Reis’ in bu teknolojiyi nereden aldığı büyük bir merak konusu.

Reis’ in bu teknolojiyi nereden aldığı büyük bir merak konusu.

Reis’ in bu teknolojiyi nereden aldığı büyük bir merak konusu.
Reis’ in bu teknolojiyi nereden aldığı büyük bir merak konusu.

Haritadaki bazı detaylar herkesin ilgisini çekiyor. Piri Reis ’in çizdiği haritanın bazı özellikleri; *Uzaydan çekilen uydu fotograflarıyla karşılaştırıldığında Afrika’nın doğruluğu anlaşılıyor. *Çağlar boyunca buzlarla kaplı olan Antartika Dağları’nın haritada doğru bir şekilde gösterilmesi haritanın harika yönlerinden birisidir. Çünkü bu dağların varlığı ancak 1952 yılında ses yansıtıcı aletlerle keşfedilmiştir. *Uydu fotograflarında Grönland’ın bir adadan değil, üç ayrı adadan meydana geldiği görülür. Piri Reis de haritasında Grönland’ı üç ayrı ada olarak göstermiştir.

Gerek haritanın özellikleri gerekse Kitab-ı Bahriye’deki su dizeler küçük araştırmacıda gerekli olan azmi ve isteği doğurur. Haritanın çizilmesine dair yaygın olan iki görüş vardır;gemiyle dolaşarak yada uzaydan çizilmesi. Haritanın ortasında "Rüzgar Gülü" diye nitelendirilen dairesel bir sekil bulunmaktadır. Bu Rüzgar Gülü"nün içinde de içi çizgili , içi çizgisiz, ve siyah üçgen bulunmaktadır.

 Ayrıca iki siyah üçgen arasında 7 tane çizgili ve çizgisiz üçgen vardır. Çizgili ve çizgisiz üçgen sayıları çarpıldığında . çıkar. iki siyah üçgen arasındaki çizgili ve çizgisiz üçgen sayısı 7 burada kullanırsak 224,7 yi buluruz ki bu da bize Venüs gezegeninin NASA tarafından hesaplanmış dolanma ve dönme süresi olan 224,7 günü verir. Ringer Gölü üzerinde daha bunun gibi bir dizi matematiksel işlemler yapıldığında Venüs gezegenine ait astronomik değerler bulunmaktadır.

 (Bu yazılar Piri Reisin ünlü haritasının üzerine aldığı notlar olup her biri maddelenerek sıralanmıştır.)

1- ilk bakışta kırmızının çeşitli tonlarında vakamı diye adlandırılan uçsuz bucaksız dağ sıraları oldukça zengin maden cevherleriyle dopdolu.....ipek ve yün yüklü gemiler kıyıda seyretmekte ..

2- Bu ülkenin insanlarının hepsi çıplak veya yari çıplak bir vaziyette yaşıyorlar.

3- Burası Antillia’nın bir vilayeti gibi ve buralar günesin battığı topraklar. İnsanların söylediklerine göre burada 4 ayrı renkte papağan yasamakta (beyaz,kırmızı,yeşil, ve siyah) Yerli halk bu papağanların etlerini yemekte ve tüylerinden kafalarına çeşit çeşit başlıklar yapmakta. Burada ilginç bir taş var kutsal bir taş olmalı bizim Hacer-ül Esved taşı gibi siyah kutsal saydıkları bir taş. NOT: Piri Reis yazdığı Kitab-i Bahriye ’sinde Akidenizde esir aldığı bazı gemilerden elde ettiği ganimetler arasında buradakine benzer tüyden başlıklar ve kutsal siyah taslara rastladıklarını belirtiyor.

 4- Bu harita Gelibolu’da Kemal Reis adıyla bilinen Piri İbni Hacı Mehmet tarafından çizilmiştir.(Hicri; Muharrem 919) , ( 9 Mart – 7 Nisan 1513)

5- Bu kısıda ise kıyıların ve adalar dan bahsediyor; Bu sahiller Antilya kıyıları olarak adlandırılır. Hicri 896 yılında keşfedilmiştir. Fakat buraların Cenovalı Kolomb adlı bir Hiristiyan tarafından yazılan bir kitapta benzer özelliklerden bahsettiği kıyıların ve adaların zengin madenler ve değerli taşlarla dolu topraklar olduğunu Bati Atlantik, Dünyanın batisi diye adlandırıldığı belirtilmiş.

 Sözü edilen kitapta Kolomb Cenovalılara demiş ki: ‘’Bana 2 gemi verin gidip dünyanın batisini keşfedeyim’’. Bunu duyanlar ‘’Sen delirdin mi ,bu denizin bati ucunu bulabileceğini mi sanıyorsun? Bu denizin sonu puslu ve bilinmez derin bir karanlık oraya gidip yok olmak mi istiyorsun ?'' Bu söylenenlerden Kolomb Cenovalılardan bir destek gelmeyeceğini anlayınca gidip tüm hikayeyi detaylarıyla İspanya Kralına anlattı. Ancak oradan da aldığı tepki Cenovalılardan farksızdı. Fakat Kral yinede yardım edeceğini söyledi. Sonuçta Kolomb Cenovalılardan uzunca bir mühlet istedi İspanya Kralıda ona çok iyi donatılmış 2 gemi vererek Kolomb’a ‘’ Sana çok iyi 2 gemimi veriyorum git ve dediklerini ispatla bana eğer başarırsan seni İspanya Krallığının Deniz Filosuna Amiral yapacağım. Piri Reisin İspanyol bir kölesi vardı.

