Recep Kenan/Ataşehirweb.com
Cumhuriyet gazetesi yazarı Ali Sirmen’in konuk olduğu “Bir Konu Bir Konuk” söyleşi programı CHP Ataşehir İlçe Başkanlığı’nda gerçekleşti.
Cumhuriyet gazetesi yazarı, hukukçu sinema ve dizi oyuncusu Ali Sirmen’in konuk olduğu “Bir Konu Bir Konuk” söyleşi programında, “Uğur Mumcu’dan 2013 yılına” konu başlıklı söyleşiye, CHP Ataşehir ilçe Başkanı Hakkı Altınkaynak ve CHP Ataşehir ilçe Eğitim Sekreteri Hasret Gönül Aykan eşlik etti.
CHP Ataşehir ilçe yöneticilerinin de katıldığı saat 14:00’te başlayan ve 3 saate yakın süren program salonu dolduran partililerce ilgi ile izlendi.
Hasret Gönül Aykan, “Bir Konu Bir Konuk” söyleşi programında amacımız; geçmişi anımsamak, gündemi analiz etmek, geleceği öngörmek olduğunu ifade ederek konukları Sirmen’den geçmişte bu günü öngördüğünü söylemesi üzerine, birlikte bu günün gündem analizinin ön plana çıkacağını düşündüğünü söyledi.
CHP’nin Gençleri, Hoş Geldiniz
“CHP’nin gençleri merhaba, hoş geldiniz. Ben sizleri yıllardır  tanıyorum. Grevlerde, eylemlerde, mitinglerde, panellerde hep  karşılaşıyoruz. Sizinde benim gibi saçlarınız beyazlamış. Hala aynı  kuşak göreve devam ediyor.” diyerek konuşmasına başlayan Ali Sirmen,  “Yarından itibaren Adalet Haftası’nın başladığına dikkat çekip;  demokrasi için, adalet için, laiklik için, özgürlük için, cumhuriyet  iççin can vermiş olan aydınlarımız anıyoruz. Uğur Mumcu’yu Bahriye  Üçok’u, Abdi İpekçi’yi anıyoruz. Bu yıl Uğur Mumcu’yu kaybedişimizin 20,  yılı.”diyerek aydınların katledilişine değinip Mumcu’nun katledilişinin  20. Yılı olduğunu hatırlattı.
Uğur Mumcunun bir yazısını bile okumamış insanların olduğunu  düşünerek Uğur Mumcu’dan konuşmak istediğini ifade eden Sirmen,  konuşmasında şunları söyledi; “Uğur Mucu’nun hayatını hayranlıkla  izleyen insanlardan kaç kişi, babasının, Kocasının, oğlunun, kardeşinin  Uğur Mumcu gibi olmasını ister. Uğur Mumcu belirli bir hayatı, bedelini  bilerek yaşamış ve hayatının bedelini de ödemiştir. Hep söylerdi, ‘bir  gün bir yerde vuracaklar, çoluğum çocuğum ortada kalacaklar’ derdi.  Çoluğu çocuğu ortada kalmadı ama kendisi hakkında söyledikleri yanlış  çıkmadı.”
Uğur Mumcu Dünyayı Değiştireceğine İnanıyordu
“Geçenlerde bir başka gazeteci arkadaşımızı yitirdik, Mehmet Ali  Birand. İkisinin de ortak noktası vardı. İkisi de kendi hayatlarını  yaşadıkları için mutlu insanlardı. Uğur Mumcu’da Mehmet Ali Birand’da  istedikleri hayatları yaşadılar. Uğur Mumcu’nun kimi kaygıları, kimi  dertleri, kimi mücadeleleri Birand ile aynı değildi. Uğur Mumcu dünyayı  değiştirmek isteyenlerden, buna inana birisiydi. Mücadelesini bunun için  verdi. Dünyayı değiştirmek isterken de hani ‘Sen yanmazsan, ben  yanmazsam nasıl çıkarız aydınlıklara.’daki gibi yanacağını da biliyordu.  Uğur mumcu çok dost canlısı, çok arkadaş canlısı bir insandı.  Arkadaşları aldıkları paranın çokluğu ile övünürken, Uğur Mumcu ise  yazılarının okunması ile övünür;’En iyi haberi ben veriyorum, en iyi  mücadeleyi ben veriyorum, ben kuvvacıyım, ben demokratım, ben  cumhuriyetçiyim, ben antiemperyalistim.’ derdi ve o hayatı ile iftihar  ederdi. O hayatın da bedelini ödedi.”
Bir Zamanlar Kominizim Düşmandı, Bu Gün Ulusalcılık 
“Bir zamanların en kötüsü ABD’nin düşmanı kominizimdi. Ve dünyanın  da düşmanı kominizimdi. Şimdide ABD için düşmanı ulusalcılık. Ve bugün  de dünyanın düşmanı ulusalcılık. Başbakan ‘Ulusalcılar benden bir şey  beklemesinler. Ulusalcılığa her zaman karşıyız.’dedi. Uğur Mumcu  ulusalcıydı. Ama ulusalcılık ne demek? Ulusalcılık ırkçılık değil, kendi  ırkının üstünlüğünü savunmak, şovenizm değil.  Uğur Mumcu’nun  ulusalcılığı (ki Mustafa Kemal’in ulusalcılığı da budur) Irk esasına,  din esasına, dil esasına dayalı olmayan, bir arada yaşamak azmi ile yola  çıkan ulus kavramıdır. Ortak bir tarihten gelen, bir arada yaşama  azmine sahip olan ve ortak bir geleceğe yönelmek isteyen insanların  oluşturduğu topluluk, devlettir ulus. Mazlum halklardan biri olan  Anadolu halkının antiemperyalizme karşı verdiği mücadele sonrası kurduğu  devlette ulus devlettir. Uğur Mumcu’nun ulusçuluğu da böyle bir  ulusçuluktu. Uğur Mumcu kendisini kuvvacı olarak tanımlardı.  Emperyalizme karşı mücadeleyi şiar edinmişti. Kazanılan bağımsızlığın da  antiemperyalist bir mücadele sonucunda kazanıldığını, cumhuriyetin de  ona sahip çıkarak korunacağını savunurdu.”  
                                    
            
              Güncelleme Tarihi: 24 Ocak 2013, 06:46