'Senin adın karın doyurmaz'

SİYASİ

'Senin adın karın doyurmaz'

Başbakan Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''Benim adım Kemal, parayı bulacağım dedim bulurum'' sözlerine Bitlis'ten yanıt verdi.
Bitlis Şehir Meydanında toplu açılış töreni ve TOKİ tarafından yaptırılan
400 konutun anahtar teslim töreninde konuşan Erdoğan, Bitlis’i yeniden ayağa
kaldıracaklarını ve yeniden ilim merkezi haline getireceklerini söyledi.

Erdoğan, 12 Eylüldeki halk oylamasında destekleri için Bitlis’e teşekkür
ederek, Bitlis’in, yüzde 70 gibi yüksek bir oranda sandığa gittiğini,
"tehditlere aldırmadığını" söyledi.

Eser bırakmak için bu yollara düştüklerini, gönüllerde iz bırakmak için
bu yollara çıktıklarını anlatan Erdoğan, "Çünkü bizim yolumuzu, Anadolu’nun,
Trakya’nın erenleri, ilim erbabı, gönül insanları aydınlatıyor. Bizim yolumuzu
Bitlis aydınlatıyor, Bitlis’in dünyaya nam salmış alimleri, bilginleri
aydınlatıyor" dedi.

Göreve geldiklerinden bu yana Bitlis’e yaptıkları yatırımları anlatan
Erdoğan, "Tıpkı 81 vilayetimiz gibi, Bitlis de herşeyin en iyisini, en güzelini
fazlasıyla hak ediyor. Yılların ihmalini telafi etmek, Bitlis’e gecikmiş
yatırımları bir an önce kazandırmak için var gücümüzle, bütün enerjimizle
çalıştık ve çalışacağız" diye konuştu.
Erdoğan'dan miting gibi açılış


Başbakan Erdoğan, millete hizmet için çalıştıklarını belirterek, "Bu
millete aşığız, bu millete sevdalıyız" dedi. Ferhat gibi millet için dağları
deldiklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, Bitlis’e yönelik yatırımları da
anlattı.

Meydandakilerin "vur vur inlesin CHP dinlesin" ve "CHP nerede Erdoğan
burada" sloganları üzerine Erdoğan, "Öyle insanlar vardır ki, gözleri vardır
görmez, kulakları vardır duymaz, dilleri vardır hakikati, gerçekleri
konuşamazlar. Ama benim milletim gerçekleri görüyor, gerçekleri işitiyor ve
gerçekleri de konuşuyor" dedi.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: "Bir müjde veriyorum size biraz geciktik: Bitlis-Van yolunda da dağı
deldik. Orada da tüneli bitireceğiz...

Bir derdimiz var, o da dünyayı Bitlis’e çekmek. Sabah iş adamları ve
sivil toplum kuruluşlarıyla biraraya geldik ve onlara Bitlisimiz’e güzel oteller
yapın dedik. Buna ihtiyaç var. Benim vatandaşım gelip buraları gezecek, tarihi
mekanları görecek, buraların güzelliği ve insanlarını görecek. Buralar birliğin,
beraberliğin, kardeşliğin kol gezdiği yerlerdir. Aramıza fitne fesat sokmak
isteyenlere buralarda yer yok evvel Allah. Çünkü bizler ’milli birlik dedik,
kardeşlik’ dedik. İnşallah ’bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız’ dedik."

Bitlis, her şeyin en güzeline fazlasıyla layık olduğunu vurgulayan
Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: "Merdivenleri teker teker çıkacağız. Çünkü ben de geçmişteki
siyasetçiler gibi kuru sıkı atarsam olmaz. Bizim bir farkımız var. Onlar çünkü
kuru sıkı atıyorlardı. Birisi çıkıp Kayseri’ye deniz getireceğim diyordu. Ne
oldu? Biz hiç olmazsa deniz değil ama Yamula Barajı’nı getirdik. Ama onlar suya
değil susuzluğa mahkum ettiler. Biz yılların ihmalini telafi ediyoruz. Var
gücümüzle çalışıyoruz onun için yıllar yılı ihmal edilmişleri aşarak Bitlis’e
üniversiteyi de biz kurduk. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri Bitlis için ne
güzel söylemiş. Huda’nın cennetidir Şehr-i Bitlis, cihanın ziynetidir Şehr-i
Bitlis, gönüller minnetidir Şehr-i Bitlis, ki dünya cennetidir Şehr-i Bitlis...
Düşünebiliyor musunuz, böyle bir şehirde üniversite yoktu. Tarih boyunca ilimle,
ilim erbabıyla mağrur olmuş bu şehirde bir üniversite yoktu. Geldik, gerekli
çalışmaları yaptık, üniversitesi olmayan tüm illerimizle birlikte Bitlis’e de
Bitlis Eren Üniversitesi’ni kazandırdık. Üniversite şu anda mütevazi imkanlara
sahip... Ama bu imkanlar her geçen gün artıyor, her geçen gün üniversitemiz biraz
daha büyüyor, gelişiyor. Sabah, Bitlisli işadamlarıyla, Bitlis’in önde
gelenleriyle, dernek ve vakıf temsilcileriyle, kanaat önderleriyle bir araya
geldik. Orada da ifade ettim... Biz adım attık, biz kapıyı araladık, biz alt yapı
hizmetlerini yaptık. Şimdi sıra Bitlisliler’de, şimdi sıra Bitlis’in
işadamlarında, önde gelenlerinde. Hep birlikte Bitlis’i ayağa kaldıracağız. Hep
birlikte Bitlis’i yeniden bir ilim merkezi haline getireceğiz. Hep birlikte,
Bitlis’in güzelliklerini dünyaya tanıtacak, Nemrut Gölü’nü, Van Gölü’nü, Süphan
Dağı’nı, Ahlat Selçuklu Mezarlarını, Bitlis kalesini, Bitlis’in minarelerini ve
elbette Bitlis’in Büryan Kebabını dünyaya duyuracağız. Yeter ki huzur olsun,
yeter ki istikrar olsun, yeter ki kardeşliğimiz güçlü olsun, daim olsun."

Her hayali gerçeğe dönüştürüp, her hedefi kolaylıkla
yakalayabileceklerini vurgulayan Erdoğan, "Biz büyük bir ülkeyiz, biz büyük bir
milletiz. Biz medeniyetimizle, kültürümüzle, tarihimizle büyük bir devletiz.
Kendimize güvenirsek, inanırsak, her engeli aşar, Allah’ın izniyle her hedefe
ulaşırız" dedi.

-"AMA DERTLERİ BAŞKA..."-
Küresel finans krizin tüm dünyayı etkisi altına aldığını, Avrupa
ekonomilerini ciddi şekilde sarstığını ifade eden Erdoğan, Türkiye’nin krizi en
az etkiyle aştığını söyledi. Erdoğan, Avrupa ülkelerinin işçi maaşlarında
kısıntıya gittiğini, emeklilik yaşını yükselttiğini, öğrenci harçlarına zam
yaptığını, sosyal yardımları kaldırdığını kaydetti. Türkiye’nin ise emeklilere,
memurlara, öğrencilerin burslarına enflasyon üzerinde artış yaptığını, yeni
bütçeyle sosyal yardım ve yatırımları daha da artırdığını dile getiren Erdoğan,
ilköğretimde fakir erkek öğrencilere 20, kız öğrencilere 25 lira; orta öğretimde
erkek öğrencilere 35, kız öğrencilere 45 lira verdiklerini hatırlattı.

Yaklaşık 1 milyon üniversite öğrencisine burs ve kredi verdiklerinin
altını çizen Erdoğan, burs ve kredi oranlarını 2011 yılında yüzde 25
artıracaklarını kaydetti. Master öğrencilerine 400, doktora öğrencilerine 600
lira burs ve kredi verdiklerini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: "Müracaat eden kimseyi kapıdan döndürmedik. Ya burs verdik, ya kredi
verdik. 1 milyon öğrenci... İlk ve orta öğretimde de herhangi geliri olmayanlara
o yardımları yaptık. Şimdi birileri çıkıyor, diyor ki ’harçlar kalksın’. Dert
başka. Dert, bu ülkede bir gerilim ortamını yaratmak. Kaç kişi bunları yapan? Bu
bağırıp çağıranların sayısı, bu molotofkokteyllerini atanların sayısı, bu taş
atanların sayısı inanın bini geçmez. Birileri gelip bize akıl veriyor. İster
sevsinler, ister sevmesinler. Ben polisimin bütün bunlar karşısındaki sabrına,
tahammülüne sahip çıkıyorum, çıkacağım.

Biz rektörler toplantısı yapıyoruz. Neymiş, rektörler toplantısına
katılacaklarmış. Davetle olan yere katılır, davetli olunmayan yere katılmayız.
Bizim kültürümüzde böyle bir şey yok. Biz orada rektörlerimizle üniversitelerin
sorunlarını, daha fazla öğretim üyesi nasıl göndereceğiz, akademisyenlerimizin
sayısını nasıl artıracağız, bunları konuşuyoruz. Bütün bunları konuşurken
bakıyoruz, dışarıda yumurtacılar var. Bu kadar fazla yumurtan varsa git fakir
fukaraya dağıt, git omlet yap ye. Yazıktır. Ama düzelecek merak etmeyin. Bunlara
fazla kulak asmayın. Bunların yandaş medyası var, öğrenciler üzerinden, polise
saldırma üzerinden aslında bize saldırıyorlar. Bunların derdi bu."

Üniversite gençliğinin düşünüp, araştırıp, masada konuştuğunu aktaran
Başbakan Erdoğan, "Benim ülkemde üniversite gençliği onlar değil. Demokrasiyi
konuşur, özgürlükleri konuşur, hukuku konuşur, adaleti konuşur, araştırır.
Üniversite gençliği bu. Biz de oralardan geçtik ama biz molotof kokteyli atmadık,
taş atmadık, kasatura sallamadık. Biz sadece, ’müsademe-i efkardan barika-i
hakikat doğar’ dedik ve fikri tartışmalarla sürecimizi işlettik. Hayatımız böyle
geçti. Şimdi de gençliğimizin ekseriyeti evvel Allah böyle. Diğerleri bini
geçmez. Temenni ederim ki onlar da aklı selimin çizgisine gelirler" dedi.

