İBB’nin Borç Miktarı İki Kat Arttı 4 Milyar 600 Milyon TL Oldu

CHP’li İBB Meclis Üyesi Tarık Balyalı İBB Bütçesini Değerlendirdi: İBB’nin borç miktarı iki kat arttı 4 Milyar 600 Milyon TL oldu. Bu borçlanmanın 2 Milyar 834 Milyon TL’si Dış Borçlanma olarak karşımıza geliyor

İBB’nin Borç Miktarı İki Kat Arttı 4 Milyar 600 Milyon TL Oldu

 İBB’nin Borç Miktarı İki Kat Arttı 4 Milyar 600 Milyon TL Oldu 

 
CHP’li İBB Meclis Üyesi Tarık Balyalı İBB Bütçesini Değerlendirdi: İBB’nin borç miktarı iki kat arttı 4 Milyar 600 Milyon TL oldu. Bu borçlanmanın 2 Milyar 834 Milyon TL’si Dış Borçlanma olarak karşımıza geliyor
 
 
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) 2017 yılı Kasım ayı toplantılarında İBB’nin Bütçesi görüşüldü. İBB’nin İSKİ, İETT ve şirket ciroları ile birleşince 2017 yılı konsolide bütçesi toplamda 42 milyar lirayı buluyor, İBB’nin kendi bütçesi de 18,5 milyar lira olarak açıklandı. CHP Grubu “İstanbul halkının vergileri ile oluşan bütçe ve kaynaklar İstanbul halkının hizmetine sunulmuyor. Bütçenin ve bütçeyi kullananların güvenirliğine inanmıyoruz. Gariban vatandaşa ayrı, YANDAŞA ayrı yaklaşan bir belediye başkanına ne kadar güvenilir? Biz CHP grubu olarak bu kadar yanlış işler yapan bir belediye başkanına belediyenin kasasını teslim etmeyiz. Bu belediye başkanına da 2017 yılı bütçesini kullanma hakkını vermeyiz” gerekçe göstererek İBB bütçesine red oyu kullandı. CHP'nin red oylarına karşılık AKP Grubunun oy çoğunluğu ile Bütçe kabul edildi. İBB Başkanı Kadir Topbaş'ın Bütçe’yi Meclise sunması sonrası CHP Grubu adına görüş, öneri ve eleştirilerini Başkan Topbaş’ı yüzüne bakarak sıralayan CHP İBB Meclis Üyesi Mali Müşavir Süleyman Tarık Balyalı’nın Meclis Kürsüsünde eleştiri ve önerilerini sıraladı. İBB’nin Bütçesine yönelik eleştirilerini sıralayan CHP'li Tarık Balyalı'nın Kadir Topbaş'ın FETÖ soruşturması nedeniyle tutuklanan damadı Ömer Faruk Kavurmacı hakkındaki sözleri toplantıtya damgasını vurdu. Başkan Kadir Topbaş’ın yüzüne bakarak konuşan CHP’li Tarık Balyalı, "Bir belediye başkanı düşünün, elindeki imkanları kullanarak damadının yapmış olduğu inşaatlara fazladan imar hakkı vererek haksız bir rant yaratacak ve daha sonra kendisi de şirketleri aracılığıyla bu ranttan payını alacak. Ne düşünürsünüz? Belediye Başkanımız Kadir Topbaş'ın FETÖ terör örgütüne üye olmaktan tutuklanan damadına sağladığı inşaat rantı ve oradan şirketi aracılığıyla aldığı 5 tane gayrimenkul bu mecliste konuşuldu, soru önergesi verildi, basında yer aldı ancak Sayın Başkan bu iddialara yalan bile demedi, tek kelime etmedi. Biz en azından bugün kendisinden iddialara yanıt vermesini, yalansa yalanlamasını istiyoruz" dedi. Kendisine yönelik ithamlarla cevap veren ve Yargı sürecinin devam ettiğini vurgulayan Başkan Topbaş, "Benim ailemle ilgili yargı süreci devam ediyor. Yargıya intikal etmiş konularda hassasiyet gösterip, bağımsız yargıya saygı göstermek lazım. 'Burada konuşarak yargıyı etkilemek mi istiyorsunuz' diye sorarlar insana. Yargı mı etkilensin" dedi. 
 
Başkan Topbaş’ın Bütçe’yi Meclise sunması sonrası CHP Grubu adına görüş, öneri ve eleştirilerini sıralayan Pendik Belediyesi ve İBB Meclisi CHP Üyesi Mali Müşavir Süleyman Tarık Balyalı’nın İBB Meclis kürsüsünde Meclis Üyelerine hitaben gerçekleştirdiği uzun konuşmasındaki (9 sayfalık konuşma metni ektedir) satır başları; 
 
İBB’nin 2017 yılı bütçesini sadece teknik olarak değil siyasi bir bakış açısıyla da değerlendirmeye çalışacağız. Öncelikle şunu söylemek gerekiyor. Klasik bir muhalefet anlayışı içerisinde değiliz. Burada yapılan her şey kötüdür ya da yanlıştır diye bir şey söylemiyoruz. Biz zaman zaman istanbul’da güzel şeyler yapıldığını da biliyoruz, zaten bunun içinde buradan geçen pek çok meclis raporuna evet diyoruz. Ancak halkımız yerel seçimlerde bize muhalefet ve iktidarı denetim görevi verdi. Bizde bu görevi yerine getirmek için yanlış ya da eksik gördüğümüz hususları dile getirip, bunların yerine neler yapılırsa daha doğru olacağını anlatmaya çalışıyoruz. Bu sebeple de meclis çatısı altında yanlış bulduğumuz her konuyla ilgili olarak hem siyasi hem hukuki mücadele vermeye ve sonuç almaya gayret ediyoruz. Meselenin böyle değerlendirilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyim.
 
2017 yılı bütçemiz meclisimize 18.500.000,00 TL olarak sunuldu. Gider bütçemize 13.900.000,00, Gelir  4.600.000,00 TL borçlanmayla ulaşmak amacındayız. Bu durumda giderlerimizin %25’ini yani dörtte birini borçlanmayla yüklenmeye çalışacağız. Borçlanma miktarında çok ciddi bir artış var. Borçlanmamız 2015 yılında 2.400.000,00 TL, 2016 yılındaysa 3.400.000,00 TL’yken sadece 2 yılda neredeyse %100 artarak 4.600.000,00 TL’ye ulaşmış durumda. 2017 yılı borçlanmamızın %60’ı yani 2.834.000,00 TL’si DIŞ BORÇLANMA olarak karşımıza geliyor.
 
Sayın Başkan son iki yılda ne işçi maaşları ne de mal alım fiyatları %100 artmazken borçlanma miktarını 2 kat arttırmak nasıl bir işleyiştir. Borçlanmada ki bu artış size normal geliyor mu? İyi niyetli bir biçimde acaba bu borçlanma metro ya da karayolu tüneli gibi büyük yatırımlarda mı kullanılacak diye düşünebilirsiniz. Ancak gerçek öyle değil. Çünkü; Yatırım Programımıza göre 2017 yılında yapılacak tüm büyük yatırımlarımız için ihtiyacımız olan dış kaynak sadece 1.811.619,00 TL.
 
Şimdi size son derece basit bir soru soracağım. Yatırımlar için gerekli dış borçlanma rakamı 1 miyar 811 milyon TL’yse o zaman GERİYE KALAN 1 MİLYAR LİRALIK DIŞ BORÇ NEREYE HARCANACAK?  Cevabını birazdan vereceğim.  Bütçede dikkatimizi çeken bir diğer husus, arsa satışlarının da geçen seneye oranla %100’e yakın bir oranda artması. 2017 yılında arsa satışlarından beklediğimiz gelir 1 milyar 465 milyon. Arsa satışları 2016 bütçesinde sadece 800 milyonmuş. Hemen şunu söyleyelim. Bu arsa satışları vatandaşa satılan hisse satışları değildir. Tamamen gelir amaçlı satışa sunulan büyük arsalardan bahsediyoruz.
 
Yatırım ihtiyacının çok üzerinde dış borca katlanmanın ve bu kadar büyük miktarda arsa satmanın tek bir sebebi olabilir. O da borç ödemektir. Sayın başkan, günü döndürmek ya da müteaahitlerin parasını ödemek için bu kadar büyük miktarda bir borçlanma yapmak ve arsa satmak ne kadar doğru? Unutmayalım ki faize ödediğimiz her kuruşta sattığımız her arsa da İstanbullulara aittir. Şimdi gelelim bütçenin planlama açısından değerlendirilmesine.
 
Planlama dar anlamda “neyin, ne zaman, nasıl, nerede ve kim tarafından yapılıp nasıl bitirileceğini anlatan bir süreçtir” Örnek vermek gerekirse bizim metro çalışmalarımız ve hedeflerimiz var. 2019 yılı sonuna kadar 400 km metro hedefine ulaşmak için bir planlamamız var. Bakalım 2019 sonunda bu hedefe ulaşabilecek doğru planlamayı yapabilmiş miyiz? Öncelikle burada size vereceğim tüm rakamları belediyemize ait olan İSTANBUL’UN METROSU isimli internet sitesinden ve İBB’nin 2017 yılı Performans Programından aldığımı ifade etmeliyim. Bu anlamda en son da söyleyeceğimiz şeyi en başta söyleyelim. Bugünkü çalışma performansıyla İBB’nin 400 km metro hedefinin yanına bile yaklaşması mümkün değil. 
 
Belediyemizin 2017 yılı PERFORMANS PROGRAMINDA Kİ RAYLI SİSTEM HEDEFLERİ DE bizim bu analizimizi aynen doğruluyor. Peki 2014’den bu yana hizmete açılan bu 55 km’lik kısım için ne kadar bütçe ayrılmış. Kısaca ona bakalım; 2017 yılı için 2 milyar 900 milyon 2016 yılı için 3 milyar 130 milyon2015 yılı için 2 milyar 051 milyon2014 yılı için 900 milyon Toplam’da 9 milyar liraya yakın bütçe ayrılıyor ve 2019 sonuna kadar 55 km hizmete sokulabiliyor. Yani bu şartlarda km başına 163 milyon para harcanıyor. Değerli arkadaşlar bu rakamları size ben değil, belediyemizin internet sitesi ve 2017 yılı performans programı söylüyor. Sayın Başkan, Bu gerçekten çok büyük bir bedeldir ve İstanbullular ceplerinden çıkan milyarlarca liranın karşılığını hala alabilmiş değillerdir. İstanbul halkına söz verdiğiniz metro yatırımlarını bir an önce bitirmenizi bekliyoruz. Lütfen sözünüzü tutunuz.
 
Konuya birde şu açıdan bakmanızı istiyorum. Belki bu söyleyeceklerim İBB yönetiminin geleceğe nasıl baktığını sizlere daha rahat anlatabilir. 2017 yılı Yatırım Programımıza göre bütçemizin neredeyse yarısını yatırıma harcayacağımızı ifade ediyoruz. Ancak bu tam olarak doğru değil. Küçük bir karşılaştırma yapalım ve önceki yılların yatırım bütçelerine bir bakalım.
 
2016 yılı yatırım bütçemiz 8 milyar 365 milyon 2015 yılı yatırım bütçemiz 5 milyar 853 milyon. Biz bu bütçenin hepsini elbette yeni yapılacak yatırımlara kullanmıyoruz. Bütçe sistematiği içerisinde yatırıma ayrılan her payın belli bir kısmı geçmişten bu yana devam eden yatırımlara belli bir kısmını da yeni yatırımlara harcıyoruz. Mesela 2016 yılı yatırım bütçesinin %36’sı devam eden yatırımlara, %64’ü de yeni yatırımlara ayrılmış. Aynı şey 2015 yılı içinde geçerli. 2015 yılında devam eden yatırımlara ayırdığımız pay %53,5, yeni yatırım harcamasıysa %46,5 olmuş. Peki 2017 yılı için devam eden yatırımlara biz yatırım bütçesinin ne kadarını ayırmışız biliyor musunuz? %91’ini. Yeni yatırımlaraysa yatırım bütçesinin sadece %9’unu ayırmışız.
 
Bunun tek nedeni de hatalı planlamalar yüzünden bitirilemeyen yatırımlara kaynak ihtiyacıdır. Bu nedenle İBB Yönetimi 2017 yılı için İstanbul’a yeni yatırım yapma hedefinden vazgeçmiştir. İşte bu nedenle Metro’dan, Karayolları tünellerine kadar hiçbir yeni yatırıma 2017 de doğru düzgün bir kaynak aktarılamayacaktır. Ciddi bir hızda büyümeye devam eden İstanbul için yeni yatırımların kesilmesi demek ulaşım’dan, yaşam kalitesine kadar pek çok şeyin daha da zorlaşması anlamına gelecektir.
 
Sonuçta yönetim olarak doğru planlama yapamazsanız ve yatırımları halkın hizmetine sunamazsanız  bu şehirde yaşayan insanların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilersiniz. Bu nedenle Avrupa Birliğinin yürütme organı olan Avrupa Komisyonuna bağlı Kentsel Politika ve İletişim Genel Müdürlüğünün 2015 yılında Avrupa’da ki 83 şehirde yapmış olduğu memnuniyet araştırmasında 83. Sırada yani en sonda yer almışız. 
 
Aslında sizlere İstanbul halkından toplanan vergilerle oluşan bütçenin nasıl adaletsiz ve yanlış kullanıldığını anlatmaya çalışmak yerine herkese Sayıştay’ın 2015 yılı raporunu dağıtsam ve bunu hep birlikte okusak herhalde çok daha faydalı olacak. Çünkü Sayıştay’ın 2015 yılı raporunu okuyunca aslında ne büyük bir facia ile karşı karşıya olduğumuzu sanırım daha iyi anlarsınız.
 
Belediye İştirakleri uzun zamandır hem meclisimizi hem kamuoyunu meşgul ediyor. Buralarda merak edilen ve cevaplanması gereken bazı sorulara cevap alamıyoruz. Belediye iştirakleri yasal olarak denetime açık değil. Tamam bunu anladık ama bu durum sizin ya da ilgililerin belediye şirketlerinin durumlarıyla ilgili bu meclise bilgi vermesine engel değil. Ben iştiraklerimizde görülen sıkıntılar sebebiyle aynı deprem konusunda olduğu gibi meclisimiz de bir genel görüşme yapmamız gerektiğini düşünüyorum.
 
Sayıştay İBB’nin 2015 yılı hesaplarını incelerken İştiraklerimizle ilgili çok sayıda eleştiriye yer vermiş. Örneğin İSTAÇ:  Biz İBB meclisinde hemen hemen her ay İSTAÇ’ a harfiyat alanları tahsis ediyoruz. Orman Bakanlığından aldığımız her harfiyat alanı içinde Orman Bakanlığına tahsis parası ödüyoruz. İSTAÇ’ın da bu harfiyat alanlarını işletmeye başlamadan önce bu tutarları İBB’ye ödemesi gerekiyor. Prosedür bu şekilde işliyor. Ancak gelin görün ki İSTAÇ bu parayı bize ödemediği gibi biz İSTAÇ’a bu paraların ödenmesi için gerekli tahakkuk işlemlerini bile yapmıyoruz.
 
2015 yılında İBB olarak Orman ve Su İşleri Bakanlığına 70 milyon tahsis parası ödemişiz, bunun sadece 13 milyon lirasını tahsil ederken yaklaşık 19 milyonluk rakam kayıtlara dahi girmemiş. Yani ne İBB’ye gelir yazılmış ne de İSTAÇ’a gider. Buhar olmuş uçmuş. İSTAÇ 2015 yılında 7.176.000,00 TL faaliyet zararı elde etmiş. Gider olarak yazılmayan 19 milyonu da eklerseniz aslında İSTAÇ’ın zararı 26 milyon liraya kadar ulaşır. Sevgili arkadaşlar hepimiz biliyoruz ki harfiyat işlerinde böyle zararlar olmaz. Yine SAYIŞTAY’ın yaptığı incelemede İSTAÇ ve İBB arasında ki bu karmaşık düzenin önceki yıllarda da olduğu ve milyonlarca liranın hesabının sorulmadığı net olarak görülüyor.
 
Benzer bir durum İSPARK’ta da var; Orman ve Su İşleri Bakanlığından alınıp tahsis yoluyla İSPARK’a verilen otopark yerlerimiz bulunuyor. Bunlar içinde ödenen büyük bedeller var ve bunlarda İSPARK’tan tahsil edilmemiş. Biliyorsunuz bir ara İSPARK’ın satışı gündeme gelmiş ve piyasa fiyatının yaklaşık 4 milyar euro olduğu konuşulmuştu. Ancak İSPARK son 2 yıldır FAALİYET ZARARI elde ediyor. Yani İSPARK asıl iştigal konusu olan otoparkçılık işinden zarar ediyor. İşi yolları ve caddeleri kiraya vermek olan ve işçilik dışında başka hiçbir ciddi gideri olmayan İSPARK nasıl zarar eder anlamak mümkün değil. İSPARK’ın internet sitesinden aldığımız bilgilere göre 2015 yılı FAALİYET ZARARI 1.031.000 TL, 2014 yılı FAALİYET ZARARIYSA 1.778.000,00 TL olmuş.
 
BELTUR ise başlı başına bir facia: BELTUR’un Genel Müdürü Sayın Cumhurbaşkanımızın oğlunun kayınbiraderi. SAYIŞTAY RAPORUNA göre İBB olarak BELTUR’a bağlı olan sosyal tesislerin milyonlarca liralık elektrik, su faturalarıyla birlikte mal ve hizmet alımını yapmışız, bakım ve onarım masrafını ödemişiz. Bu kadar büyük desteğimize rağmen BELTUR 2014 yılında FAALİYET ZARARI ELDE EDERKEN 2015 YILINDA SADECE 800.000 TL faaliyet karı elde etmiş. Yani BELTUR YAPTIĞI TEK İŞ OLAN çay kahve ve tost satmakta da başarısız olmuş.
 
Değerli Meclis Üyesi arkadaşlarım, içinizde çok ciddi işadamları var. Hanginiz bu iştiraklerin zarar edebileceğine inanırsınız? Elbette ki hiçbiriniz. Bu iştirakler sadece siyasi iradenin yanlış yönetimleriyle zarar edebilir ve zaten de öyle oluyor. Olan da İstanbul halkının paralarına oluyor. Şimdi söyleyin dostlar, burada saydığım birkaç konu bile bu iştirakler üzerinde genel bir görüşme yapılmasını gerektirmez mi?
 
SAYIŞTAY RAPORUNA GÖRE kirada olan 1433 işyerimiz var. Bu işyerlerinin 379 tanesinde işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı varken kiraya verdiğimiz 429 adet işyerine ruhsat vermeye gerek bile görmemişiz. O kadar zenginiz ki buradan gelecek gelire bile ihtiyacımız olmamış.
 
Malumunuz olduğu üzere bizim karşı çıkmamıza rağmen bazı yandaş vakıf ve derneklere yer tahsisi yapıldı ya da kiraları üstlenildi. 2016 yılı içinde yapılan tahsisler için İBB olarak üstlendiğimiz yıllık bedel 17.734.116 TL’dir. Bu bedel kaynak israfı olduğu kadar yandaş vakıf ve derneklere yapılan siyasi bir kaynak aktarımıdır. Sayın başkan umarım yakın bir gelecekte bunlar içinde kandırılmışız demezsiniz. Zira bizim sizlerin daha fazla kandırılmasına tahammülümüz kalmadı.
 
DEĞERLİ ARKADAŞLAR PARK VE BAHÇELERE ÇOK CİDDİ BİR BÜTÇE AYIRIYORUZ. ÜSTELİK BU BÜTÇEMİZ HER YIL DÜZENLİ OLARAK ARTIYOR. 2015 yılında 936 milyon olan Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı bütçemiz 2016 yılında 1 milyar 130 milyona, 2017 yılında ise 1 milyar 330 milyona çıkmış. Bütçelerde çok ciddi bir öncelik sorunumuz var. İstanbul’un en büyük sorunu nedir diye sorsam herhalde herkesin ortak cevabı trafik olur.
 
Peki İBB yönetimin trafik sorununun çözümüne büyük katkısı olacağını söylediği karayolları tünellerinin yapımı için ayırdığı bütçenin PARK VE BAHÇELERE ayırdığı bütçeden daha az olduğunu biliyor musunuz? Park ve Bahçelere ayırdığımız bütçe 1 milyar 330 milyonken, karayolları tünellerine ayırdığımız bütçe 1 milyar 255 milyonda kalmış. 
 
Peki size ikinci bir soru. Deprem konusunu geçen gün burada konuştuk ve konuşmaya devam edeceğiz. İBB’nin 2017 yılı bütçesinde DEPREM VE RİSKLİ İŞLER DAİRE BAŞKANLIĞINA ne kadar bütçe ayrıldığını biliyor musunuz? Sadece 148 milyon. Yani park ve bahçelere ayrılan bütçenin 10’da biri. O zaman aynı soruyu Sayın başkan’a tekrar soralım. İstanbul’un öncelikli sorunu ve kaynak aktarılması gereken yer deprem çalışmalarımıdır yoksa yandaş milletvekilinden alınan çiçekler midir? Taktir sizin.
 
SİZLERE BURADA KISACA BAHSETMEYE ÇALIŞTIĞIM BU HUSUSLAR IŞIĞINDA İSTANBUL HALKININ VERGİLERİYLE OLUŞAN KAYNAKLAR ETKİN VE VERİMLİ BİR ŞEKİLDE İSTANBUL HALKININ HİZMETİNE SUNULABİLİYOR MU? BENCE HAYIR. ÜÇÜNCÜ VE SON OLARAK BÜTÇENİN KULLANIMI VE BÜTÇEYİ KULLANANLARIN GÜVENİLİRLİĞİ KONUSUNU BİR DEĞERLENDİRELİM İSTİYORUM.
 
Sizlere bir belediye başkanı örneği vereceğim ve bir değerlendirme yapmanızı isteyeceğim. Bir belediye başkanı düşünün, elinde ki imkanları kullanarak damadının yapmış olduğu inşaatlara fazladan imar hakkı vererek haksız bir rant yaratacak ve daha sonra kendisi de şirketleri aracılığıyla bu ranttan payını alacak. Ne düşünürsünüz? Ayrıca bu mesele ortaya çıktığı zaman kamuoyunun sorduğu sorulara cevap bile vermeyecek. Allah aşkına dünyanın herhangi bir yerinde böyle usulsüzlükleri çıkan bir belediye başkanının ne yapmasını istersiniz.
 
Değerli Arkadaşlar, Belediye Başkanımız Kadir Topbaş’ın FETÖ terör örgütüne üye olmaktan tutuklanan damadına sağladığı inşaat rantı ve oradan şirketi aracılığıyla aldığı 5 tane gayrimenkul bu mecliste konuşuldu, soru önergesi verildi, basında yer aldı ancak SAYIN BAŞKAN BU İDDİALARA YALAN BİLE DEMEDİ, TEK KELİME ETMEDİ. Biz en azından bugün kendisinden meclisimize damadının şirketine tanıdığı haksız rant ve şirketi üzerine alınmış tapularla ilgili açıklama yapmasını bekliyoruz. Sayın Başkan, Sizin bu iddialarla ilgili kendi meclis grubunuza uzun uzun bilgi verdiğinizi ve sizinde, damadınızın da bir suçunuzun olmadığını, damadınızın da FETÖYLE hiçbir ilişkisi olmadığını ifade ettiğinizi biliyoruz. Eğer gerçekten bu konuda sizin ya da damadınızın bir suçu yoksa ve bütün bunlar bir yanlış anlaşılmaysa neden meclise ve kamuoyuna bilgi vermiyorsunuz?
 
Sayın Başkan buradayken hemen birkaç hatırlatma daha yapalım. FETÖ’den tutuklu olan bu damadın geçmişte Esenyurt’ta yapmış olduğu inşaatlarda yükseklik 9,5 metreden 99,5 metreye bu mecliste çıkarılmıştı. Hepimiz hatırlıyoruz değil mi? Peki Türkiye’de ilk özel HAVARAY yapma yetkisi ve plan değişikliği nereye yapıldı arkadaşlar. Damadın “VADİ İSTANBUL” projesinde. Yine bu damadın şirketinin projeyi üstlenmesinden sonra buraya ayrıcalıklı imar verildi mi? Elbette verildi. Yani Belediyemizle Belediye Başkanımızın damadı arasında tam olarak AL GÜLÜM VER GÜLÜM işler dönmüş. Ver imarı al tapuyu. Oh ne güzel
 
Değerli meclis üyeleri size başka bir örnek daha vereyim: Bir iş adamımız var. İstanbul’un göbeğinde milyarlık inşaatı mühürleniyor. Bu iş adamımız imzalanan bir protokol sonucunda İBB’ye 18 tane arsa veriyor. Çok masum bir iş değil ama hadi masum kabul edelim. Ancak bu 18 arsadan 3 tanesinin belediye başkanının evinin hemen etrafında olmasına ne diyeceğiz. Ayrıca bu 3 arsadan bir tanesinin bu mecliste “taziye ve ibadet alanı” ilan etmenize ne diyelim. Şimdi burada kendimize sormamız gereken soru şu? İstanbul’un seçilmişleri olarak biz İstanbul halkının menfaatlerini mi savunacağız yoksa belediye başkanının menfaatlerini mi? Şimdi bir soru da Sayın Topbaş’a soralım.; BİZ BU PROTOKOLÜ VE SİZİN BÜYÜK ÇEKMECEDE Kİ VİLLANIZIN ETRAFINDA ALINAN 3 ARSAYI ORTAYA ÇIKARINCA SUÇÜSTÜ YAKALANDINIZ. PANİKLE BİR PLAN TADİLATI TEKLİFİNİ MECLİS GÜNDEMİNE ALDINIZ. BUNU DUYAN MEHMET HATTAT MECLİSE GELDİ SİZE İLETİLMEK ÜZERE İMAR KOMİSYONUNA BİR MEKTUP BIRAKTI. MEKTUPTA BU 3 ARSAYI BANA SİZ ALDIRTTINIZ ŞİMDİ BU PLANI NASIL İPTAL EDECEKSİNİZ DEDİ Mİ? BENDE ŞİMDİ SİZE SORUYORUM. BU MEKTUPTAN SONRA BU PLAN DEĞİŞİKLİĞİNİ VE PROTOKOLÜ İPTAL EDEBİLECEK MİSİNİZ?
 
Değerli arkadaşlar İstanbul Boğazı üzerinde tarihi eser olan çok sayıda yalı var. İstanbul Boğazı, Boğaziçi İmar Müdürlüğünün yetki alanında. Boğaziçi İmar Müdürlüğü de İBB’ye ve Sayın Başkan’a bağlı. Bizim meclis üyesi arkadaşlarımız bugüne kadar Boğaziçi bölgesinde hangi eski eser için savcılığa suç duyurusunda bulunduysa hepsi kaçak çıktı. Amerika’da tutuklu bulunan malum şahsın yalısı da buna dahil. Onun yalısı da kaçak çıktı ve sizin ekipleriniz de bunu tespit etti. Encümenden burası için Para cezası ve yıkım kararı çıktı, çıktı ancak şu ana kadar burasıyla ilgili yıkım kararı uygulanmadı. 
 
Sayın Başkan gariban vatandaşın en ufak bir kaçağı olan binasını belediye olarak başına yıkarken bu imtiyazlı vatandaşın binasını neden yıkmadınız? Değerli arkadaşlar, gariban vatandaşa ayrı, YANDAŞA ayrı yaklaşan bir belediye başkanına ne kadar güvenilir? Bence güvenilmez. Biz CHP grubu olarak bu kadar yanlış işler yapan bir belediye başkanına belediyenin kasasını teslim etmeyiz. Bu belediye başkanına da 2017 yılı bütçesini kullanma hakkını vermeyiz. CHP grubu olarak bütçeye olumsuz oy vereceğiz. Hepinize saygılar sunuyorum.
 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner110

banner109