Çılgın 
 proje "Kanal İstanbul" ölümü gösterip sıtmaya razı etme projesimi ? 
Oğuz Gündoğdunun ifadesi ile "Çılgın"ı gösterip "Mantıklı"sına razı etme
 çabası olarak düşünüleblinir mi?
Bir Rant Projesi Olarak "Kanal İstanbul"
Kanal
 İstanbul Projesi tartışmaları sürüyor. Sosyal Demokrasi Vakfı'nın 
(SODEV) düzenlediği panelde proje mimari, kent planlaması, sosyoloji, 
denizcilik ve jeofizik boyutlarıyla tartışıldı. Panelde "Bu proje 
çılgınca" sonucuna ulaşıldı.
Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) ve 
istanbulgercegi.com işbirliğiyle düzenlenen panelde Kanal İstanbul 
Projesi, "Çılgın Proje, bir rant projesi mi?" başlığı altında 
tartışıldı.
Panelin ilk oturumunda mimar Prof. Ahmet Vefik Alp, 
Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği Eski Başkanı Aykut Erol, İstanbul 
Üniversitesi Jeofizik Müh. Bölümü Öğretim Üyesi, Jeofizik Müh. Odası 
Başkanı Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu ve İstanbul Şehir Plancıları Odası 
Başkanı Tayfun Kahraman konuşmacıydı.
Oturumu yöneten Jeoloji 
Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Prof. Hüseyin Öztürk'ün 
konuşmasıyla başlayan panelde konuşmacılar, özet olarak Kanal İstanbul 
Projesi'nin neden "çılgın" olarak nitelendirildiğini açıklayan 
konuşmalar yaptılar.
Moderatör Öztürk, 'Kanal İstanbul' 
projesiyle ilgili yeni şeyler söylenmesi gerektiğini ifade ederken Ahmet
 Vefik Alp, "Bu proje doğaya çok ciddi müdahale yapan bir çalışma. Bu 
nedenle tepkiler mutlaka olacaktır. Ne kadar hesap yaparsak yapalım 
doğanın tepkilerini hesaplayamıyoruz. O yüzden hep teyakkuzdayız. 
İstanbul'a yeni bir proje yapma gereği kaçınılmazdır. Türkiyemizin imar 
sicili çok kötü. Bu oran % 70. Üç yasayla korunan Boğaz'da dahi binlerce
 çarpık yapılaşma var" dedi.
Oturum başkanı Hüseyin Öztürk, 
İstanbul haritası üzerinde kuzey ormanları, içmesuyu hattı, doğal gaz 
boru hattı ve su havzalarını işaretledi Karadeniz ile Marmara denizleri 
arasındaki su ve tuz seviye farkını belirtti.Gemi geçişi için beklenen 
ilgiyi görmeyeceği ve benzeri projenin olası etkilerini özetledi panel 
panel konularını belirlediği konuşmasından sonra sözü mimar Ahmet Vefik 
Alp'e verdi.
Kamuoyunda Üçüncü Köprü'ye alternatif olarak sunduğu
 Pendik-Yeşilköy Yüzergeçiş Projesi'yle tanınan Alp, konuşmasına 
iddialı, büyük ve heyecan yaratan projelerin önemli olduğunu söyleyerek 
başladı. Alp ana hatlarıyla şunları söyledi:
- 1/100.000 ölçekli 
İstanbul Metropolitan Ana planı 2009'da onaylandı ve sayın belediye 
başkanımız bunun İstanbul'un 50 yıllık anayasası olarak bizlere takdim 
etti. Ancak kısa bir süre içinde bu anayasa geçersiz kaldı. Neden? Bir 
kere Üçüncü Köprü yoktu, daha sonra monte edilecek... Benim şehir 
planlayıcılık anlayışıma göre Üçüncü Köprü ve ona bağlanacak yeni 
otoyollar ciddi parametrelerdir, sonradan monte edilmesi sağlıklı 
değildir.
* Bununla da kalınmadı Kanal İstanbul projesi gündeme geldi. Bundan böyle İstanbul'a yeni bir plan yapmak kaçınılmaz oldu
* 1/100.000'lük planın kısa sürede geçersiz kalması, İstanbul'un yaşadığı dinamik ama olumsuz süreci de işaret ediyor.
* 1/100.000'lük plan 'şehrin anayasası' yeniden mi yazılacaktır?
*
 Kanal Projesi'nin kendisine doğrudan karşı değilim. Sayın Başbakan o 
bölgede yeni yapılaşmanın olmayacağı sözünü verse bu projeyi alkışlarım.
 Ama rant geçmişimiz ülke olarak karanlık. Yapılaşmayı önlemek neredeyse
 olanaksız. İstanbul daha da büyür de daha da kontrol edilemez hale 
gelir endişesi hepimizde var.
* Çılgınlıksa bu ilk değil, benim 80 km. lik Kıbrıs kara yolu bağlantı projem daha çılgın.  
* Proje değil Başbakan'ın projeyi takdimi daha başarılı.
*
 Maltepe Üniversitesi'nden Prof. Murat Çekirge'den aldığım bir bilgi var
 paylaşayım. Karadeniz'in derinliklerinde hidrojen sülfür var, binlerce 
yıl içinde oluşmuş bir dengeyle derinliklerde duruyor. Zehirli bir madde
 ve aynı zamanda muazzam bir enerji kaynağı, bunu kullanabilsek 
Türkiye'nin enerji sorunu çözülebilir. Ancak kanal eğer Karadeniz'deki 
denge bozulursa bu gazın yüzeye çıkma olasılığı ölümcül sonuçlara neden 
olabilir dedi
Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu ise sözlerine panele 
uzmanlık alanları nedeniyle çağrıldıklarını ve projeyi bu yönden ele 
almalarının beklendiğini söyleyerek başladı.  "Depremle ve tsunamiyle 
ilgisi olmayan bu proje nasıl kabul edilebilir ki? Bu projenin 
bileşenleri ile ilgili cevapları var. Zihni Sinir projeleri vardı, bana 
onu anımsattı. Bu proje birileri çıldırttığı için çılgın. Gündemden 
düşürmek önemli, ana nedenlerini vererek düşürmek lazım. Bir sürü 
olmazları yan yana getirmek çılgınlık olur"Doç Dr. Oğuz Gündoğdu ise 
"Depremle ve tsunamiyle ilgisi olmayan bu proje nasıl kabul edilebilir 
ki? Bu projenin bileşenleri ile ilgili cevapları var. Zihni Sinir 
projeleri vardı, bana onu anımsattı. Bu proje birileri çıldırttığı için 
çılgın. Gündemden düşürmek önemli, ana nedenlerini vererek düşürmek 
lazım. Bir sürü olmazları yan yana getirmek çılgınlık olur"Ve ekledi 
"Varsayın ki, deprem tehdidi ve tusinami de olmayacak dedim, bu yine de 
projeyi destekleyeceğim anmalına gelmez. Çünkü çok bileşenli bir proje 
bu." Gündoğdu sözlerine şöyle devam etti:
* Zihni Sinir Projeleri
 vardı hatırlar mısınız? Uçuk, kaçık, komik ama inandırıcı buluşlardı. 
Kanal İstanbul'u ben Zihni Sinir Projeleri'ne benzetiyorum.
* İstanbul için öncelikli bir proje midir? İstanbul'un önceliği nedir sorularına cevap verilmeli?
*
 İstanbul'un su sorunu tarihseldir. Osmanlı döneminde de, ondan 
öncesinde de vardı. Belgrat ormanları için bir sürü bent var. Kentin su 
ihtiyacı hep sorun olmuş. Bugün de öyle. Su havzalarında yapılaşma bu 
sorunu artırır.
* Bu projeye neden "çılgın" deniyor. Çünkü bizi çıldırtıyor.
*
 Bu konuda yapılan yorumlardan Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı bir tanesi
 dikkatimi çekti. Sayın Kılıçdaroğlu dedi ki, "Bu projede insan yok." 
Sonuna kadar katılıyorum.
* Bir yandan da böyle çılgın bir 
projeyi gündeme getirerek acaba Üçüncü Köprü daha mantıklıydı dedirtip, 
bizi yeni bir köprüye razı mı etmeye çalışıyorlar diye düşünmeden 
edemiyorum.
* Kanalı projelendirirken deprem şiddet beklentisini,
 tasarım depremini belirlemek lazım. Son Japonya depremi bize bir kez 
daha bu işin ciddiyetini gösterdi. Siz bir proje hazırlarken tasarım 
depremi oluşturur ona göre hazırlanırsınız. Japonya 8,5 şiddetine göre 
hazırlıklıydı. 9.0 gerçekleşti. Felaketin büyüme nedeni bu. Fukuşima 
nükleer santrali faciasıyla yüz yüze geldik. Japonlar kendilerine 
yakışmayanı yaptılar; ama dikkat bize her şey yakışır.
* Kanal'ı 
kaç şiddetine göre yapacaksınız. Bu fayın 6,5 şiddetinde bir deprem 
üretmesi mümkünse, siz 7,5'a göre tasarlayacaksınız. Benim hesabıma göre
 7,5 mümkün, o zaman projeniz 8,5 hatta belki 9.0'a göre olmalı. Bu da 
maliyeti artırır doğal olarak.
* Bir de böyle büyük projeler 
yaparken kentte yaşayan insanların istekleri, düşüncelerine göre hareket
 edilmeli, onlara sorulmalı. Gerçi insanımız bazen öyle yanıtlar veriyor
 ki şaşırmamak elde değil. Acaba bizler anlatamıyor muyuz? Halktan çok 
mu uzaklaştık?
İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı Tayfun 
Kahraman ise sözlerine "Sayın Başbakan kucağımıza bir taş bıraktı, 40 
akıllı kaldırmaya çalışıyoruz" diyerek başladı. Bu arada Oğuz Gündoğdu 
söze girerek, deyimin tamamını söyleyebilirsin deyince Kahraman "Çok 
sert konuştuğum söyleniyor, uyarı alıyorum, sonuçta devlet memuruyum" 
şeklinde esprili bir yanıt verdi. 
'Kanal İstanbul' projesinin 
yapılacağı bölgelerdeki emlak fiyatlarının yükseldiğine dikkat çeken 
Tayfun Kahraman  "Askeri alan boşalmış ve bu alan TOKİ'ye devredilmiş. 
TOKİ kanalıyla bir rant projesi yapılıyor. Gerçekten 'çılgın proje' 
çünkü mantık almıyor. Mantığın almadığı şeyler çılgın kabul edilirler. 
Karadeniz-Marmara arasında denge bozulacak. Yine inşaat sektörüne 
sarılmış durumdayız 
Kahraman 25 Nisan 2011 tarihli Aksiyon dergisini göstererek, 27 Nisan'da resmen açıklanmadan önce yapılan haberi gösterdi.
Derginin kimsenin bilmediği projeden haberdar bir biçimde Silivri'ye
 gidip emlak fiyatlarındaki sıçramayı haberleştirdiğini söyledi. 
Emlakçıların şehir planlamacılardan önce harekete geçmesinin büyük bir 
sorun olduğunu, bölgede rant artışının çoktan başladığın belirtti.
*
 Akpınar ve Sancaktepe'de askeri bölgelerin boşaltılıp 1100 dönüm arazi 
çoktan TOKİ'ye devredildi. TOKİ İstanbul'un rantına dayalı.
 
*
 1/100.000'lik nazım plan hükümsüzdür. Çünkü Türkiye'nin İmar Müdürü, 
Üçüncü Köprü, Karayolu tüp geçit, Kanal İstanbul gibi projelerle bu 
planı geçersiz kıldı.
* İstanbul'un Kuzey ormanlarının bulunduğu 
çizgi  Kırmızı Hat'tır. Biz bu hattı geçmeye çalışan her projeye karşı 
çıkıyoruz. Ancak her karşı çıktığımız projeden sonra önümüze daha 
çılgını geliyor. Acaba bir öncekine evet mi deseydik deme noktasına 
geliyoruz.
* Ekonomist dergisi Türkiye'yi önümüzdeki dönemde bir 
ekonomik krizin beklediğini yazdı. Böyle dönemleri Türkiye hep rant 
politikalarıyla, inşaat sektörüne bel bağlayarak atlatmaya çalıştığını 
gördük. Bu proje bunu sağlar. Zaten AKP'nin seçim vaatlerinin yüzde 90'ı
 İstanbul'la ilgili olması doğal. Çünkü rantın büyüğü İstanbul'dadır.
*
 İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı yapıp parti kurmaya kalkışmayan
 çok az başkan var. Bu da İstanbul'daki rantın boyutunu gösteriyor. 
Şehir bölgeciler rantı kabul eder ama onun nasıl yönetileceğiyle 
ilgilenir. Siz tüm kamu topraklarını, tesislerini özelleştirip 
satarsanız, ortada planlayacak bir şey kalmaz. Ne yeşil alan kalır, ne 
de deprem toplanma alanı.
Tayfun kahraman daha sonra sözü Türk 
Kılavuz Kaptanlar Derneği Eski Başkanı Aykut Erol'a bıraktı. Projeyi 
değerlendirmek için elimizde sadece Başbakan'ın sözleri olduğun 
belirterek konuşmasına başlayan Erol, aklına önce "kanalı düz bir çizgi 
gibi mi olacağı yoksa kıvrımlı mı olacağı" sorusunun geldiğini söyledi.
* Akıntı sistemi iyi araştırılmalı. Gemilerin nasıl etkileneceği önemli. 
* 300 dw lik gmi geçişinde söz ediliyor. Bu 300 m. gemi boyu demektir. Denizcilikte manevra kuralı gemi boyunun  10 katıdır. 
*
 Akıntı hızlı olursa, giriş çıkışa havuz yapılabilir. Ancak bu bekleme 
süresini sonuçta toplam geçisüresini uzatır. Geçiş ve işletme  
maliyetini artırır.
* 145-150 metrelik en, İstanbul Boğazı'nın en dar kemsinin 698 metre olduğu düşünülürse oldukça dar olduğu ortada.
*
 Buradan anlaşılan kanalda tek yönlü bir trafik olacak. 12'şer saatlik 
iki dilimde geçişlere izin verilecek. Bu da Karadeniz'de ve Marmara'da 
birikme olacağını gösterir.
* Böyle bir kanal beş ila beş buçuk saatte geçilir. İki saatte dar girişe yaklaşma manevraları için harcanır.
*
 Özellikle poyraz olduğunda Karadeniz çalkantılı olur, o girişte 
beklemek zorlu olabilir. Römork ve kılavuz kaptan almak zorlaşır gemiler
 için. Belki Boğaz tek yön ve kanal tek yön yapılarak gidiş geliş 
sağlamak çözüm olabilir ama Monrtrö anlaşmasını aşmak gerekir bunun 
için.
Panelin 2, oturumu
Eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş
Panelin
 "Bu bir rant projesi mi?" konulu 2. bölümünün moderatörlüğünü ise Eski 
Kültür Bakanı Ercan Karakaş yaptı. Bu bölüme konuşmacı olarak Silivri 
Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Eski İstanbul Büyükşehir Belediye 
Başkanı Prof. Dr. Nurettin Sözen ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi 
Prof. Dr. Bayram Öztürk katıldı.
Eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş'ın 
* Panama Kanalı ve Süveyş kanalı ihtyaçtan yapılmıştır. Kanal İstanbul ihtiyaç değildir.
* İstanbul'un büyümesi kontrolsüz, Kişi başı yşil alan 7 m. olms gerekirken 3.5 m. ye kadar inmiştir.
Özcan
 Işıklar, Silivri bölgesinde endüstriyel tarımın mükemmel bir şekilde 
yapılabileceğini ve çok verimli araziler olabileceğini belirtti. Rantın 
yaratılmasına karşı olmadığını dile getiren Işıklar, bir çekirge sürüsü 
gibi Silivri'deki zenginliği alıp götüreceklerini ifade etti. Nurettin 
Sözen ise konuyla ilgili "İstanbul'un kuzeyindeki ormanlık arazilere 
rant amaçlı olarak göz dikilmiştir. Kentleşmeyi bu bölgeye taşırsanız 
İstanbul'un akciğerlerini ortadan kaldırırsınız. Bunu hele de bir rant 
için yapıyorsanız bu bir suçtur, günahtır" dedi. Sözen, konuşmasında 
daha önceki yönetimlerde yaşanan rant olaylarına değindi ve örnekler 
verdi.
 Eski İstanbul Belediye Başkanı Sözen, "Şu anda ekonomiyi 
canlandırmak, dış sermaye ve iç sermayenin ağzını sulandıracak yeni 
rantlar oluşturmak lazım. Şimdi bunun için neresi kaldı? Kuzeydeki 
alanlar kaldı" diyerek bu projenin bir rant projesi olduğuna değindi, 
Montrö'yü geçersiz kılmak için yapıldığını söyledi.
Ayrıca
*seçim 4 yıllık vizyon 12 yıllık demokrasiye aykırı
*Aksaray - taksim  16 yılda bitirilemedi. Marmaray 2004 yılında temeli atılabilir durumdaydı.
*Kent
 Anayasası olan Metrpolitan plan da büyüme Kartal - Silivri aksında ön 
görülmüştür. Kuzeye çıkmak kente ve insanlığa karşı suçtur.
*TOKİ
 aracı işlevi görüyor. Lüks konut değil sosyal konut yapmalıdır. TOKİ 
'nin Ataköy'de yaptığı konutlarda  kimler oturuyor?  Arsa kimindi? 
*TOKİ aracılığı ile kamu arazileri el değiştiriyor.
"Bu
 projeyle birlikte bölgede büyük bi su sorunu yaşanacaktır" diyen Sözen,
 "Su havzasınn bu durumdan olumsuz anlamda etkilenecek. Göç meselesi 
önemli bir sorun. Bu projenin hazırlıkları biliniyordu ancak İstanbul 
halkı bu gerçeği bilmiyordu. Bunu kimden öğrendiler? Bunun cevabını da 
biliyorsunuz" açıklamasında bulundu.
Prof. Dr. Bayram Öztürk de 
denizbilimci olarak kanalın ne gibi etkileri olacağına değindi. Öztürk, 
yaptığı sunumda Karadeniz'in Akdeniz'leştiğini, kanalın yapımıyla 
birlikte de bu sürecin hızlanacağını, bazı türler yok olurken 
Kızıldeniz'den Karadeniz'e gelen türlerin bu bölgede çoğaldığını 
söyledi.
"Kanalı açarsanız Karadeniz'in eko sistemini 
değiştirirsiniz" diyen Öztürk, 200 senede maliyetinin geri ödeneceği bir
 projede çok kısa sürede Karadeniz'de doğal eko sistemin değişeceğini 
iddia etti. Montrö anlaşmasına değinen Öztürk, bu anlaşmanın Türkiye 
için çok önemli olduğuna dikkat çekti ve Atatürk'ün bu konuyla ilgili 
söylemlerini dile getirdi.
Panelin 1. oturumu: Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, Mimar Ahmet Vefik Alp, Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, Kaptan Aykut Erol, Tayfun Kahraman 
Eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş
![]() ![]()  | 
            
                        