Erdoğan, CHP’nin protestocu üniversitelilerin avukatlığını yaptığını
ifade ederek, "Ne olacak, Silivri Cezaevi’nin kapısından ayrılmayan CHP’nin
milletvekilleri. Aydınları bizim içeri tıktığımızı söylüyorlar. Bizim içeri
tıktığımız bir tane aydın yoktur. Bunların aydın dedikleri, karanlık işlere
karışma zannıyla yargı tarafından şu anda içeridedirler. Bu gerçekleri de
bilelim. Halkımızı kimse aldatmasın" diye konuştu.

-"FAKİR FUKARA AİLELERE 600 LİRA VERİN BAKALIM"-
Erdoğan, kendinden önceki iktidarların milletin emeğini, ekmeğini
sömürdüğünü şimdi de aynı zihniyeti takip edenler bulunduğunu belirterek, şöyle
devam etti: "29 Mart seçimlerinde anamuhalefet partisinin şimdiki genel başkanı,
İstanbul’da belediye başkan adayıydı. Ne dedi biliyor musunuz çok enteresandır;
’Her evdeki hanımlara 600 lira vereceğim’ dedi. Seçimleri kazanırsa 600 lira
vereceğini söyledi hanımlar. İnanıyor musunuz? Bunu söyledi. Şimdi ben diyorum
ki, bak o zaman bir belediye başkanı olarak ’Ben bu işi kazanırsam bu kadar para
vereceğim dedin’. Şimdi sen bu partinin genel başkanı oldun, hadi bakalım gel
sizin belediyelerini kazandığınız, il belediyelerini söylemiyorum, sadece
büyükşehirleri söylüyorum, İzmir’de, Antalya’da, Mersin’de belediye başkanları
CHP’li, hadi orada fakir fukara ailelere 600 lira verin bakalım. Bunların planı
yok, bunların projesi yok, bunların kaynağı yok, bunların tek şeyi var; yalan,
yalan, yalan. Yani halkı bu şekilde kandırırız zannediyorlar. Dürüst olacağız
dürüst, dürüstlükten başka sermaye yok, en büyük sermaye bu, işte bizim
sermayemiz o.

Biz, ’ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız’ dedik. Eğer varsa böyle
bir şey, İzmir’de yap, Antalya’da yap, Mersin’de yap görelim sizi, biz de
alkışlayalım, biz de tebrik edelim. Yeter ki bunu yapın, hadi buyursunlar
yapsınlar. Ben milletime Bitlis’ten sesleniyorum; ey benim sevgili milletim, bu
aldatmacalara inşallah inanıyorum ki siz hiç bir zaman aldanmadınız,
aldanmayacaksınız ve Haziran 12’de de bunun faturasını bunlara gereği şekilde
keseceksiniz."

"Kaynağın ne, planın ne, projen ne diye sorunca bize diyor ki ’İktidara
gelelim ondan sonra görürsünüz’ " karşılığını verdiklerini anlatan Erdoğan,
"Bunları sorunca bize diyor ki; ’Benim ismim, şu’. Biz sana ismini sormadık ki,
onu biliyoruz, planın, projen, kaynağın ne onu söyle, yok söylemiyor. ’Benim
adım, şu’ Sürekli adını söylüyor. Senin adın karın doyurmaz, vaat karın doyurmaz,
umut tacirliği karın doyurmaz, millet popülizmden yıllar boyunca yaka silkti.
Böyle uçuk vaatlere de asla prim vermeyecek, yeni maceralara fırsat tanımayacak.
Ben buna inanıyorum" dedi.

Başbakan Erdoğan, hizmet üretmeye devam edeceklerini, göreve
geldiklerinde 330 bin olan derslik sayısının, 370 bine ulaştığını, sınıflara
dizüstü bilgisayar yerleştirdiklerini anlattı. Fatih projesi ile buna
başladıklarını, her sınıfa internet ağı kurduklarını anımsatan Erdoğan, şunlar
kaydetti: "Kara tahtayı bırakıyoruz akıllı tahtaya geçiyoruz. Bunlar hayali vaat
değil uygulama. Başladık, şimdi bunu bütün Türkiye’ye yaygınlaştırıyoruz.
İstanbul’da Ankara’da İzmir’de ne varsa Bitlis’te de, Muş’ta, Van’da da o olacak.
Bütün mesele bu. Adaletin gereği bu. Biz adalet ve kalkınmayız, bunu yapacağız.
Daha ileri demokrasi, ileri özgürlükler, hak ve adalet. 780 bin kilometrekarede
Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ortak paydasında
Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Zazasıyla, Gürcüsüyle, Arabıyla biriz
beraberiz. Ben sizleri seviyorum, tüm arkadaşlarım sizleri seviyor, çünkü biz
yaradılanı, yaratandan ötürü severiz."
ataşehirliyiz.net


Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.