Egemen Bağış'ın özlediği ramazanlar

Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, çocukluğunda Siirt'te, sıcak yaz aylarında tuttuğu oruçları, yıldızları seyrederek uyuduğu damda yer sofrasında yaptığı sahuru ve iftar coşkusunu unutamadığını belirtti.

Egemen Bağış'ın özlediği ramazanlar
Egemen Bağış, eski ramazan hatıraları ve özlediği ramazanları  anlattı.

Ramazan sohbetlerinin, toplumsal konuların üzerine gidilmesinin, dayanışma ve paylaşmanın, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarının giderilmesinin bir parçası olduğu için çok önemli olduğunu belirten Bağış, duygu ve düşüncelerini kamuoyu ile paylaşma fırsatı verdiği için '' Anadolu Ajansı'na müteşekkirim'' dedi.

Ramazan deyince, ilk oruçla tanıştığı 30 yıl önceki çocukluğunun aklına geldiğini söyleyen Bakan Bağış, Siirt'te yaşadığı eski ramazan günlerini şöyle anlattı: ''Çocukluğumda rahmetli babam Siirt belediye başkanıydı, ilkokulu Siirt'te okuyordum. Dedemlerle iki katlı bir evde altlı üstlü oturuyorduk. Ramazan yine böyle temmuz ve ağustos olan yaz aylarına denk gelmişti. Yaz aylarında damda yatardık. Ramazan'da yıldızları seyrederek yatmak, daha sonra sahura kalkıp damda kurulan yer sofrasında sahur yapmak, ertesi günün o kuru sıcakta sabretmeyi beklemeyi ve ezan sesine kulak vermeyi öğrenmek daha sonra aileyle birlikte hep beraber o iftar coşkusunu yaşamak çok büyük bir mutluluktu. Ramazanın kelime anlamı ''ateşi yutan''dır. Ramazanda da o ateşi yutma özelliğinden kaynaklanan, insanların dertlerini ortadan kaldırmak, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını cevap verebilmek ve başkalarının hassasiyetini, empati kurarak anlayabilme kültürünü hissettiğim ilk dönemleri hatırlarım.''

-Sofralarından eksik olmayan iki şey-

Egemen Bağış, 3 kardeşi, anne ve babası, anneannesi, dedesi ve dayılarıyla birlikte oturduğu iftar sofralarında yaşadıklarını şu şekilde dile getirdi: ''Ramazanda genelde evimizde hem iftar sofraları hem sahur sofraları kalabalık coşkulu ve çok canlı olurdu. Annem ve anneannem daha evvel kalkar sahur sofralarını hazırlarlardı. Ondan sonra bizler kalkardık. O sofralarda kuru sıcağın da etkisiyle hiç sofradan eksik olmayan iki şey hatırlarım. Bir tanesi su ve ayran, diğeri de karpuz. Çünkü o sıcağa karşı serinletmek için en çok aranan gıdalar onlardır. Tabii Siirt'in kendine has yemekleri çocukluğumdan beri damak tadımda yeri olan o bölgesel yemekleri de hep gözümün önünde canlanır.''

-''Babamdan öğrendiklerimi yaşamaya çalışıyorum''-

Çocukluğunuzda yaşadığı ramazanları şimdi kendi ailesinde yaşatmaya çalıştığını ifade eden Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Rahmetli babam da siyasetle uğraştığı için hep toplumla iç içe geçmiştir. Ramazanın bereketini her zaman paylaşma konusunu, babamdan öğrendiklerimi ben de aynı şekilde aileme yaşatmaya çalışıyorum. Ramazanda yine aile geleneğini yürütüyoruz. Bir yandan siyaset devam ediyor ve bir yandan da İstanbul'da ramazanı yaşamak gerçekten çok farklı bir duygu.''

-''İstanbul'da ramazan bir başka''-

İstanbul'un ezanın, çan ve hazan sesleriyle iç içe geçtiği bir yer olduğunu söyleyen Bakan Bağış, sözlerine şu şekilde devam etti: ''Gerçekten bu şehirde farklı inançlar, kültürler, medeniyetler ve mezhepler birlikte iftar sofralarını neşelendiriyorlar. İstanbul'un o kardeşlik dokusunu her geçen gün daha da güçlendiriyorlar. O hazzı yaşamak ve dünyanın hiçbir yerinde olmayacak o tadı alabilmek de İstanbul'da mümkün. Ramazan boyunca da inşallah o hazzı almaya ve ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışacağız. Kimsesizlerin kimi olmaya fakir ve fukarayla birlikte iftar açmaya ve onlarla birlikte onların o yokluklarını paylaşmaya çalışacağız. İnşallah keyifli inşallah bereketli ve inşallah da huzur veren bir ramazanı birlikte geçirmeyi ümit ediyorum.''

-''Dünyada ramazan kültürü oluştu''-

Ramazanın sadece İslam alemi için değil, bütün dünyada üzerinde durulan bir dönem haline geldiğine dikkati çeken Bağış, ''Artık her ramazanda Beyaz Saray'da iftar daveti yapılıyor. Kremlin'e ramazan dolayısıyla davetler yapılıyor. Moskova'da bir bayram sabahında 200 bin kişinin sokaklara taşan bir şekilde bayram namazını kıldığını görebiliyoruz. Çin'de ayrı şekilde ramazan farklı kutlanmaya başlandı. Bu ayın 26'sında ben Brüksel de TRT ile birlikte organize edilen iftarda oradaki kardeşlerimizle bir araya geleceğim. Birçok farklı ülkede ve farklı etkinlikte ramazanla o kültür yeniden canlanmaya başlıyor. Artık ramazan sadece Müslümanlar için değil, insanlık alemi için huzurun barışın esenliğin yeniden canlanması için bir vesile haline gelmeye başlıyor. Bizim kültürümüz ve değerlerimiz ve dinimizin de bence bize emrettiği budur. Dış ilişkilerde Türkiye'nin her zaman mesajı barıştır. Kardeşlik, dostluk ve huzurdur. Onlar da ramazan boyunca güçlenerek devam edecek'' şeklinde konuştu.

-''Eşimle Darülaceze'de iftar veriyoruz''-

Ramazanın gerçek anlamının aç kalmak değil, başkalarının derdiyle dertlenmek olduğuna dikkati çeken Bakan Egemen Bağış, ''Ramazan paylaşmayı gerektirir. Bizim de ramazanda bir aile geleneğimiz var. Eşimle birlikte 9 yıldır her sene İstanbul Darülaceze'de bir iftar veriyoruz. Bu senede onu gerçekleştireceğiz. Bunu da ramazanın son günlerine denk getirmeye çalışıyoruz. Darülaceze'de gerçekten kapısını yıllardır kimsenin çalmadığı büyüklerimiz var. Ramazanda bu ülke için çalışmış ve çoluk çocukları olmadığı için ya da bir şekilde onlardan koptukları için yalnız kalmış insanlarla bir araya gelmeye çalışıyoruz.''

-''Herkes gülümsetebilir''

Siyasete ilk girdiğinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte evlere yaptığı ani ziyaretleri unutamadığını dile getiren Bağış, bir hatırasını şöyle anlattı: ''Gittiğimiz evlerde insanların hep televizyonda görmeye alışık oldukları Başbakanlarını kapılarında gördüklerinde, sofralarını paylaştıklarında, sorunlarını dile getirdikleri zaman onlara çözüm bulunduğunda ne kadar mutlu olduklarına şahit oldum. Ramazanda şahit olduğum o gülümsemeleri arttırmak için de daha çok üzerimize düşeni yapmamız gerektiğine inanıyorum. İnsanların yüzlerine o gülümsemeyi koymak için illa başbakan, bakan ya da siyasetçi olmamıza gerek yok. İnanın bana her bir vatandaşımızın çok ufak bir maddi ve bir manevi desteğiyle insanların sofrasını paylaşarak ve dertlerini dinleyerek, sırtını sıvazlayarak belki de sohbet ihtiyacı olan biriyle biraz sohbet ederek onların o yüzüne koyabilecekleri gülümsemeyi yapabileceklerini düşünüyorum. Bu ramazan ayının bereketinden de herkesin yararlanmasını temenni ediyorum. Dualarımı onun için yapıyorum.''
haber7.com

Güncelleme Tarihi: 22 Temmuz 2012, 17:48
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER