleri’ne konuk olan Tuna Kiremitçi, ‘Müziğin Edebiyatı, Edebiyatın Müziği’ konulu söyleşide Ataşehirlilerle buluştu.

Örnek Mahallesi Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde düzenlenen söyleşiye katılan Tuna Kiremitçi, “Geldiğimden beri bu kültür merkezinin buraya yapılmasına karşı şaşkınlık ve hayranlık içerisindeyim. Ataşehir gibi bir yerde bu alana bir AVM veya otel yapılabilecekken bu araziyi bir kültür merkezi yapılması için bağışladıklarından dolayı Mustafa Saffet Bey’e teşekkür ediyorum” dedi.

Edebiyat, müzik ve sinema üzerine gerçekleşen sohbette Tuna Kiremitçi, “Güzel bir roman, sadece sizin seyretmeniz için çekilmiş bir filmdir. Aynı romanı 50 kişi okuduğunda hepimizin zihinlerinde o roman filme çekilir, görsellik kazanır. Hepimiz kendi hayal sinemamızı yaşarız ama birisi gerçekten filme çektiği zaman diğer 49 hayal kaybolur ve bir tanesi kalır. Halbuki hepimiz aynı romanı okuduğumuzda 50 farklı film çıkar ortaya. Zaten bu devirde edebiyatın hala yaşıyor olmasının mucizesi de burada olmalı” diye konuştu.

Müzik ve edebiyatın en doğrudan buluştuğu yerin şiir olduğunu vurgulayan Kiremitçi, “Şiir yazılı sanatlar içerisinde müziğe en yakın olanıdır. Gerçi ben şiirin bir edebiyat türü olduğuna inanmıyorum. Ben şiirin edebiyatın üstünde ve ötesinde bir şey olduğuna inanıyorum. Şiir yazan ve hayatını şiire vakfetmiş insanlar da, şaman gibi, derviş gibi, bir ermiş gibi, simyacı gibi insanlardır. Şairlere edebiyatçı demek bence haksızlık olur. Farklı algı boylarına girip, varoluşun başka hikmetlerini keşfedip bizim yapamayacağımız kelimelerle bizimle paylaşan ve bize gösteren insanlardır. Şiir de uzun yıllar müzikle kol kola girmiş, özellikle vezinli uyaklı olduğu zamanlarda, şairlerle müzisyenler arasında tabi ki çok dirsek teması olmuş” dedi. 

Hayatındaki en etkileyici olaylardan bir tanesinin lisedeyken lise dergisi muhabiri olarak röportaj yapmak için Fikret Kızılok’la buluşması olduğunu ifade eden Kiremitçi, “O zaman Fikret Kızılok'un hayranıydım. Bir yerde, söz, şiirlerin bestelenmesi konusuna geldi. Fikret Kızılok ‘şiirler bestelenmemelidir mecbur kalınmadıkça’ dedi. Neden böyle düşündüğünü sorduğumda, ‘çünkü zaten şairler müzik yapabilecek nitelikte insanlardır ve her şiirin içerisinde şairi tarafından kendi müziği saklıdır’ yanıtını verdi. Şair belki müzik enstrümanı çalmayı bilmiyordur ama o müziği, şiirin içerisine zaten kendisi giydirmiştir” şeklinde konuştu.

Roman yazmayı bırakması hakkında konuşan Kiremitçi, “Roman yazmayı bıraktım ancak yazmaya devam edeceğim. Dergi yazısı ve öykü yazıyorum. Çok önemli bir sebebi yok,  yazmayı düşündüğüm şeyler bitti, tadında bırakmak gerek sadece. Yapmak istediğim müzikler var, ona odaklanmak istiyorum. Küsmüşlük veya tükenmişlik gibi bir sebebi yok, çok dramatik bir sebebi de yok ” dedi.   

Tuna kiremitçi sohbet sonrası kitaplarını imzaladı.


 


YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER