Ziraat Bankası Eylül-Ekim aylarında 1250 kişi alacak

Ziraat Bankası Eylül-Ekim aylarında 1250 kişi alacak

 Ziraat Bankası Eylül-Ekim aylarında 1250 kişi alacak
Ziraat Bankası eleman alacak
Banka, Eylül-Ekim aylarında 1250 kişi alacak

Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, Eylül veya Ekim ayında sınavla 1250 kişiyi işe alacaklarını, sınavın bankanın şubelerinde, personelin çalıştığı ekranlarda yapılacağını kaydetti.

Ziraat Bankası Genel Müdürü Çağlar, gazetecilerle iftar yemeğinde bir araya geldi.

Bu yıl bin 500 kişiyi işe aldıklarını, Eylül veya Ekim ayında bin 250 kişi daha alacaklarını bildiren Çağlar, bin kişinin memur, diğerlerinin bankacılık okulu, müfettişlikle ilgili departmanlar için alınacağını kaydetti.

Bankanın KPSS şartını kaldırarak, şubelerinde personelin çalıştığı ekranda sınava girilen ve sınavdan 10 dakika sonra sonuçların öğrenildiği, 70 ve üzeri puan alanların mülakata çağrıldığı yeni sınav sistemini değerlendiren Çağlar, bu sistemin ciddi şekilde maliyet ve zaman tasarrufu sağladığını anlattı.

Öğrenciliğinde, Ankara'da yapılan hiçbir sınava gelmediğini anlatan Çağlar, uyguladıkları yeni sınav sisteminin fırsat eşitliği sağladığını, birçok şubede uygulanan sistemle Erzurum'da, Van'da yaşayan kişilerin başka şehre gitme, otel, yol parası vs gibi maliyetler olmadan sınava girebildiklerini dile getirdi.

İNTERNET ÜZERİNDEN SINAV
Bu sınavın daha ileri bir aşamasını uygulamak istediklerini de kaydeden Çağlar, ''internet üzerinden sınav yapmak için çalışma yürüttüklerini'' söyledi. Çağlar, çalışmalar sonuçlanınca bankanın eleman sınavlarını internet üzerinden yapacağını, belli puan üzerindekileri yine kendi sistemlerine davet edeceklerini anlattı. Çağlar, bunun Türkiye'de bir ilk olacağını söyledi.

Bir gazetecinin, ''İnternet kafede oturup, soruları arkadaşına çözdürürse'' sözleri üzerine Çağlar, sınavdan sonra mülakat yapılacağını, giren kişinin yeterli becerisi yoksa bunun mülakatta ortaya çıkacağını kaydetti.

Birçok kişinin Ankara, İstanbul gibi sınav merkezlerine gelip sınava girmenin zorluğunu yaşadığını anlatan Çağlar, ''O yüzden KPSS icat edildi. Özel sektör KPSS'ye itibar etmiyor. Daha çok kamu personeli alınıyor'' dedi.

Çağlar, 2003'te yükselme sınavı yaptıklarını, birkaç sınav merkezi oluşturduklarını, sınavın maliyetinin bugünkü rakamlarla 4,5 milyon lira olduğunu belirterek, bugünkü sistemin, donanım, yazılım vs dahil 247 bin liraya mal olduğunu anlattı.

''İnternet üzerinden yapılacak sınavın Eylül veya Ekim ayında yapılacak sınavda uygulanıp uygulanmayacağı'' sorusu üzerine Çağlar, o tarihte uygulanabileceğini düşünmediğini, söz konusu sınav uygulamasında, soru için süre konulması, süre bitince o soruya geri dönülmemesi gibi parametreler olduğunu anlattı.

Ekran karşısında sınava girilen sistemin yükselme sınavları için de uygulandığını belirten Çağlar, her bir sınavın 4,5 milyon lira maliyeti düşünüldüğünde bu sistemin 100 bin liraya varan tasarruf sağladığını belirtti.

Çağlar, bu uygulamanın sadece Ziraat Bankası'nda yapıldığını da söyledi.

MANCHESTER BUSİNESS SCHOOL İLE İŞBİRLİĞİ
''Bankacılık okulumuzu Manchester Business School ile evlendirdik'' diyen Can Akın Çağlar, master programı yapıldığını, Bankacılık Okulu'na aldıkları kişilerin 4 ay burada, 4-6 ay arasında da İngiltere'de eğitim göreceklerini söyledi. Bu yıl 25 kişilik kontenjan oluşturduklarını, gelecek yıl bu sayının artırılabileceğini ifade eden Çağlar, Ziraat Bankası Bankacılık Okuluna girenlerin aynı zamanda İngiltere'de master yapmış gibi diploma alacaklarını kaydetti.

Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, Türk bankacılığının bundan sonraki süreçte mutlaka sınırları aşması gerektiğini vurgulayarak, ''Türk bankaları olarak yurt dışında ortak pazar payları ve bankalar satın alma çabasına girsek çok daha iyi olur'' dedi.

Ziraat Bankası Genel Müdürü Çağlar, dün akşam iftar yemeğinde gazetecilerle bir araya gelerek, çeşitli soruları yanıtladı.

Ziraat Bankasının Yunanistan'da ve Balkanlarda banka açması gibi bir konunun söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine Çağlar, Başbakanın Yunanistan teması kapsamında kendilerinin de bankacılık alanında görüşmeler yaptıklarını, bir uluslararası danışmanlık şirketinin kendilerine burada satılmak istenen ya da ortak arayışı içinde olan çok banka bulunduğunu ifade ettiğini ve 5-6 bankanın finansallarını getirdiğini kaydetti.

Danışmanlık şirketinin sadece Yunanistan'da değil, Balkan coğrafyasında da bu tarz bankalar olduğunu belirttiğini anlatan Çağlar, ''Şu anda ellerindeki portföy anlamında bize ifade ettikleri aşağı yukarı 10 tane görüşmeye açık portföy var'' dedi.

Türkiye'nin yaşadığı kriz sonrası toparlanma sürecine girdiğini ve batı ile yakın coğrafyadaki ülkelerden ayrışma noktasına giderek bir ''kabuk kırılma'' aşamasından geçtiğini ifade eden Çağlar, şöyle devam etti:

''Bu ayrışma noktasında da siyaseten de Türkiye bölgesel bir güç olacak şeklinde söylemin arkasından, biz bankacılar eğer ki bu yakın coğrafyada pazar payı elde edemezsek, müteahhitlerimiz oralarda iş edinemezse, ticaret erbabımız ticaretten pay elde edemezlerse, o zaman siyasi söylemimiz bir parça eksik kalır. Gittiğimiz ülkelerde görüyoruz ki yatırım yapma eğilimi var yakın coğrafyada Kazakistan'dan, Balkanlara Almanya'ya kadar bu coğrafyada herkes bir yatırım peşinde''

2015 VİZYONU: YURT DIŞINA AÇILMAK''
Ziraat Bankası olarak da 2003 yılında 2010 yılını planladıklarını, şimdiden de 2015 yılını planlamaya çalıştıklarını anlatan Çağlar, öncelikle bankanın yapısal dönüşümü üzerinde çalıştıklarını söyledi.

Çağlar, 2015 için düşündüklerini planlayabilmeleri halinde, Ziraat Bankasının çok farklı, çok dinamik, daha hızlı hareket eden, çok daha yüksek teknolojiyi kullanan ve bölgesel güç olan bir banka haline geleceğini söyledi.

Ziraat Bankası olarak Makedonya örneğinde olduğu gibi yakın coğrafyada şubeler açtıklarını ve o şubeleri daha sonra bankaya dönüştürdüklerini anlatan Çağlar, ''Oradaki amacımız iki ülke arasındaki, yani bulunduğumuz ülkelerle Türkiye arasındaki ticaretin finansmanından pay almak arzusundayız. Bir de oraya giden Türk iş adamlarının finansmanı için onlarla beraber orada olmak istiyoruz'' dedi.

Ziraat Bankasının Türkiye'de rekabet anlamında zaten belli bir noktada olduğunu anlatan Çağlar, ''belli bir pazar payındayız bundan çok daha fazla pazar payı alalım çabası içinde değiliz. Bundan sonraki süreçte pazar payı oluşturmak gerekirse yakın coğrafyada bir pazar payı oluşturalım çabasındayız'' dedi.

Bir gazetecinin ''yani Ziraat'in 2015 yılı hedefi artık yurt dışı diyebilir miyiz'' sorusu üzerine Çağlar ''evet diyebiliriz'' dedi.

Bugüne kadar Türk bankacılığının Türkiye'de getirilerin ve marjların iyi olması nedeniyle dışarıya çok açılmadığına dikkati çeken Çağlar, ancak şu anda ekonominin iyileşmesinin doğal bir göstergesi olarak marjların daralmaya başladığını, marjların daraldığı bir ortamda da Türkiye'deki pazar payını büyütmenin maliyetinin çok yüksek olduğunu ifade etti.

Bu nedenle daha yüksek marjların olduğu yerlerde pozisyon alınması gerektiğini vurgulayan Çağlar, bu kapsamda işlenmemiş yerlere girmek gerektiğini, Suriye, Irak gibi ülkelerde önemli bankacılık potansiyelleri bulunduğunu kaydetti.

Türk bankacılığının geçmişte Türkiye'deki getirilerden istifade ettiğini, dışarıya çok bakma fırsatı olmadığını, marjlar daralınca herkesin yavaş yavaş ''dışarılarda bir pazar oluşturabilir miyiz, dışardaki marjlardan istifade edebilir miyiz şeklinde'' yurt dışına bakmaya başladığını belirten Çağlar, ''bir müddet sonra Türk bankacılığı da artık Türkiyedeki toplam gelirlerinin önemli bir kısmını belki dış coğrafyadan elde edebilecek stratejiye ya da yapılanmaya gelecek'' dedi.

''TÜRK BANKACILIĞININ MUTLAKA SINIRLARI AŞMASI GEREKİR''
Dışarıya büyüme stratejisi anlamında mevzuatın engellediği bir yön olup olmadığını sorulması üzerine Çağlar, böyle bir şey olmadığını hatta BDDK Başkanının, (bankalar artık yurt dışında biraz daha dikkatli baksınlar) tarzında söylemi bulunduğunu söyledi.

Ziraat Bankası Genel Müdürü, ''bunun temeli sadece şube açarak oralarda olmak değil, Türk bankacılığı olarak oralarda ortaklaşa pazar payları satın almak ortaklaşa bankalar satın almak gibi bir takım çabalar içerisine girsek çok daha iyi olur gibi gözüküyor'' dedi.

Türk bankacılığının bundan sonraki süreçte mutlaka sınırları aşması gerektiğinin altını çizen Çağlar, şöyle devam etti:

''Çünkü iş adamının gittiği yerde oradaki bir bankayla diyaloğu ile, aynı lisanı konuşan, aynı duyguları paylaşan bir bankacıyla konuşması çok farklı şeyler.

Bu kar marjlarının uzunca bir süre bu seviyelerde kalması belki 3-5 sene sonra Türk bankacılığında bir ayrıştırmayı ortaya çıkarabilecek. Çünkü düşük kar marjıyla büyük işlem yaparsanız ancak istenilen karlılığı sağlayabilirsiniz. Ama bir de ölçeğiniz düşükse küçük kar marjları ve düşük karlılıkla çalışırsanız bu sefer sizin ölçek ekonomisine gelebilmeniz için belki bir konsolidasyon gündeme gelebilir ama şu aşamada henüz değil, belki 3-5 sene içerisinde.

Küçük bankalarla büyük bankaları mukayese ettiğinizde uzun sürede bu daralan marjlarla, küçük bankalar belki birleşme seçeneğini veya daha spesifik alana kayma seçeneğini tercih edecekler. Bankacılık sektöründe önümüzdeki dönemde tüm dünya için şu anda yeni düzenlemelerde getirilmeye çalışılan husus piramit şeklindeki bir yapıdan ziyade daha elips şeklindeki yapıya doğru gelmesi.

Dolayısıyla yeni düzenlemeler, Basel 3 tarzı getirilecek düzenlemeler, yeni kurallarla tepede sektörün yüzde 70'ini 80'ini alan 5 banka şeklinde yapıdan ziyade, daha çok birbiriyle rekabet edebilecek, pazar payları daha çok birbirine yakın orta ölçekli çok sayıda bankacılığa doğru kurallar manzumesi gelecek diye bekliyoruz''

''ŞİMDİDEN ÖZELLEŞMİŞ GİBİ HİSSEDİYORUZ''
Özelleşen bir Ziraat Bankasının dışarıya açılma hedefini koruyup korumayacağının sorulması üzerine Çağlar, kendilerini zaten şimdiden özelleşmiş gibi hissettiklerini, kamunun kendilerine yönlendirici müdahalesi olmadığını, bu anlamda kamu sermayedarlığında ama özel sektör anlayışında çalıştıklarını kaydetti.

Çağlar diğer bankalar kadar rahat hareket edememelerinin arkasında Kamu İhale Kanununa tabi olma gibi bazı hususlar olduğuna işaret eden Çağlar, ancak buna benzer hususların genel işleyişi çok da germediğini, rekabette geri koyacak kısıtlayıcı hükümler kurallar olmadığını söyledi.

2011'de özelleştirmeye ilişkin bir soru üzerine de Çağlar, ''şu an bizim kendi içimizde konuştuğumuz konu değil. bu tamamen patronlarımızın alacağı karar, bizle alakalı değil'' yanıtını verdi.

Ziraat Bankasının Azerbaycan'daki banka faaliyetlerine ilişkin bir soru üzerine Çağlar, ''Orada Azerbaycan devletiyle ortak olduğumuz bir bankamız var, oradaki mevduat anlamında sıkıntı duyduğumuz bir şey yok. Sermaye artışı yapıp daha hızlı rol alabilecekken oradaki ana hissedarımız yüzde 50'sine sahip olan, (onların tarım kredi kooperatifleri gibi) onlar özelleştirme kapsamında olduğu için, sermaye artışına katılamıyor. Katılamadığı için de orada bir miktar yavaşlıyoruz'' diye konuştu.

''İNSANLAR KREDİ KARTINDAN TÜKETİCİ KREDİSİNE DÖNDÜ''
''Krizde ikinci dip'' konusuna ilişkin bir soru üzerine Çağlar, Yunanistan örneğini vererek, Yunanistan'da finansal krizin devletin krizi halinde ortaya çıktığını ve krizle başa çıkabilmek için de kısıtlayıcı tedbirler alındığını hatırlattı.

Bu kısıtlayıcı tedbirlerin de halka yansıdığını ve vatandaşlar tarafından hissedilmeye başlanıldığını anlatan Çağlar, ''ikinci dip denen nokta biraz burası gibi. Biz dünyaya ciddi bir ihracat yapıyoruz, özellikle AB'ye yapılan ihracat o ülkedeki yavaşlamadan doğal olarak etkileniyor. Türkiye bence bu yönüyle, dış ticaret yönüyle etkilenecek'' dedi.

Ancak Türkiye'nin tüketim eğilimi yüksek bir nüfusa sahip olması gibi bir avantajı olduğuna işaret eden Çağlar, diğer ülkelerden ayrışmaya başlanıldığının temel göstergesinin de çok ciddi yatırım taleplerinin gelmesi olduğunu belirtti.

Önceden kredi taleplerinin genelde ticari ve 1 yıl - 18 ay vadeli olduğunu hatırlatan Çağlar, şimdi ise genelde 5 - 10 yıl vadeli yatırım kredileri geldiğini bunun da önümüzdeki dönemde ''iş'' ve ''aş'' anlamına geldiğini söyledi.

Ziraat Bankasının haftalık 444 milyon lira kredi kullandırdığına dikkati çeken çağlar, bunların hepsinin zorunluluktan kredi kullanmadığını, evini, arabasını, eşyasını değiştirmek için de kredi aldığını bunun da sanayiyi hareketlendirdiğini ifade etti.

Yapılan düzenlemelerden sonra kamuoyunda ciddi bir bilinç oluşmaya başladığını da belirten Çağlar, önceden insanların kolay krediye ulaşabilmek için kredi kartından nakit çektiğini şimdi ise aradaki faiz farkının bilinmeye başladığını kaydetti.

Çağlar, ilk defa bu dönem tüketici kredilerinin artışının kredi kartı artışını geçtiğini, BDDK'nın yaptığı yönlendirmeler, bankaların kendi müşterilerini yönlendirmeleri ve uyarmaları çerçevesinde artık insanlar tüketici kredisine doğru dönmeye başladığını bunun da güzel bir gelişme olduğunu bildirdi.

EMEKLİLERE MAAŞ PROMOSYONU
Emeklilere maaş promosyonuna bankaların sıcak bakmadığının belirtilmesi üzerine de Çağlar, bu konuda çok yüksek bir beklenti oluşturulduğunu söyledi.

Emeklilerin maaşını yattığı gün çektiğini anlatan çağlar, çalışandan elde edilen verim ile emekliden elde edilen verimin çok farklı olduğunu ifade etti. Çağlar, şöyle devam etti:

''Ortaya çıkan rakamlara bankalar bu işe isteksizmiş gibi duruyor. Bankalar isteksiz denen noktada 3 tane kamu bankası var zaten ağırlıklı olarak bunları ödeyen. 9,3 milyon emeklinin 400 binini özel sektör ödüyor. 4,9 milyonu Ziraat Bankası olarak bizde, 1,7 milyonu Halk Bankasında, 1,2 milyonu Vakıfbank'ta, 900 bini de PTT'de. Dolayısıyla bu sadece kamu bankaları üzerinden dönen bir ticaret. Emekliler rahat maaş alsın diye, daha iyi hizmet alsın diye mesela bizim 69 tane özel şubemiz var, özel hizmet noktası oluşturuldu. Bütün bunlar maliyet. Dolayısıyla maaş beklentisini karşılayacak bir promosyon ortaya çıkmıyor. Yani matematik anlamında bakıldığında o beklentileri karşılamayacak bir şey''

Çağlar bir soru üzerine de bir müşterinin gişeye gelip hesabından 100 lira para çekmesi durumunda bunun bankaya yıl genelinde ortalama her bir işlem için 2,92 dolar maliyet oluşturduğunu kaydetti.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER