Erkek beyni beta, kadın beyni son sürüm”

EĞİTİM

Prof. Dr. Sinan Canan, kadın ve erkek beyninin zihinsel işleyişte farklılıklar gösterdiğini belirterek “Erkek beyni beta, kadın beyni son sürümdür” dedi.

Erkek beyni beta, kadın beyni son sürüm”
Prof. Dr. Sinan Canan, kadın ve erkek beyninin zihinsel işleyişte farklılıklar gösterdiğini belirterek “Erkek beyni beta, kadın beyni son sürümdür” dedi. 

Üsküdar Üniversitesinin düzenlenlediği Spor Travmatolojileri ve Rehabilitasyonu Kongresi kapsamında düzenlenen söyleşiye katılan Prof. Dr. Sinan Canan, kadın ve erkek beyninin zihinsel işleyişte farklılıklar gösterdiğini belirterek “Erkek beyni beta, kadın beyni son sürümdür” dedi. Prof. Dr. Sinan Canan, bu farklılığın anne karnından itibaren ortaya çıktığını belirterek testosteron hormonunun sol beynin gelişimini yavaşlattığını söyledi.

Üsküdar Üniversitesi Altunizade Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonunda gerçekleştirilen kongre, beyin alanında çalışmalarıyla tanınan Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sinan Canan’ı ağırladı.

“Kadın Beyni, Erkek Beyni” başlıklı söyleşide Üsküdar Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. Defne Kaya’nın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Sinan Canan, kadın ve erkeklerin davranış farklılıklarını biyolojik nedenleriyle anlattı.

İnsanın biyolojisini bilmek avantaj sağlıyor


Kadın ve erkeği birbirinden ayıran en önemli özelliğin beyinden kaynaklanan farklar olduğunu belirten Prof. Dr. Sinan Canan, “Zihinsel işleyişte bir farklılık var. Bu anne karnından başlayan bir süreç. Kaçamayacağımız bir farklılık. Biyolojide cinsiyet anlaşılması çok kolay bir şeydir ama insan söz konusu olunca işin içine kültürel, cinsiyet diye bir şey giriyor. Bizim sonradan uydurduğumuz kendi kafamıza göre karar verdiğimiz bir sürü şeylerimiz var. Yani kılık kıyafet kodlarından tutun sosyal rollere kadar herşey aslında uydurarak insana giydirmişiz. Bu da toplumdam topluma fark ediyor. İnsanın biyolojisini ne kadar iyi bilirseniz o kadar avantajlı olursunuz çünkü 3.5 milyar yıllık bir Ar-Ge’nin sonuçlarından bahsediyoruz. 3.5 milyar yıldır tabiatta bir şeyler oluyor. Biz de bugün onunsonucu olarak o ince eleme sonucu burada oturuyoruz” dedi.

Testosteron sol beynin gelişimini yavaşlatıyor


Erkek beyninin nörolojik açıdan beta versiyonu olduğunu belirten Prof. Dr. Sinan Canan, bu farklılığın anne karnından başlayan bir durum olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Anne karnında dördüncü haftadan itibaren sistem olgunlaşmaya başladığında her şey yolunda gidiyor. Tüm bebekler erkek kız fark etmeksizin kız bebek olarak gelişimlerine başlıyorlar. Cinsiyet farklılaşmasının başladığı anda yani erkeklerde testisler vs gelişmeye başlarken erkek bebekler annede çok az miktarda salgılanmaya başlayan testosterona ilave olarak kendileri de testosteron salgılamaya başlıyor. Böyle olunca bedenin o zamana kadar oluşmuş planı ve beynin o zamana kadar oluşmuş taslağı erkek beyni yönünde gelişmeye başlıyor. Kız bebeklerde bu testosteron hormonu düşük olduğundan onlar kız bebek olarak devam ediyorlar. Araştırmalar testosteronun birçok etkisinin yanı sıra beynin sol yanının gelişmesini biraz yavaşlattığını gösteriyor. Sol tarafın gelişimine biraz fren basıyor. Dolayısıyla 9 ay sonra dünyaya gelen erkek bebeklerin sol beyni bir tık daha az gelişmiş oluyor. Sol taraf daha zayıf, erkek risk alıyor.İleriye yönelik plan yapma açısından kadınların avantajları var. Peki risk alma, hızlı çözüm niye var? 200 bin yıl önceden beri insanoğlu bu alemde. O zamanlardaki atalarımız tabiatta nasıl ayakta kaldıysa biz de o ayarları aşağı yukarı taşımaktayız. Erkek avlanacak kavga edecek düşmanlara karşı yuvayı savunacak. Cinsel açıdan üretken olacak, bir şekilde risk alarak yeni besin ve av alanları bulması lazım. Erkeğin bu görevi testosteron nedeniyle ona yüklenmiş vaziyette. Kadın ne yapacak? Bebeği dünyaya getirip onu hayatta tutacak.”

Testosteronun hem saldırganlık hem de kendini gösterme güdüsünü ortaya çıkardığını belirten Prof. Dr. Sinan Canan, “Bu hem bir lanet hem bir nimet. Bu nimet olmasaydı burada konuşacak kimseyi bulamazdık çünkü kadınlar bu marifete göre seçmek, erkekler de bu marifetleri sergilemek üzere dizayn edilmişlerdlr” dedi.

Biyolojiyle mücadeleye giren kaybeder


Kadın ve erkek arasındaki farklılıkların her iki taraf tarafından iyi anlaşılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Sinan Canan, “Erkek bilişsel empati yapıyor. Bebek ağladığında evet bu ağlıyor ama neden ağlıyor diye soruyor. Annesi gazı vardır, karnı acıkmıştır diyor. Bir tek annesi duygusal empati kurduğu için limbik sistem bölgesi bebekle beraber aktif olduğu için anlar. Erkek duygusal olarak biraz küttür. Duygusal empatisi ancak kriz durumlarında ortaya çıkar. Herkesten biyolojisine uygun bir şeyler bekleyelim. Hanımlar erkeklere anlayışlı olsun. Ama erkekler de kadının ne büyük bir nimet olduğunu unutmasınlar. Kadına verilen yeteneklerin kendileri dahil bütün insan soyunun devamında ne kadar kritik bir şey olduğunu unutmasınlar. Bu farklılıkları anladığımızda meselenin bu olduğunu çok iyi göreceksiniz. Birleştiği zaman tam olan cinsler bunlar. Toplumsa cinsiyet ne derse desin, ama kadını erkek erkeği kadın gibi davranmaya zorlarsanız biyolojinizi bilmeden bunu yaparsanız isterse 1000 yıl geçsin, isterseniz bunların hepsine yapay zekalar karar versin mutsuz ve bedbaht olacaksınız. Biyolojiyle mücadeleye giren kaybeder. Biyolojinin üstüne binip seyran etmek lazım” dedi.

Kadınlar detayı çok seviyor


Prof. Dr. Sinan Canan,erkeklerin REM’lerinin az olduğunu belirterek “Sol taraf zayıf olunca bir kez konsantrasyon sağlamakta güçlük çekiyorlar. Yapılan nörofizyolojik deneylerde erkek 2 ya da 3’ten fazla tekrarlayan seslere yanıt vermiyor. Kadın beyni,50 kere de tekrar etse hep aynı potansiyeli veriyor. Peki neden? Bebek her gün yüzlerce kez gık diyecek. Onu anlaması lazım. O yüzden kadınlar detayı konuşmayı çok severler. Erkeğe bir şeyi 3 kez söylersen duymuyor. Göz ardı etme sistemi erkekte baskın olarak çalışıyor” dedi.

Üsküdar Üniversitesi tarafından üçünçüsü bu yıl düzenlenen Spor Travmatolojileri ve Rehabilitasyonu Kongresi, alanında uzman ortopedi ve fizyoterapi uzmanlarını bir araya getirdi. Sporcu yaralanmaları, tedavileri, koruyucu önlemler ve sporcu sağlığı konuşuldu. 29-30-31 Mart 2018 tarihlerinde gerçekleştirilen kongrenin ilk gününde Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi’nde, kongre bünyesinde iki ayrı kurs verildi. Kongrenin üçüncü gününde ise ayak bileği ve dizde kıkırdak lezyonları, menisküs ve eklem patalojileri, ön diz ağrıları ve kasık ağrıları konusunda uzman fizyoterapist ve ortopedistler yaralanma ve rehabilitasyon süreçlerine ilişkin bilgiler verdi.

Spor Travmatolojileri ve Rehabilitasyonu Kongresi, ÜÜ TV’den de canlı olarak yayınlandı.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.