TÜRKİYE “İŞLEVSEL OKUMAZ -YAZMAZLAR” ÜLKESİ…

TÜRKİYE “İŞLEVSEL OKUMAZ -YAZMAZLAR” ÜLKESİ…

TÜRKİYE  “İŞLEVSEL OKUMAZ -YAZMAZLAR” ÜLKESİ…
TÜRKİYE  “İŞLEVSEL OKUMAZ -YAZMAZLAR” ÜLKESİ…

 
Cumhuriyet tarihi,eğitim alanında bir anlamda "okur yazar" bir toplum yaratmak için verilen  uğraşların, seferberliklerin ve  düzenlenen kampanyaların tarihidir.

Kuşkusuz bunların tümü doğruydu ve iyi niyetliydi. Bu çaba yani okuma-yazmayı öğretmeye verdiğimiz önem hiç kesilmedi. Fakat  aynı önemi,  okumayı sevdirmeye   vermediğimiz için,  bunca çaba sonunda bugün gelebildiğimiz düzey, UNESCO’nun belirlemiş olduğu 4 okur yazarlık düzeyinin en gerisi olan ‘GİZLİ OKUMAZ YAZMAZLIK’ düzeyidir.

Çünkü,eskiden yalnızca adını okuyup yazabilene, imzasını atabilene  okur yazar denirken, UNESCO ölçülerine göre, artık bu düzeyde kalanlara,  “gizli okumaz yazmaz” ya da “işlevsel okumaz yazmaz” deniyor.

 UNESCO  bir kişiyi okur yazar  kabul etmesi için, bu becerisinin,  bireyin “kendini gerçekleştirebilmesine, yaratıcılığını geliştirebilmesine, derin değerlere sahip olmasına, daha karmaşık sorunları araştırmaya yönelmesine…” yarayacak düzeyde olmasını savunuyor.  UNESCO, "Öğrenmenin kapısı" olarak tanımladığı bu düzeyi “çok işlevsel(multi fonksiyonel)” kavramıyla açıklıyor. (*)  Çünkü  UNESCO'ya göre  bunun anlamı, kitaplarla barışık yaşayan, düzenli okuyan, yaşam boyu öğrenen  ve kendini özgürleştiren bireyler ancak, okuma yazma becerisini günlük yaşamında kullanabiliyor demektir... Bu da UNESCO’ nun okur yazarlık çıtasını ne kadar yukarı çektiğini gösteriyor.

(*) Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Firdevs Güneş
 

YARIM KALAN AYDINLANMA     

İkinci Dünya Savaşı koşullarını  içeren bir süreçte, yaşanan  Cumhuriyet’in  erken dönemdeki aydınlanma hareketi, bilindiği gibi savaş sonrasında oluşan yeni dengelerin  baskısıyla  kesintiye uğramıştı. Bu  AYDINLANMACI  süreci izleyen gerek askeri gerek sivil dönemlerdeki kitaba karşı sert ve yıldırıcı uygulamalar, toplumun kitaptan soğumasının en önemli nedeni olmuştur. (12 Eylül askeri darbesinin daha ertesi günü, ilk göz altılarından birinde,  dövülerek öldürülen ilk kişi, yayıncı İlhan Erdost olmuştu)  Ama kuşkusuz tek nedeni bu değil. Osmanlı sonrası toplumun 700-1000 yıllık sözel  kültürden yazılı kültüre geçişi,  Cumhuriyetin atılımcı döneminden sonra, yalnızca  doğrudan siyasi zor  yoluyla ve dolaylı olarak  da ezberci eğitimle engellenmemiş; soyutlamayı, düşünmeyi  besleyen  kitap okuma edimi, 1990 sonrası bir de  çok kanallı tv’lerin  görüntü bombardımanına tutulmuştur.  Sınırsız görselliğin günde 7 saate dek varan egemenliği, özellikle soyut düşünme   üzerinde öldürücü olmuştur.

Cumhuriyet’in erken döneminde başlatılan  aydınlanma atağının yarım kalması, bilimsel düşünce ve aydınlanmanın esas fışkırışını ise hiç yaşamamış olması, Türkiye’nin bugün yaşadığı bütün sorunlarının  nedenini ve anahtarını oluşturuyor.

Bugün Türkiye’nin   yeni bir aydınlanma atağına (AYDINLANMA  AÇILIMINA), yeni bir gelecek projesine  her şeyden çok gereksinmesi  bulunmaktadır.

Bu coğrafyada,  aydınlanmayla tanışmış tek ülke  olan Türkiye, yarım kalan, erken dönemdeki Cumhuriyet Aydınlanmasını tamamlamak; yüzünü yeniden kitaplara dönmek, kitapla barışmak, kitaplarla kanatlanmak zorundadır.


 KAMPANYALAR VE PROJELER

Cumhuriyetin kuruluş döneminden başlayarak, okuma yazma seferberlikleriyle başlayan süreç sayısız okuma yazma kampanyalarıyla  günümüze dek geldi.  En son   Cumhurbaşkanlığı düzeyinde, Cumhurbaşkanı adına, Ahmet Necdet Sezer’in  eşi Sayın Semra Sezer öncülüğünde başlatılan Ulusal Eğitime Destek Kampanyası 8 Eylül 2001 tarihinde başlatılmış ve 4 yıllık bir programla 2 milyon  kişiye ulaşılması hedeflenmişti.

Bugün de,  2008’de  Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başlattığı  4 yıl süreli, ‘Türkiye Okuyor  Kampanyası’ sürüyor.   

 
OKUYAN TOPLUM  PROJESİ ‘DEN EĞİTİME DESTEK         

İlk kez, Okuyan Toplum Projesi, okuma-yazma öğretmeyi amaçlayan kampanyalardan farklı olarak, okumayı öğretmeyi değil, sevdirmeyi amaçlıyor.  
 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başlattığı  ‘Türkiye Okuyor’  kampanyası’na da bu amaçla katılıyor.Kampanya kapsamında gittiği okullarda,  kitaba küs, okumaya gönülsüz  gençleri okumaya kışkırtıyor. Yer yer tiyatral biçim alan, müzik efektleriyle ve saydam gösteriyle  destekli "Kitapla Barışma Söyleşileri’, günümüzün  ekranla büyüyen gençliğinin  okuma iştahsızlığını yenmeyi başarıyor. Donmuş olan okuma isteklerini çözerek onları kitaplarla barıştırıyor.

                                   
Ferhat ÖZEN
Eğitimci ve Okuma Araştırmacısı


 www.okuyantoplum.com 
  

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER