İstanbul.. İstanbul ah !

Kim dedi sana iki yakan bir araya gelmesin diye !

İstanbul.. İstanbul ah !


İstanbul..

Sevda kokuyor gelincik yazmalı bayırların,
Erguvanları beklemedi semaların,
Yağdı mavi gökten en güzel sevda,
Martılar bir birbirlerine fısıldadı orada,
İşte orada Ne güzel akıyor,
Arnavut kaldırımlarından aşk yağmurları,
Köhne bir kapı tokmağı çalıyor tak tak,
Boşalmış viran bir köşkün kapısında Hazan vurmuş bahçesinde,
Kor kızıl bir gül Baharı soluyor
En ince yeşermiş dal uçlarında İnce çiselerde
Ev sahibi serseri bir yürek
Ne iflah olur ne de özüne sallar kürek
Vursa da kırağılar gözler bahar çiçekleri açar.
Bu kaçıncı kapı,
bu kaçıncı hüzünbaz sevişmeler Ah !
İstanbul Kim dedi sana iki yakan bir araya gelmesin diye
Kavuşmasın sevdaların Mihrimah la-Sinan gibi
Ezelden ebede beddualı aşk kapıları diye
Bende kaçar oldum İstanbul ilentileri gibi
Mavi açıyor artık gönlümde gülüm
Gök semalardan yağan kar pespembe Tenime,
Gönlüme düşen aşk cemresi
Ödünsüz dürüst bir yüreğin şimdisi
Dışarıda hava ayaz ,
Yüreğim sımsıcak Öylesine bir mert ,
Öylesine delikanlı bir kucak
Özlemişim çıkarsız gelen sevgide bir ulak
Öl de öleyim İnsanlığını yitirmemiş tertemiz sancak
Senin sevgili kulunum ben Rabbim
Tüm gereksizleri aldın benden habibim
Senin yolunda olmamdır bana gelen mükafat
Ben böylesine almadım hiç özden iltifat
Göksu da bir aşk sandalı geziyor
Boğaza kürek çekip,
Derya deniz kanıyor
Gözlerden sevdanın martıları bakıyor
Yer gök bir olmuş bu sevdayı kutsuyor
Kan kırmızı gülü bir gonca dudak öpüyor
... .............................................................EMA
YORUM EKLE

banner110

banner109