 Colomba ile oralara 3 defa gittiğini birincisinde Cebelitarik boğazından çıkıp binlerce mil hiçbir sapma yapmadan dümdüz batıya yol aldıklarını denizin son derece sakin ve havanın rüzgarsız olduğu bir yerde bir adaya rastladıklarını . Burada pusulaların kuzey diye gösterdiği yönde o bildikleri kutup yıldızının görünmediği ve yıldızların bile dizilisinin farklı olduğunu. Bu adanın yakınına demir atmışlar ve bir süre sonra ada da yasayan yari çıplak insanlar gelmişler onlara balık kemiklerinden yaptıkları oklarıyla saldırmışlar ve adada ilerlemelerine izin vermemişler. Bunun üzerine onlarda koşarak adanın diğer tarafına kadar gitmişler ve orada bir filikaya rastlamışlar.

 Hemen içine binip kıyıdan tekrar uzaklaşmışlar. İlerlerken botun içine baktıklarında içinde insan kemikleri ve artıkları olduğunu görmüşler ve anlaşılan o ki buradaki adalarda yaşayan bu insanlar birbirlerine saldırarak yakaladığı insanları yiyorlar. Filikayla diğer adaya kadar ilerlediler burada en çok büyük yılanlara rastlamışlar bu adanın yakınlarında 17 gün kadar kadar kalmışlar ve bunlardan bir zarar gelmeyeceğini anlayan ada halkı onlara balık yakalayıp küçük filikalarıyla getirip ikram etmişler İspanyollarda onlara cam eşya ve renkli tespih taneleri hediye etmişler. Hediye edilen cam eşya ve boncuklar yerliler için çok değerliydi ve İspanyolları0 memnun etmek için daha fazla misafirperver davrandılar. Bir gün terli bir kadının kolunda bir sürü altın takı gördüler ve bundan sonra altınlarla boncukları değiştirmeye başladılar. İspanyolları verdikleri her boncuğa bir sürü altın verdiler.

 Anlaşılan çevredeki dağlar altın deposu gibiydi. Bir gün birinin kolunda inciler gördüler. Bunun üzerine yerlilere daha fazla boncuk vererek incilerin yerlerini göstermelerini istediler. İncileri kıyıda birkaç kulaç derinliklerden çıkarıyorlardı. Bunlardan başka İspanyol kralına götürmek için değerli keresteler alıp gemilere yüklediler. Bütün bunlardan sonra Kolomb dedi ki: ''Biz dillerini bile bilmediğimiz bu insanlara ticareti,okuma-yazmayı ve din ögretmeliyiz. Bu insanlar çıplak ve adeta hayvanlar gibi yaşam sürüyorlar.'' Böylece bir süre sonra İspanya kralının gönderdiği papazlar ve diğer eğiticilerle eğitildiler. Hayatta yeni dinlerine oldukça çabuk uyum sağladılar. Çevredeki irili ufaklı ada ve adacıklar da Kolomb tarafından isimlendirilerek haritaları çizildi. Kolamb ayni zamanda iyi bir gökbilimci idi. Ben kemal Reis bu adaları da kolombun bu yaptığı çalışmalardan yararlanarak haritama ekledim.

 Yukarıda haritamı çizim safalarını anlattığım bu haritanın bir benzeri daha yoktur. Bu tarzda çizilen dünya üzerinde 20 kadar harita var. Haritamı Arap, Çinli, Hintli ve Alman kartografların çizdikleri bu haritalarla da karşılaştırarak yorumladım. Bu yüzden harita bu yüzyılın en güvenilir haritasıdır. Haritamın gösterdiği ülkelerin denizcileri de haritama bakarak ve kendi görüşlerini kullanarak ülkelerinin ve yakın çevrelerinin haritalarını çizerse böylece ortaya çok objektif bir dünya haritası çıkacaktır.

 7- Burada Portekize göre gündüzler 2 saat daha kısa ancak gündüz hava son derece sıcak ve güneşli geceleri ise hava serin ve nemli.

8- Dönüş yolunda portekiz gemileri zaman zaman kıyı dan seyretmelerine rağmen sert ve karadan esen ters rüzgarlarla karşılaştılar. Bu rüzgarlar güneye inildikçe daha da sertleşti. Bu kıyılarda da denizcileri balık kemiği oklar la çıplak insanlar karşıladılar. Kıta üzerinde ilerledikçe yeni yeni topluluklara rastlanıyordu. Bu kıyıları hepsi adeta doğal birer liman gibi girintili ve çıkıntılı idiler. Portekizliler buralarda da işaretle alışverişler yaptılar.

9- Bu ülkede rastlanılan ilginç şeylerden biride beyaz tüylü canavarlar , 6 boynuzlu öküze benzer hayvanlar ve dev yılanlardı. Bu yüzden dolayida denizciler kara içerisine giremediler ayrıca aşırı sıcaktan da bitkin düştüler.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER