SEVGİSİZİZ

SEVGİSİZİZ

    Seni seviyorum, bir kere de söylenen ama söylemeyi bir türlü beceremediğimiz bu iki kelime.

Toplumsal gelişmeler mi bizi bu cümleyi söylemede eksik bıraktı yoksa bize mi böyle öğretti büyüklerimiz. Eksik olan sadece bu aslında, anne babalarımızdan duymadığımız bu kısa cümle. Aman çocuğa söylemeyelim, yoksa şımarır. Bir isteyeceği şey ikiye çıkar, üçse beş olur. Zaten ne gereği var ki bizim onu sevdiğimizi bilmiyor mu? Bak onun için saçımı süpürge yapıyorum, giymiyorum giydiriyorum, babası dersen bütün gün çalışıyor akşam olunca hali kalmıyor zavallının. Evet aslında çoğu ailedeki genel görüş bu. Ailelerimizin aileleri sanki öyle miydi, yanlarında konuşamayan, oturamayan hatta yüzlerine bakılmasının ayıp olduğu bu çocukları kim büyüttü. İçten içe seviyormuş, yok öyle. İçten içe değil dışımızdan hareketlerimizle mimiklerimizle beraber söylemeliyiz çocuklarımıza. Nesil büyükanne ve büyükbabalarımızın zamanı değil elbette ama bize neyi söylediler veya yaptılarsa aynı onların dediğini yapıyoruz hâlâ. Okumayı ve gelişmeyi bilmeyen toplum olarak eski hurafeleri hâlâ doğru zannediyoruz.

    Çocuğuna her fırsatta onu sevdiğini söyleyen anneler ve babalar aslında toplumda kendini önemsendiğini bilen bireyler yetiştiriyorlar. Bu sevgi işi ilk aşkına bırakılacak olursa gelecek nesillerle bizler arasında hiç fark kalmaz. Hiçbir çocuk aşırı sevgiden şımarmaz ve kendini soyutlamaz. Bilakis ailenin yanında önemsendiğini bilmek onure eder ve onlara sorumluluk duygusunu da aşılar.

    Sevgisini göstermeyen ailelerin çocuklar; hep kıskanç olur, hırçın olur, utanan, sıkılan kaba kuvvetle, zorbalıkla yaşayan bireyler olarak toplumda yer alırlar. Daha sonra biz aileler, toplum ve sosyologlar birbirimize sorar dururuz. On sekiz yaşındaki bir genç nasıl kendini intihar bombacısı yapar diye. Hayatında kim bilir ne kadar güzel günlerin olacağını hayal eden o gençleri sorgular dururuz. Neden acaba? Nedeni basit aslında o geçleri biz yetiştirdik. Okumadık okuttuk, yemedik yedirdik, giymedik giydirdik ama sevgimizi gösteremedik. Bir kere seni seviyorum oğlum / kızım diyemedik. Daha sonra benim oğlum altı aydır yok, kayıp için ilan verdik ama bulamadık dedik. Aileleri tarafından sevilen, önemsenen çocukların bakış açıları hep farklı oluyor. Ailelerinden böyle cümleleri duymayan çocuklar ise bu sevgiyi gösterecek ilk kişiye teslim ediyorlar kendilerini. Bu bazen cemaat bazen se terör örgütü oluyor. Yazık !.. Gencecik bedenlerin yok olmasını sağlayanlar biziz aslında, sonra da o gençleri suçlayan yine biz oluyoruz.

    Çocuklarımıza / geleceğimize sahip çıkmak için yaşı ne olursa olsun sayın büyükler her zaman bu cümleyi kullanalım. Seni seviyorum…. Hayatta sevmekten, gülümsemekten ve hayallerinden vazgeçmeyen bireyler yetiştirmek için önce bizler buna inanmalıyız ve daha sonra yeni bir nesil yetiştirebiliriz. Bu kadar basit, sadece Seni Seviyorum. Hareketle, ima ile değil sözle, bakın ondan sonra neler değişecek. Zamanla trafik de bitecek, kadın cinayetleri de, terör de. Sadece çocuklarımıza sahip çıkalım. Bizden önce başkalarının söylemesine müsaade etmeyelim. Onlara her zaman önemsediğinizi gösterelim ki başkalarının ellerine düşmesin ve yine onlarca gencin hayatına son vermesin….

  Ergun ÇOKDOĞAN


YORUM EKLE