6. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nde gıdanın geleceği konuşuldu

Pandemi sonrasında sağlıklı, besleyici, güvenilir, uygun fiyatlı ve yerel gıdaya ihtiyaç artacak.

6. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nde gıdanın geleceği konuşuldu
 6. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nde gıdanın geleceği konuşuldu
Pandemi sonrasında sağlıklı, besleyici, güvenilir, uygun fiyatlı ve yerel gıdaya ihtiyaç artacak.

Sürdürülebilirlik Akademisi ve Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası (TÜGİS) tarafından, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın destekleriyle altıncısı düzenlenen Sürdürülebilir Gıda Zirvesi, yurt içi ve yurt dışından önde gelen gıda markaları, girişimciler, yatırımcılar, kamu ve sivil toplum temsilcilerini bu kez ‘ekran başında’ buluşturdu. Pandemi nedeniyle herkese açık ‘online’ etkinlik olarak yapılan zirvede, pandemi sonrasında gıda ve tarım sektörlerini bekleyen gelişmeler ve çözüm önerileri tartışıldı.


Bursa: “Gıda sektörünün her halkası yüksek verimlilik düzeyine ulaşmalı…”

Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa, Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmada, tabiatın 8 milyar insanın her türlü gıda ihtiyacını karşılayacak cömertlikte olduğunu belirterek, “Gıda kapasitesi açısından dünya hepimize yetiyor ve huzurumuzu bozacak bir arz eksikliği yok. Ancak insanoğlu gıda ve tarım ürünleriyle ilgili tüketimini yeterince adil ve düzgün şekilde yönetemediği için müthiş bir sorunla karşı karşıya.

Bursa, “Pandemiyle birlikte, temiz hava solumayla birlikte en temel ihtiyacımız olan gıdayı tedarik etme noktasına kadar indirgedik. Dolayısıyla Covid-19, hiçbir gıda sektörü temsilcisinin veremeyeceği kadar güçlü bir mesajı tüm dünyaya vermiş oldu. Bizim bu mesajı elimizde meşale gibi taşıyıp; insanoğlunun sağlıklı, besleyici, yeterli, ulaşılabilir ve uygun fiyatlı gıda ürünlerini sürdürülebilir şekilde tedarik edebilmesi için topraktan çatala, çataldan çöplüğe ya da yeniden kazanım noktalarına kadar gıdayla ilgili her değer halkasında en yüksek verimliliğe ulaşmayı sağlayacak çalışmaları yürütmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

Bakan Yardımcısı Tunç: “Pandemi nedeniyle Türkiye’de gıdaya erişim sorunu yaşanmadı”

Tarım Bakanlığı Bakan Yardımcısı Mehmet Hadi Tunç, Covid-19 salgınının gıdanın kesintisiz tedarikinin önemini gösterdiğini ifade ederek, “Bu dönemde güvenilir gıdaya erişim konusu, küresel öncelikler arasında zirveye çıktı. Günümüzde 690 milyon insan açlık çekerken, yaklaşık 2 milyar insanın güvenilir, yeterli ve bekleyici gıdaya erişiminde sıkıntılar yaşıyor. Tahminlere göre pandeminin etkisiyle 2020 sonunda bu rakamların çok daha kötüye gideceği anlaşılıyor. Bakanlık olarak bu süreçte, tarımsal üretimin kesintisiz devam etmesi için gerekli tüm adımları attık.

Pandemi sürecinde sektör paydaşlarıyla bir araya gelerek hızlı aksiyon aldık ve bu sayede Türkiye’de, diğer ülkelerde pandeminin ilk dönemlerinde yaşandığı gibi gıdaya erişimde sıkıntı söz konusu olmadı. Çiftçilerin ve mevsimlik tarım işçilerinin üretim alanına erişimini kısıtlamayacak, hasat edilen ürünlerle tarımsal girdilerin pazara ulaşımını engellemeyecek şekilde ülke olarak başarılı bir koordinasyon örneği sergiledik” diye konuştu.

Tarım Bakanlığı’ndan akıllı tarım uygulamaları

Artan dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılayabilmek için gıda üretimini 2050 yılına kadar yüzde 60 oranında artırmak gerektiğini, bunun da doğal kaynakların üzerindeki baskıyı artıracağını vurgulayan Tunç, sektörde akıllı uygulamalara yönelik artan ihtiyaca ilişkin şunları söyledi: “Tarımda inovasyona daha fazla yatırım yapılması kaçınılmaz gözüküyor. Bu nedenle üretim ve verimliliğin artırılması ihtiyacıyla çevre dostu, yeni ve iyi uygulama tekniklerinin daha etkin kullanılması gerekiyor. Bakanlık olarak tarımda inovasyon ve dijitalleşmeyi öncelik ilan ettik. Tohumdan sofraya dijital değer zincirinin kurulması, tarım sayımının yapılması ve güncellenebilir veri tabanının oluşturulması, tarımsal verimliliğin artırılması, kaynakların daha etkin kullanılabilmesi için akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasını amaçlıyoruz.”

TÜGİS’ten bilgi kirliliği ile topyekûn mücadele çağrısı

Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Genel Sekreteri Kaan Sidar, gıdayı sürdürülebilir kılmak ve gıda sanayine güvenilir hammadde temini için tarımın desteklenmesinin önemli olduğunu kaydederek, “Dünyada üretilen gıdanın yüzde 30’u saklama ve depolama koşullarının yetersizliği nedeniyle perakende satış noktalarına ulaşamadan çöp oluyor.

Tüketicilerin ambalajlı gıda sanayi ürünleri hakkındaki bilgi yetersizliğinin bazı kesimler tarafından istismar edildiğine dikkat çeken Sidar,’’ Gıda sektörü olarak bilgi kirliliğine karşı daha fazla gecikmeden topyekûn bir mücadele başlatmamız gerekiyor” çağrısında bulundu.

Ülker’den yüksek verimli bisküvilik buğday projesi

Sürdürülebilir Gıda Zirvesi kapsamında, ‘Gıda Sanayi için Yeni Normalin Parametreleri” başlıklı bir panel gerçekleştirildi. Panele katılan Ülker CEO’su Mete Buyurgan, pandemi döneminde sınırların kapatılması, karantina ve kısıtlamalar nedeniyle küresel tedarik zincirleri sekteye uğrarken, yerel gıdanın öneminin arttığını vurgulayarak, “Ülker’de sürdürülebilir üretim ve tedariki merkeze alarak, yerel ham maddeye öncelik veriyoruz. Yılda ortalama 1,5 milyon ton yerli ham madde alımımız bulunuyor. Üreticileri destekleme projemizin kalıcı temellere oturtulması adına önemli bir projeye imza attık. Ürünlerimizin kalitesinin sürdürülebilirliğini sağlamak ve buğday tedarikini uzun yıllar güvence altına alabilmek için, 2007 yılında Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’yle ortaklaşa hayata geçirdiğimiz projede, bisküvi için ideal buğdayı geliştirme çalışmalarını başlattık. Bu yıl yaz sezonunda bu ürünün ilk hasadını gerçekleştirerek mutlu sona ulaştık. Uzun çalışmalar sonunda ortaya çıkan Aliağa Bisküvilik Buğdayıyla aslında tarım sektörüne hastalık, kuraklık, iklim değişikliklerine dayanıklı, yüksek verimli, yerli, milli ve Türkiye’de ilk olan bir buğday türü kazandırmış olduk” açıklamasını yaptı.

Ülker olarak sadece üretim ve tedarik aşamasında değil, faaliyetlerinin her adımında kaynakları israf etmeden sürdürülebilir bir büyüme hedeflediklerini ifade eden Buyurgan, “Bu nedenle tedarik sürecinde her zaman yerel tedarikçilere öncelik veriyoruz. Yerel üreticilerimizi destekleyerek, sürdürülebilir tarım uygulamaları geliştiriyoruz. Gıda kayıplarını ilk aşamadan itibaren, kaynağında azaltmayı hedefliyoruz. 2019 yılında toplam atıklarımızın yüzde 91’ini geri dönüştürdük. Ham maddelerin yüzde 98,9’unu bitmiş ürüne çevirme oranına ulaştık. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık” kampanyasının destekçileri arasında yer alıyoruz. Dünya genelinde gıda kaybının ve israfının 2030 yılına kadar yüzde 50 azaltılması amacıyla başlatılan Dünya Kaynak Enstitüsü tarafından yönetilen 10x20x30 girişimine de destek vereceğiz” ifadelerini kullandı.

Gıda sanayinde yerelleşme kaçınılmaz!

Aromsa Genel Müdürü Murat Yasa, şirket olarak 2007 yılından bu yana, olası bir ekonomik krize hazırlıklı olmak için çalışmalar yaptıklarını belirterek, bu nedenle pandemi döneminde çok ciddi sıkıntı yaşamadıklarını vurguladı. Bu dönemde yerelleşmenin kaçınılmaz olacağını hissettiklerini ve şirket kültürünü buna uygun şekilde değiştirdiklerini belirten Yasa, bu süreçte en büyük desteği zincir mağazalar ve köklü müşterilerden gördüklerini kaydetti. Yasa, sanayicinin döviz kurlarından etkilenmemek için yerli piyasaya yöneleceğini öngördüklerini belirterek, kalite ve fiyatların ithal hammaddelere karşı ne kadar avantajlı olduğunu göstermeye çalıştıklarını söyledi.

Tat Gıda dijital tarımla sıçrama yapacak

Pandeminin gıda ve tarımın stratejik sektörler olduğunu ve kendi kendine yeterliliğin ne derece önem taşıdığını herkese gösterdiğini ifade eden Tat Gıda Genel Müdürü Oğuz Aldemir, süreçte yaşananları şöyle aktardı: “Küresel sağlık krizi bazı fay hatlarındaki çatlakları daha öne çıkardı. Yoksulluğun, eğitim eşitsizliğinin daha da derinleşeceğini gördük. Kırsaldan kente çok hızlı geldiğimizi ve kırsalı ihmal ettiğimizi gördük. Diğer bir yandan pandemi süreci biz gıda şirketlerinin omuzlarına ekstra bir sorumluluk yükledi. Yürüttüğümüz çalışmalarımızla yerine getirdik.”

Şirket olarak gündemlerinde en önemli konu başlıklarından birinin tarımda dijitalleşme olduğunu vurgulayan Aldemir, “Tat Gıda olarak dijital tarım uygulamalarımızı bünyemizde bulunan deneyimli ve konusunda uzman ekibimizle yönetiyoruz, elde edilen sonuçları ve iyi uygulama örneklerini çiftçilerimizle düzenli olarak paylaşıyoruz. Dijital çiftçi multi disipliner bir yapıya geçmiştir; iklim bilimcileriyle, fizikçiler, kimyagerlerle, ziraat mühendisleriyle iletişimdedir. Bu yapıyı kullanarak biz bir sıçrama yapmanın peşindeyiz.”

Kölükfakı: “Gıda sanayi değişimi iyi okumalı ve buna uygun çözümler geliştirmeli…”

Pandemi nedeniyle sağlıklı beslenmeye, bağışıklığı artıran besleyici gıdalara olan ilgisinin arttığını ve artmaya devam edeceğini söyleyen Unilever NAMETRUB Dondurma, İçecek ve Gıda Başkan Yardımcısı Özgür Kölükfakı, “Gıda sanayinin bu değişimi çok iyi okuyup buna uygun çözümler üretmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Unilever olarak bu yola çok uzun zaman önce girmiştik. Tüketicilerimize doğal, besleyici, bağışıklık sistemlerini güçlendirici ürünleri farklı kategorilerde sunma gayreti içindeyiz.Koronavirüs salgınının ekonomik etkilerinin en az yarım milyar kişiyi etkileyeceği öngörülüyor. Tüketiciler fiyata daha hassas olacakları için gıdaların da ekonomik olması çok daha önem kazanacak. Bu noktada ekonomik ve uzun raf ömrüne sahip bazı gıdaların besleyici bir seçenek olabileceğine dair mesajlar vermenin, bizim gibi gıda firmalarının görevi olduğuna inanıyorum” şeklinde konuştu.

TAB Gıda: ‘Geniş kitleye ulaşan ürünlerimiz hakkında her şeyin şeffaf bir şekilde bilinmesi gerekiyor’

‘Gıdanın Geleceği İçin Gıda Güvenliği’ oturumunda konuşan TAB Gıda Kalite Güvence ve Ürün Geliştirme Müdürü Kadir Erkul, TAB Gıda’nın gıda güvenliği yaklaşımlarını şöyle anlattı: “Geniş bir kitleye ulaşan ürünlerimiz hakkında her şeyin açık ve şeffaf bir şekilde bilinmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu inançla dijital taraftaki en önemli projelerimizden biri olan “Ne Yediğini Bil” platformunu oluşturduk. Bu platform ile restoranlarımıza gelen misafirlerimizin kafalarındaki soru işaretlerini gidermek hedefiyle ürünlerimizin, üretimden tüketime uzanan hikâyesi ile anlatıyoruz. Bununla birlikte bir süre önce TAB Gıda’nın ülke genelindeki 1.200’ü aşkın restoranı, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından uygulamaya konulan ‘’Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı’’ kapsamında RoyalCert tarafından belgelendirildi.’’

Migros, sosyal marka yaklaşımıyla tüketicisiyle güçlü bağ kuruyor

‘Tarım Bizim Geleceğimiz’ başlıklı bir sunum yapan Migros İcra Kurulu Üyesi Cem Rodoslu, sosyal marka olma yolculuklarını şöyle anlattı: “Migros’ta sosyal marka olmayı önceliklendirdik ve son 4-5 yıldır da bu konuda çok ciddi mesai harcıyoruz. İyi Tarım Uygulamaları ile başladık, Anadolu Lezzetleri ile devamını getirdik, şimdi de Tarım Bizim Geleceğimiz projesiyle sürdürüyoruz. Sosyal marka olmak, tüketiciyle sonsuz bir duygusal bağ kurabilmek ve tüketiciye bu samimiyeti geçirebilmektir. Tüm firmaların stratejik pazarlama planlarında ciddi adımlar atmasını ve çok radikal adımlarla ilerlemesini öneriyorum. Çünkü büyük değişim ve tüketiciyle büyük duygusal bağ bu şekilde kurulabiliyor. Bunlar, satışlarınıza ve size mutlaka pozitif şekilde yansıyacaktır. Önümüzdeki dönemde Eğitim, Kadın ve Tarım başlıkları altında bütün gelişmiş ve kuvvetli ülkelerin gelişim sağlamasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.”

Diğer paneller…

Sürdürülebilir Büyüme için Değer Zincirinde Yatırım ve Finansman’ başlıklı panelde ise Denizbank Tarım Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Burak Koçak ile Frankfurt School of Finance&Management Bölge Direktörü Erdal Koçoğlu, sektör için büyük önem taşıyan finansman konusunu tartıştı. ‘Yeni Perakende: Tüketiciler için Dijital ile Değer Yaratmak’ adını taşıyan panelde ise İSTEGELSİN CEO’su Sedat Yıldırım görüşlerini açıkladı.

Sürdürülebilir Gıda Zirvesi kapsamında ayrıca Anadolu Grubu Tarım, Enerji ve Sanayi Grubu Başkanı Deniz Şarman, DİMES Genel Müdürü Ozan Diren, TÜSİAD Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Nurşen Numanoğlu, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Özertan’ın katılımıyla TÜSİAD tarafından hazırlanan Tarım ve Gıda Sürdürülebilirliği raporu ekseninde ‘Tarımsal Arzın Sürdürülebilirliği için Neler Yapılmalı’ başlıklı bir panel gerçekleştirildi.

60'ı aşan konuşmacı ile Sürdürülebilir Gıda Zirvesi 2020'de ‘’Gıda Perakendesi Hayvan Refahi ve İzlenebilirlik İçin Neler Yapılmalı’’, ‘’Sağlıklı Yaşam İçin Gelecek Besinlerde ‘’’’ Gıda ve Tarımda Dijital Dönüşüm ‘’Türkiye Organik Pazarındaki Fırsatlar ve Riskler, Sağlıklı Beslenme ve Yerel Gıdalar ‘’ ,’’ Alışverişçi Davranışları Nasıl Değişecek ‘’,’’Gıdanı Koru ve Açlığa Son’’ , Ev dışı Tüketim Sektörünün Sürdürülebilirliği için Tedarikte Güven Zincir gibi oturumlar yer aldı.

Konferansa iş dünyasının desteği;

6. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nin ana sponsorları Aromsa, Fairy, İstegelsin, Ülker, Migros ve Pallsgard, Denizbank. Zirveye Barilla, Metro ve Pınar, Tab Gıda, Schneider Electric Platin sponsor; Aroma, Balparmak, Cargill, g2mEKSPER, Golf, İreks, KİB (Karadeniz İhracatçı Birlikleri), Tat, Progrup ise Gold sponsor olarak destek verdi.


İsa Kırım

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner110

banner109