ALLAH KULUNA YETERLİ DEĞİL Mİ?

ALLAH KULUNA YETERLİ DEĞİL Mİ?

Rabbimiz Kuran’da hak ile batılı apaçık birbirinden ayırmıştır. İnsanın nasıl yaşaması gerektiği, dünya hayatının gerçeği, ahiretin varlığı ve daha insan için gerekli olan pek çok bilgi Kuran’da herkesin anlayacağı şekilde Allah’tan tarafından bildirilmiştir.

Yüce Rabbimizin Kuran’da bizlere bildirmiş olduğu Müslümanlık anlayışında kişinin, dinin göstermiş olduğu hükümleri kayıtsız şartsız olarak kabul edip, kendisine sadece Yüce Allah’ı Rab edinmesi ve O’ndan başka kimseyi yol gösterici olarak görmemesi, hayatı boyunca Allah’ın bildirdiği ve O’nun rızasını kazanacak şekilde yaşaması gerekmektedir. İşte insan böyle bir ahlak ve iman anlayışında olduğu zaman içerisinde yaşamış olduğu toplumun din adına yapmış olduğu yanlış ve batıl inançların ve atalarından öğrenmiş olduğu yalan yanlış dini bilgilerin ardından gitmez. Yani hem “atalardan” kalma batıl bilgileri kabul edip, hem de Kuran’ı uygulamaya çalışmak İslam’a aykırı bir davranıştır.

Kuran’da birçok ayette gerçek Müslümanların içerisinde yaşamış oldukları toplumların batıl dinlerinden uzak durup, yalnızca Yüce Allah’a ve Kuran’a yöneldikleri haberi verilmiştir. Örneğin Kuran’da Kehf kıssasında, içerisinde bulundukları toplumun yanlış ve batıl dinlerini kabul etmedikleri için kınanan ve ölümle tehdit edilerek bir mağarada saklanmak durumunda kalan gerçek Müslümanların durumu şöyle bildirilir:

"Biz sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarıyoruz. Gerçekten onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi ve Biz de onların hidayetlerini arttırmıştık. Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) raptetmiştik; (Krala karşı) Kıyam ettiklerinde demişlerdi ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbi'dir; İlah olarak biz O'ndan başkasına kesinlikle tapmayız, (eğer tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçeğin dışına çıkarız. Şunlar, bizim kavmimizdir; O'ndan başkasını ilahlar edindiler, onlara apaçık bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir?" (İçlerinden biri demişti ki:)"Madem ki siz onlardan ve Allah'tan başka taptıklarından kopup-ayrıldınız, o halde, (dağlara çekilip) mağaraya sığının da Rabbiniz size rahmetinden (bolca bir miktarını) yaysın ve işinizden size bir yarar kolaylaştırsın." (Kehf Suresi, 13-16)

Tabii ki içerisinde yaşamış oldukları toplumların yanlış din anlayışından uzaklaşmak demek, manevi olarak yanlış dini benimseyenlerden uzaklaşmak demektir. Yani bu kişilerin Kuran dışındaki ibadet biçimlerini, inanışlarını, değer yargılarını ve ahlaki fikirlerini, gelenek ve adetlerini, davranış biçimlerini, konuşma şekillerini benimsemeyip, sadece Kuran’ı uygulamaktır.

Kuran’da da haber verildiği gibi katıksız olan tek din sadece Yüce Allah’ındır. Rabbimiz Kendisi’ne kul olanlar için din olarak İslam’ı seçmiş ve insanlar içinde başvuracakları rehber olarak Kuran’ı indirmiştir. Yalnızca doğru ve hak olan yol Yüce Allah’ın yoludur. Rabbimizin Kuran’da göstermiş olduğu yolların dışındaki bütün yollar yanlış ve batıldır. Bu yollar sadece yalan, hurafe ve zanna dayalıdır.

Müslümanlar dünyadaki bütün olayları Kuran’a göre değerlendirirler. Kuran’ın bütün hükümlerine özenli bir şekilde uyarlar. Allah Zümer Suresi, 36. ayetinde; "Allah, kuluna yeterli değil mi?" demektedir. Yani insan kendisine tek rehber olarak Kuran’ı alıp, Allah’ın emirlerini özenli bir şekilde yerine getirip, her an O’nun hoşnutluğunu kazanmak için çaba sarf ettiği zaman Yüce Allah’ın katında en güzel karşılığı bulabilir.



YORUM EKLE